Ben duygusallıktan yazımı bugün yazayım dedim.

Ben duygusallıktan yazımı bugün yazayım dedim.

5 yaşındayım, İlkokul 1. sınıfa kayıtsız öğrenci olarak gidiyorum.

Babam çok hasta, bilmem kaç defa bağırsak ameliyatı oldu..

Ama bu hastalıktan kurtulamadı ve vefat etti.

Babamın öldüğü gün evde kıyamet kopuyor, acı, keder, ağlama sesleri, feryat pencerelerden taşıyor.

Evdeki bir büyük diyor ki, Funda okula gitsin ayak altında kalmasın ve bu evdeki durumu, babasının ölümünü anlamasın, o daha çok küçük.

Evde benden daha küçük, iki çocuk daha var ama, benim okullu olmam, akıllarına böyle bir şey getiriyor.

Okul eve çok yakın, ben küçücüğüm, çantam çok büyük sırtıma takıyorlar, hadi git diyorlar.

Gidiyorum.

Evdeki o karambol arasında, geç kalıyorum, okulda zil çalmış, öğrenciler öğretmenler derse girmişler.

Benim öğretmenimin adı Eyüp.

Çok seviyorum onu.

Herkes derste, kapıyı vuruyorum, öğretmen gir diyor giriyorum, Eyüp öğretmenim geç kaldım özür dilerim diyorum.

Öğretmenim daha sormadan, benim babam öldü de, ondan geç kaldım öğretmenim diyorum.

Anlamını bilmediğim ama adını bildiğim, evde duyduğum cümleyi söylüyorum.

Benim babam öldü öğretmenim.

Öğretmenim öylece kalakalıyor, yüzü değişiyor.

Funda sen o zaman evine git, okulda kalma, izinlisin diyor.

Hemen sınıftan çıkıyorum, ama beni neden eve geri yolluyor anlayamıyorum.

Bütün arkadaşlarım sınıfta, ben niye eve gidiyorum ki.

Sınıfın kapısına yakın, merdivenlere oturuyorum ve zilin çalmasını, öğretmenimin çıkmasını bekliyorum.

Zil çalıyor ve Eyüp öğretmenim çıkıyor.

Beni görüyor, boyum kadar küçülüyor, dizlerinin üzerine çöküyor ve bana neden evine gitmedin, izin verdim sana, evinde olmalısın Funda kızım diyor.

Neden sadece bana izin verdiniz, neden arkadaşlarım evine gitmiyor diyorum.

Anlıyor ki, babam ölmüş ama benim anladığım bir şey yok.

Ve ben, eve böylece gitsem, küçücük kafam karışık, durumu anlayamayan kalbim kırılacak.

Bütün sınıfa izin veriyor.

Herkes evine, bugün benden tatil diyor.

Bütün çocuklar evine dağılırken, bu eşitlik hali beni ikna ediyor.

Benim sırtımı sıvazlıyor, okulun kapısına kadar çantamı taşıyor, sonra elime veriyor.

O küçücük aklımla, ölüm nedir bilmiyorum.

Babasız kaldığımı anlayamıyorum.

Ahmet'im ölüyor ve ben yetim kalıyorum.

Eyüp öğretmenim, kahramanım sırtımı sıvazlayanım, halimden anlayanım.

Eyüp öğretmenim, ömrüm boyunca dizlerinizin üzerinde bana bakışınızı unutmayacağım.

Sizi hiç ama hiç unutmayacağım.

Çok seviyorum sizi çok.

Funda'nın aklındakiler…

... Futbol dünyasının en ünlü, en çok para kazanan futbolcularının dolandırılma iddiaları gündeme bomba gibi düştü.

Arda 13 milyon 900 bin dolar,

Emre Belezoğlu'nun, bilmem kaç milyon doları dolandırılmış.

Dolandıran iddialara göre bir kadın banka müdürü.

Bu paraları kadına elden vermişler, önce inanılmaz faizler almışlar.

Sonrası dolarları yok olmuş.

İnanmak ne kadar zor değil mi?

İnsanlar 7.500 TL emekli maaşı ile açlık sınırında yaşarken, şu telaffuz edilen dolarları TL ile çarptığın zaman paraların büyüklüğü akıl almaz değil mi?

Kimsenin çok parası, zengin olması kimseyi ilgilendirmez, kimsenin de gözü yok.

Ama akla gelen;

Zaten çok paranız var, yetmiyor mu, dahasını aramak neden ki?

Devir öylesine zor ki, geçinmek öylesine zor ki.

Bu saatten sonra, hiç kimse büyük paraları olan paralarını kaybeden hiç kimseye acımaz.

Yani;

Vah vah diyen bulamazsınız.

Funda'nın aklındakiler…

... Ekonomik kriz ortada.

Bakım kremleri, temizleyiciler, ojeler hatta aseton fiyatlarına bir bakın.

2.5 TL olan en basit oje, 42 TL olmuş.

Ne kadar çok güzellik merkezi varmış, hepsinin onlarca şubesi varmış.

Kimler gidiyor bu güzellik merkezlerine.

Kimler ödüyor bu inanılmaz paraları.

Bütün kadınların cepleri para dolu da bizim mi haberimiz yok.

Sanki hepsinde izdiham var, kuyruk var gibi görünen palavra haberler var.

Güzellik merkezleri, kurunun yanında yaş da yanmaz umarım.

Güzellik merkezleri, adınız ne kadar çirkinleşti farkında mısınız?

Ben, hangi kanalda güzellik merkezi haberi var hemen zaplıyorum.

Fenalık geldi.