MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ VE EVRİMİ
Yaşar İÇEN
Yıllardır gelecek-geliyor-geldi diyerek üzerine yazıp konuştuğum “vatanseverlik-
milliyetçilik-aidiyet” anlayışı Avrupa’ya yeniden hakim oldu. Ve bu yükseliş endişe
yaratmak yerine geç kalınmış bir durum olarak görülüyor Avrupa’da. Ortadoğu,
Uzakdoğu ve Afrika’dan aldığı göçlerin etkisiyle tüm dokusunu kaybetmek üzere olan
“yaşlı kıta” şimdi küllerinden doğup güçlenmek istiyor. Bu güçlenme olur mu diye
sorarsanız, kısa vadede belki bir yükseliş elde edilse de uzun vadede Avrupa’nın eski
“milliyetçi gücünü” yakalaması imkansız gibi geliyor bana.
Avrupa ülkeleri bir yandan Rusya-Ukrayna savaşından kaçan Ukrayna vatandaşlarını
azalan nüfusunun yerine hızla adapte etmeye çalışırken diğer yandan da Ortadoğu,
Uzakdoğu ve Afrika’dan göç eden nüfusu gönderme/durdurma yöntemlerini hayata
geçiriyor. Avrupa; dinde, kültürde, görüntüde, sosyal uyumda kendisine uygun olarak
gördüğü Ukrayna halkını bilhassa hizmet sektöründe çalıştırarak kendisine can simidi
yapıyor.
Avrupa ülkelerinde yükselişe geçen “korku duygusu” erkeklerle birlikte kadınlara da
zorunlu askerliği getirmeyi düşündürüyor hükümetlere.
Buradan bakınca “medeni/konforlu hayatlara sahip” olarak gördüğümüz Avrupa
vatandaşlarının zorunlu askerliğe-savaşa-çatışmaya sıcak bakmayacağını
düşünüyorsanız yanılıyorsunuz derim çünkü modernite evrimini tamamlayan Avrupa
insanı yalnızlığın, mutsuzluğun ve tatminsizliğin yarattığı şiddet duyguları eşliğinde
“eski çağlara dönmek” istiyor şimdi.
Avrupa’da yükselişe geçen milliyetçilik, ABD’de “eyaletçilik” olarak kendisini
gösteriyor. Anlayacağınız “küçük olsun benim kalsın” anlayışı hakim artık tüm
dünyaya.
Mevcut insanlık; mutsuz, huzursuz, tatminsiz, ailesiz, yalnız! Tüm bunların sonucu
olarak da şiddete, alkole, sigaraya, uyuşturucu maddelere, teknolojiye, kumara,
illegal oluşumlara, suça bağımlı. Bu sebepten diyorum Avrupa ülkelerinin alacağı
zorunlu askerlik ve orduları güçlendirme kararı fazlasıyla karşılık bulacaktır çünkü
“gerçeklik-mantık-mutluluk-aile algısını kaybeden“ Avrupa insanı şiddet isteğini
orduya katılarak-savaşarak-öldürerek tatmin edecek.
Avrupa’da milliyetçilik ve ABD’de eyaletçilik yükselirken Türkiye’de tablo nedir diye
sorarsanız; “Türkiye’de bu saatten sonra milliyetçiliği ırk üzerinden değil aidiyet
duyguları ile en iyi sentezleyenler kazanacak” derim.
Çünkü milliyetçilik eski dünya formunu çoktan kaybetti. Saf ırk neredeyse kalmadı.
Yeni Dünya düzeninde ve Türkiye Yüzyılı’nda milliyetçilik; ırktan ziyade “aynı
topraktan soy alıp soy vermekle birlikte vatanına-değerlerine-ortak geçmişine ve
geleceğine-birbirine sımsıkı sahip çıkanları” kapsayacak.
Avrupa’daki milliyetçiliğin bilinçaltında da bu anlayış yatıyor aslında. Misal Avrupalı şu
an onlarca yıl önce Türkiye’den Avrupa’ya gidenlerden ziyade yakın zamanda
gidenlere ve özellikle de Afrika’dan-Ortadoğu’dan gidenlere karşı sergiliyor
milliyetçiliğini çünkü Afrika ve Ortadoğu insanı (Kürtler hariç) gittiği yerlerde ciddi
anlamda adaptasyon sorunu yaşıyor/yaşatıyor.
Avrupa ve ABD’de hakimiyetini ilan eden, Türkiye’de de ayak sesleri iyice duyulmaya
başlayan milliyetçilik/eyaletçilik/aidiyetçilik/lokallik anlayışı sadece sağ seçmenin değil
sol ve muhafazakar seçmenin de zihnine nüfuz etmeye başladı çünkü kuraklık-gıda
kıtlığı-göçler-yüksek enflasyon-bozulan sosyolojik yapı ile yüzleşen toplumlar
“bunların sebebi dışarıdan gelenler! Benim topraklarımın nimetlerinden faydalanıp
bana zarar verenleri istemiyorum artık” diyor. Göçler önümüzdeki yıllarda çok daha vahşi bir tablo eşliğinde “toprakların istilasını”
da beraberinde getirecektir. Bu nedenle başta Avrupa olmak üzere ülkeler ordularını
büyütmeye çalışıyor.
Yakın zamana kadar medeniyete, uluslararası doktrinlere ve güçlü ekonomisine
sırtını dayayıp güç devşiren ülkeler artık şunu çok iyi biliyor; şiddet-savaşlar-göçler-
kıtlık-kuraklık-kuralsızlık devrine giriş yapan insanlık kendisine faydası olmayan hiçbir
oluşumu umursamıyor ve istilayı hak görüyor.
Nüfusu fazlasıyla artan, koruma ve kontrol mekanizmalarını kaybeden, acılarla
yüzleşen insanlık şu an çok mutsuz ve yorgun. Bu mutsuzluk ve yorgunluk
kabuğuna çekilme isteği uyandırıyor. Kabuğuna çekilen insanlık orada; akrabalarını,
arkadaşlarını, mahallesini, geçmişini, anılarını, kendinden olanı görmek istiyor.
Güncel milliyetçiliğin yükseliş temelinde de bu duygu var aslında.
Aylar önce Irak örneği üzerinden Ortadoğu’da da yükselişe geçen Arap milliyetçiliğini
yazmıştım çünkü tüm dünya bunca mutsuzluk arasında “kendinden olanlara” yönelip
sarılarak güç bulmak istiyor.
Avrupa’da yükselen milliyetçilik ilerleyen dönemde ABD’de olduğu gibi lokalleşmeye
dönüşür diye düşünüyorum.
Dedim ya insanlık modernite evrimini mutsuz bir şekilde tamamladığı için eskiye
dönmek istiyor.
Bu dönüş isteği belki de “derebeyliklerine” kadar küçülüp bölünmeye götürecek
ülkeleri.
Yorumlar
Trend Haberler
Halkı yanıltan Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma!
MİT'ten Gara'da nokta operasyon
Teğmenlerin kılıçlı yeminiyle ilgili MSB'den yeni açıklama
Bakanlıktan yeni proje! İzmir Körfezi nefes alacak
1 Ocak'ta başlıyor! Gelir İdaresi'nden yeni uyarı geldi
KPSS Lisans Sınavı: Branş Bazında Sıralamalar Açıklandı!