Caz müziği Türkiye'de her yıl ufak adımlarla da olsa yaygınlaşamaya devam ediyor.
Caz müziği Türkiye’de her yıl ufak adımlarla da olsa yaygınlaşamaya devam ediyor. Tür olarak, armoni ve ritim olarak sadece Türkiye’ye değil genel müzik endüstrisindeki standartların çok dışında bir müzik olduğu için, cazın algılanması ve yaygınlaşması kolay olmuyor. Ancak çok özel bir müzik türü olduğu kesin. Ben klasik müziği eğitimi aldıktan sonra bir süre caz eğitimi almıştım, çok dürüst olayım beni inanılmaz yormuştu. Bizzat yaşadığım için biliyorum, caz müziği Türk Sanat müziği gibi özel bir müzik türüdür. İcrası gibi dinlenmesi de emek isteyen bir müzik türüdür.
Tarkan Ajda neden hala şampiyonluk mücadelesinde?
Türkiye’deki müzik endüstrisinde caza yönelik çok çalışma var mı? Yok. Bu konuda bir tek Fatih Erkoç çok cesaretli işlere imza attı. Aslında kenarından dokusundan tatlar alınarak diğer müziklerle birleştirildiğinde çok güzel dinletiler çıkıyor ama bizim sektörde bunu yapan yok. Mesela Tarkan, Ajda Pekkan, Sezen Aksu gibi dev isimler neden bu türde işler üretmez de hala popüler kültür liginde şampiyonluk mücadelesi verirler hiç anlamıyorum. Mesela Ajda Pekkan bir pop-caz albüm yapsa ne olacak? Tarkan, Fatih Erkoç ile beraber bir caz-alaturka albüm yapsa ne olacak? Albümlerin CD gibi fiziki varlığı kalmadı zaten. Yap, koy dijital platformlara geleceğe bir miras bırak. Hem üretimine renk kat hem caz ile müziğini harmanla hem de rutinden kendini de dinleyicini de kurtar.
Online Caz Kampı eylülde başlıyor
Bunları, bu yıl dördüncüsü düzenlenecek Caz Kampı etkinliğini öğrencince düşündüm kendi kendime. 2017 yılında Bodrum’da düzenlenen bu festival bu yıl da eylül ayında yapılacak. Dokuz gün sürecek olan etkinlik 5-13 Eylül tarihlerinde yapılacak. Caz Kampı denen bu eğitim etkinliğinde her şey online yapılacak. Malum pandemiden hala kurtulamadık, bunun için gayet iyi düşünülmüş. Dokuz gün boyunca enstrüman/vokal derslerinin yanı sıra, caz teori, kulak eğitimi (ear-training) ve caz tarihi dersleri de verilecek.
Online yapılacak Caz Kampında her gün bir konuk webiner verecek. Artık teknoloji ile kavramlar da değişti. Normal şartlarda bu pandemi belası olmasaydı, bu seminer olacaktır. Ama pandemi nedeniyle etkinlik online olunca seminerde webiner oluyor. Bu konuklar arasında sırasıyla, piyanist-saksafoncu-besteci Tuna Ötenel, davulcu Ferit Odman, Istanbul Hayyam Stüdyoları kurucuları, kayıt mühendisleri Can Aykal ve Sinan Sakızlı, caz şarkıcısı-eğitimci Randy Esen ve son olarak da piyanist-besteci Aydın Esen yer alacak.
Kapanış konseri yerine stüdyo deneyimi
Caz Kampı bu sene gelenekselleşmiş kapanış konseri yerine bu yıl değişik bir deneyim yaşatacak ve katılımcılara Hayyam Stüdyoları’nda profesyonel kayıt imkanı sağlayacak. Katılımcılar böylece müziğin sadece performans kısmını değil, prodüksiyon kısmını da tecrübe etmiş olacaklar. Bu kayıtların stüdyo asistanlığını da yine kampa katılan öğrenciler gerçekleştirebilecekler. Ne güzel, bakın eğitim ile etkinlik ve uygulama aynı potada buluşuyor. Bu tarz eğitim odaklı etkinliklerin sayıca çoğalması lazım. Bunları belediyelerinde yapması lazım. Devletin de yapması lazım. Üniversitelerin de yapması lazım. Hatta TRT Kurumunun da yapması lazım. Mesela TRT Eğitim Dairesi, bilmem ne belediyesi vs. Bizim toplum olarak ihmal ettiğimiz eğitimi içinde farklı doneler içeren renklerle sunmamız lazım. Cazından tutunda popuna kadar, müzikten resime kadar eğitimler, semineler yapılmalı. Ama takan yok. Nasıl bir “eğitim düşmanı” zihniyet oluştu anlamıyorum. Damlaya damlaya göl olur sözü, kültür içinde geçerli bir sözdür. Bir damla Caz Kampı damlatacak, bir başka damlayı bir başkası. Ne olacak? Toplumun kültürel seviyesi yükselecek. Küçücük Kuzey Avrupa ülkeleri kadar olamıyoruz ki, biz medeniyet ve kültürlerin merkeziyiz. Bunları düşününce, bu konular bana çok koyuyor. Benim ömrüm yetmez bu söylediklerimi görmeye, inşallah bizden sonraki kuşaklara nasip olur uygulamak ve karşılığını toplumsal bazda görmek. Neyse, gelelim Caz Kampına. Bu etkinlikte her akşam saat 20:00’yi gösterdiğinde yapılacak webinerlerin takvimi şöyle.
7 Eylül 2020 - Tuna Ötenel & Murat Ulus
8 Eylül 2020 - Ferit Odman - Fırça Tekniği
9 Eylül 2020 - Sinan Sakızlı & Can Aykal - Hayyam’da Bir Caz Kaydı
10 Eylül 2020 - Randy Esen - Caz Vokalde Doğaçlama
11 Eylül 2020 - Aydın Esen
Bizi ülke olarak ileriye götürecek şey ilim, bilim ve kültürdür
AVM’lerle bir yere varamayız
Pandemi döneminde sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde o albümünün son çalışmalarını yaptı. Bir ara tereddüt yaşasa da albümü pandemi döneminde yayınlama kararı aldı. Hatta albümünün tanıtımını online yaptı. İlk kez bir albüm lansmanı Instagram aracılığı ile yapıldı. Türkiye’nin Eurovision gururu Sertab Erener, yaz başı yayınladığı albümü ve Türkiye’nin Eurovision Şarkı Yarışmasına katılmamasına yönelik düşüncelerini sorduk.
“Üç dört yılda bir albüm yapıyorum”
Pandemi öncesi albüm hazırlığındaydım. Pandemi patladığından itibaren açıkçası ilk iki hafta benim için çok büyük bir şok oldu yani onu kavrayıp, sindirip ne olduğunu anlamaya çalışmak bir-iki haftamı aldı. Hani bizim algılarımızın halen arada bir ne yaşandığıyla ilgili çok net değildi, insanın her şeye alıştığı gibi şu anki bu düzene de alıştık. Kendimi ve benim müzik ürettiğim arkadaşlarımı bir şekilde oyalamış oldu bu albüm. Bizim için avantajlı oldu aslında, sanki hiçbir şey yokmuş gibi iki hafta sonra albüm çalışmalarına devam ettik. Açıkçası ailemi, arkadaşlarımı görememenin ötesinde bu süreç sadece benim çalıştığım ve ürettiğim bir süreç oldu. Ben zaten yılda bir ya da iki yılda bir albüm çıkaran biri değilim. Benim rutinim üç-dört yıl. Bu sefer böyle bir dörde dayandık gerçekten. Çok çalıştım, çok konser verdim. Konser verirken çok kolay olmuyor, daha doğrusu konser verirken hiç oturup albüm yapma ihtimalim söz konusu olmuyor.
“Müzik her zaman bizim ilacımız”
İlk de aslında bitirdiğimiz ve hazır olan şarkı “Bu Dünya” oldu. Pandemi sırasında aslında önce albümü ekime, kasıma falan bırakalım bakalım dünya nereye gidiyor diye düşündük. Sonra mayısta çıksın dedik olmadı, dedik ki hiç aceleye gerek yok. Sonra o zaman single çıkaralım dedik, yani birçok konuda gittik geldik. Sonunda çok ciddi bir yerden geçiyoruz ama müzik her zaman bizim ilacımız diye düşündüm. Bu şarkının da bu dönemde bizi iyi hissettireceğini düşündüm. Nasılsa herkes içine kapandı, kendi varoluşunu sorguladı, kendisine sorular sordu.
“CD ve plak çıkaracağım”
CD satışları artık sembolik. O teknolojiyi unuttuk artık öyle düşünelim. Zamanında hayat hikayesinde birçok teknoloji nasıl zaman içerisinde kaybolduysa kaset gibi CD de öyle bir süreç geçiriyor diye düşünelim. Bu albüm çok sınırlı sayıda CD olarak da çıkacak. Plak olarak da çıkacak fakat bu korona yüzünden fabrikalar, çalışanlar vs. biraz hatta bakanlıktan yani kağıtları ve albüm için yazışmaları yapmak bile daha uzun sürdü.
“Albüm için yağlı boya tabloları kullandım”
Hem single için hem albüm için buklesi ve kapağı için iki artistle çalıştım. Single’da Sadi Güran’la çalıştık, o bizim kapağımızı yaptı single kapağımızı çizdi. Albüm kapağı için ve içinde yer alan resimlerde yine aynı ressamın Dicle Çiftçi’nin resimlerini, yağlı boya tablolarını kullandım. Onlar onun tarzı, hep bir kadın çizmek, kadın boyamak, kızlarım diyor onlara. Ben kızları albümün içine her şarkının ruhuna yakışanı koyduk. Hangi resim hangi şarkıya yakışıyorsa o şarkının sözlerinin kenarlarına 14 yağlı tablosunu yerleştirdim.
“Albümde toplam 14 şarkı var”
Albümün içinde 11 yeni şarkı var. 12’nci şarkı 11 şarkıdan birinin rock versiyonu. Bir tanesi geçen sene çıkan single ama o dijitalde çıkmıştı o yüzden bu albümün içine koydum adı “Belki de Dönerim”. Bir de Sezen Aksu ile bundan 4-5 sene önce onun sözü bestesi olan bir sosyal sorumluluk projesi için çıkardığımız “Bağırdığım Bir Kız Leyla” şarkısı vardı. Onu da yeniden mixleyip yeniden elini yüzünü düzeltip bir kere daha içine koyduk ve bu şekilde 14 şarkı etmiş oldu.
“AVM’lerle bir yere varamayız”
Eurovision Şarkı Yarışması çok güzel bir gelenek. Bence bu geleneklerin devam ettirilmesi hem müzik endüstrisi adına hem sanatçılar adına önemli. Onu takip eden büyük bir izleyici kitlesi var, büyük bir fan kulübü var. O insanlar bence müzikle dolu dolu bir gece hatta bir yıl yaşıyorlar. Bizim bunun içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Artık yarışmaya katılmıyoruz. Umarım bir ara bunun bir yanlış karar olduğu anlaşılır ve geriye dönülür. Bizim birinci olduğumuz yılın ertesi günü ertesi yıl Türkiye’de Eurovision’u yapmak. Hiç kimsenin cebinden ödeyebileceği reklam bütçesinden fazla bir şeydi. Kimsenin yapamayacağı bir şeydi. O yüzden bu tip şeyler çok değerli. Her zaman her şekilde kültür yarışı var dünyada ve biz ondan geride kalamayız, kalmamalıyız bence. Bizi ülke olarak ileriye götürecek şey ilim, bilim ve kültürdür. Bundan başka bir şey olmaz. AVM’lerle bir yere varamayız.
O Türkiye’nin en çok üreten yorumcusu
Son dönemlerde ardı ardına ürettiği şarkılarla Türkiye’nin en çalışkan yorumcusu olduğunu olan Mustafa Ceceli yeni bir şarkı daha yayınladı. Mustafa Ceceli o kadar hızlı üretiyor ki, ne pandemi onu durdurabildi ne de başka bir şey. Daha bir şarkısı eskimeden yenisini sunuyor. Ceceli, bu kez sözü ve müziği Hüseyin Memedoğlu’ya ait “Rüyalara Sor” adlı şarkıyı yayınladı. Son bir yıldır rap ve trap arasında soundları başarı ile yakalayan ve yeni neslin sevdiği müzik türünü kendi müziği ile buluşturan Mustafa Ceceli “Rüyalara Sor” adlı şarkısında da bunu ustalıkla başarıyor.
TRT ortak yapımı “İki Şafak Arasında” İspanya yolcusu
TRT ortak yapımı “İki Şafak Arasında”, 68. San Sebastian Film Festivali’nin post prodüksiyon aşamasındaki projelerin yarıştığı Work in Progress Europa kategorisine seçildi. İspanya’nın San Sebastian şehrinde 18-26 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Avrupa’nın en prestijli film festivallerinden 68. San Sebastian Film Festivali’nde TRT ortak yapımı “İki Şafak Arasında” filmi, festivalin Work in Progress Europa bölümünde 5 film arasında büyük ödül için yarışacak.
Türkiye, Fransa ve Romanya ortak yapımı, Selman Nacar’ın yönettiği, Burak Çevik ve Diloy Gülün’ün yapımcılığını üstlendiği “İki Şafak Arasında” filmi bugüne dek ulusal ve uluslararası alanda birçok platforma katıldı. Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Fransa’nın ulusal film fonu CNC destekli film, Almanya’da Connecting Cottbus’a katıldı; Romanya’da Transilvania Pitch Stop’ta ödül kazandı. Türkiye’de ise Antalya Film Forum’da TRT Ödülü’nü kazanan “İki Şafak Arasında”, Köprüde Buluşmalar Work in Progress Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Filmin dünya prömiyeri 2021’de gerçekleştirilecek.
Work in Progress seçkisinde TRT ortak yapımı “İki Şafak Arasında” filminin yanı sıra, Slovenya’dan Darko Sinko’nun Envanter (Inventory), İspanya’dan Alvaro Guerra’nın Kadim Ruh (Ancient Soul), İspanya’dan Arantza Santesteban’ın 918 Gece (918 Nights) ve Gürcistan’dan Lasha Tskvitinidze’nin Arazi (Field) projeleri de yer alıyor. Dilerim bu yapım rakiplerini geride bırakır ve güzel bir ödül kazanarak hem TRT’nin hem de Türk sanatçısının adını dünyaya duyurur.
Yıllar sonra yeniden: “Tek Başına”
“Bandıra Bandıra” cover’ının ardından yayınladığı “Ters Düz” ve “Öyle Olsun” şarkılarıyla geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan Sedef Ergin, sevenlerine yine bir cover sürprizi yaptı. Başarılı sanatçı, yeni single’ı için Ayten Alpman’ın sesiyle hafızalara kazınan “Tek Başına” şarkısını yorumladı. Kanun Yıldırım, şarkının klibinde de Sedef Ergin’e eşlik etti. Yusufcan Özbilen yönetmenliğinde çekilen klipte ikili, Zeynep Bozkaya’nın styling’iyle kamera karşısına geçti. Ayten Allpman’ın yorumu ile Türk pop müziğinin klasikleri arasına girmeyi başaran “Tek Başına” çok büyük bir şarkı. Cover’landığını duyunca merak ettim hemen klibini izledim. Elektro-pop türünde olmuş, yeni nesil bir “Tek Başına” olmuş.