Bu haftanın en dişe dokunur konusu hiç şüphe yok ki, pazartesi günü oynanan derbi karşılaşmasıdır.
Derbinin adı Beşiktaş-Fenerbahçe’ydi. Ülkemizdeki bu derbiler karşılaşma gününden çok önce tartışılmaya başlanır, o sıralarda taraflardan birinin form durumuna veya lig sıralamasındaki durumuna göre sonuçlar hakkında fikirler üretilirdi.
Çoğu zaman bu düşünceler hep ileri sürülürdü ama bir gerçek de akıllarda hep yer almıştır. O da derbilerde sonuçları tahmin etmenin zorluğunu da hemen hemen herkes bilirdi. Favori gösterilen takım çoğunlukla kaybetmiş veya beklenen başarıyı yakalayamamıştır.
Bu konuda düşünce çarkını tersine döndüren ise hep Fenerbahçe olmuştur. En formsuz olduğu, favori gösterilmediği dönemlerde ve en önemlisi ilk karşılaşma, ilk devrelerindeki formsuzluğunun sonuca yansıdığı dönemlerde, ikici devre birdenbire değişmiş ve dillerde dolaşan müthiş geri dönüşlere imza atmıştır.
Daha çok yeni, birinci yarıdaki deplasman karşılşmasında Galatasaray’ın evinde 2-0 geriye düştükten sonra karşılaşmayı 2-2 berabere bitirmişti.
Pazartesi günü de, ilk devresini çok kötü bir oyundan sonra 3-0 geride kapayan Fenerbahçe taraflı tarafsız herkesin bu hezimete gider söylemleri, ikinci devre başlamasıyla tam tersine dönmüştü. Sahadaki Fenerbakçe çok farklı idi. Birinci devredeki takım gitmiş, müthiş mücadele eden, taraftarını ve karşılaşmayı izleyenleri ters köşe yapan bir Fenerbahçe sahadaydı.. Ersun Yenal iki değişiklikle takımın çehresine değiştirirken, Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş bu hamlelere yanıt verememişti.
İkinci devrenin genelinde Fenerbahçe çok etkili oynadı Beşiktaş ise neredeyse sadece seyretti. Bir iki cılız atak ve Burak Yılmaz’ın direkten dönen bir kafa vuruşu dışında etkili olamadı. Buna karşın Fenerbahçe yirmi dakikalık süre içinde üç güzel gol atarak müthiş bir geri dönüş sergiledi, beraberliği yakaladı. Hatta daha sonraki etkin ataklarıyla bu müthiş geri dönüş sonrasında sahadan galip bile ayrılabileceği bir oyun sergiledi. Fenerbahçe ikinci yarısındaki mücadele oyunuyla karşılaşma sonuna kadar kondüsyonunu üst seviyede tutabilmesi ile dikkat çekti.
Fenerbahçe bu şaşırtıcı geri donüşünü kalan onbir haftada sürdürür mü bilinmez ama, artık kritik haftalara doğru da yaklaşıyor, lig sonuna onbir hafta var ve Fenerbahçe toplayabildiği yirmibeş puanla düşme hattının hemen üstünde. Bundan sonra puan kayıplarına tahammülü yok. Son derbinin ikinci yarısındaki şaşırtıcı oyununu ve mücadele azmini bundan sonra ne kadar sürdürür pek belli değil ama, oldukça zor bir fikstürün onu beklediğinin de bilincinde gibi.
Tüm Avrupa Kupalarına, üstüne üstlük Türkiye Kupası’na da havlu atan Beşiktaş, ligde de iyi gitmiyor. Son derbideki puan kaybıyla lider Başakşehir’in onbir puan gerisinde kalarak şampiyonluk umutlarını neredeyse kaybermiş durumda. Yitirilen sadece şampiyonluk umudu değil lig ikinciliğinden de uzaklaşma durumunda. Beşiktaş’ta bir tartışma da lig sonunda Ulusal Takımı çalıştırma planları yapılan Şenol Güneş konusunda. Artık çatlak sesler yavaş yavaş yükselmeye başladı gibi. Bu durumdaki Beşiktaş’ın neler yapacağını gösteren fotoğraf da, giderek flulaşmaya başladı. Konuşulan liderle arasındaki onbir puanın kapatılmasının imkansız olduğu şeklinde.
Son haftalarda istikrarsız bir görüntü veren Galatasaray’da da işler pek iyi değil gibi. Son hafta karşılaşmasında uzatmalarda attığı bir golle umuda tutundu ama, işlerin istendiği gibi gitmediği görüntüsü var. Hele, hele, Türkiye Kupası yarı final yolunda Hatayspor’la yaptığı karşilaşmada 4-2 mağlub olarak ecel terleri dökmesi ve kılpayı finale tutunabilmesi.
Uzunca bir süredir istikrarlı bir şekilde lig liderliğini sürdüren Başakşehir tüm şampiyonlukta iddialı olanları peşine takmış dolu dizgin gidiyor.
Finale onbir hafta var, lig fotoğrafı netleşiyor gibi mi ne!