Geçen yıl 4 yaşındaki Leyla Ağrı Bezirhane Köyü içinde kaybolmuştu.
Uzun süren aramalar sonucunda tam 18 gün sonra köye 3 kilometre uzaklıkta Kurudere mevkiinde su içinde Leyla'nın cansız bedeni bulunmuştu.
Küçücük yavrucak öldürülmüş su üstünde yüzüstü bırakılıvermişti.
Leyla'nın babasının kardeşi yani amcasının oğlu, kasten öldürme suçundan tutuklanmıştı. İddianame niyeyse yaklaşık 1 yıl sonra hazırlanıyor.
Tutuklu amca oğlu, Leyla’nın 2 amcası, 1 köylü, köylünün karısı ve 2 kişi daha tutuklanıyor.
Sonra tutuksuz yargılanmaya devam ediyorlar.
Çocuğa, kendini savunamayacak durumda olan kimseye karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası isteniyor.
Dava Ağrı 1.Ceza Mahkemesinde görülüyor.
Rezalet, kepazelik, arsızlık, vicdansızlık duruşma ile başlıyor.
İbret veren duruşma öncesi aile, Leyla'nın avukatına gidiyor, "Sen davaya girme, biz şikayetçi olmayacağız" diyor.
Bu nedenle avukat davaya girmiyor.
Tutuksuz yargılanan yüzsüz edepsiz amca Yusuf, oturduğu yerde sırıtıyor, gülüyor.
Mahkeme başkanı, "Sen kimsin, niye sırıtıyorsun, diye soruyor? Edepsiz cevap veriyor, "Ben Yusuf Aydemir’im”. Mahkeme Başkanı, "Sen ne ile yargılandığını biliyor musun? Yeğenini öldürmekle suçlanıyorsun, birde sırıtıyorsun" diyor.
Mahkeme başkanı bu defa anneye, "Seni baskı yapıp korkutuyorlar mı? Bak kızın ölmüş, anlat bize yardımcı ol " diyor.
Kadın başkanın sorusuna, "Kızımı aç susuz bıraktılar, kızımı kim o şekilde öldürdü, zulümdür. Kim yaptıysa şikayetçiyim, imanımı yakamam, kimseyi yakamam, gözümle görmedim, SUSMA HAKKIMI kullanıyorum” diye cevap veriyor.
Davanın tek tutuklu sanığı amca oğlu Yusuf, Başkanın, “Cesedin bulunduğu yerde biz arama yaptık diye görevlileri farklı yönlendirdin. Neden?” sorusu üzerine, "Ben suçsuzum tahliyemi istiyorum” diyor.
Sıra Leylâ'nın babasına geliyor.
Baba ailesinin böyle bir suç işlediğine inanmadığını söylemesi üzerine başkan, "Neden aileni koruyorsun?” demesi üzerine bambaşka iki kişiyi gösterip ben onlardan şüpheleniyorum diyor.
Mahkeme Başkanı, babaya "Sen sanki ölen kızın babası değil de sanık gibi davranıyorsun, çok ciddiyetsiz bir adamsın, magazin programlarındaki gibi altını doldurmadan, birilerinden şüpheleniyorsun" diyor.
10 saat sürüyor bu duruşma.
Amca oğlunun tutukluluğuna devam ve amca Mehmet’in tutuklu yargılanmasına ve diğerlerinin tutuksuz yargılanmasına karar vererek, duruşmayı 21 Şubat'a erteliyor.
Ahhh küçük Leyla!
Güzel gözlü, koca gözlü talihsiz Leyla, başta annen ve baban o kalabalık çocuk nüfusu içinde seni daha doğarken öldürmüşler.
Sırıtan amcalar, katil suratlı amcalar ve oğulları.
Adalet umarım size en büyük cezayı verecektir.
Benim diyeceğim; sadece umarsız kadın anaya, olmayan imanını yakamayan ama kızını yakan anaya, ana olmamış ki cümlesi kalsın. Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın.
Hayata gelirken aldığın yolları, umarım geri dönemezsin.
Sayın mahkeme başkanı, son dönemin en şahane insanı sizsiniz, sağ olun ve hep var olun.
Funda'nın aklındakiler…
... Ben de bir gazetede yazı yazıyorum.
Gazetecilik nedir? Başlıkları nedir? Bir gazete çıkartırken neler önemlidir tam olarak bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey varsa uzun bacaklı kızlar, dekolte ve güzel giyimli genç kadınların fotoğrafları ve haberleri dikkat çekiyor ve iş yapıyor.
Ama bazı haberleri anlamak çok zor.
Defne Samyeli'nin kızı Deren önceki gün Zorlu Alışveriş Merkezindeymiş, akşam saatlerinde gelmiş spor malzeme satan mağazaları dolaşmış, alışveriş etmiş ve sonra kız arkadaşları ile buluşmuş.
Aman ne kadar önemli.
Akşam üzeri derken keşke saati de bilseydik, neler aldı bilseydik, öldüm meraktan.
Bir defa New York’da defileye çıkmış. Soru sormuşlar mankenliğe devam edecekmiş, Türkiye'den birçok teklifler yağıyormuş.
İnanılmaz değil mi? Koskoca gazetenin koskoca ikinci sayfasının baş köşesine koymuşlar.
Annesi ve ilişkisi Cem sebebiyle, kızlarının bu kadar mı haber değeri var.
3’üncü sayfanıza koca koca market reklamları alacağınıza, hayatın içinden kadın haberlerine daha çok yer verin.
Sadece tek bir kadın canımın Müge’sine, Müge Anlı programına yıkılan kadın dertlerinin sorumluluğunu siz de taşıyın.
Azıcık merhamet yeter aslında.
...Varlıklı ailelerin çocuklarına eğitim stratejileri varmış.
Taşeron ebeveynlik.
Çocuklarını büyütürken bakıcılara emanet müzik aleti çalması için müzisyen, spor için spor hocası, ders çalışması ve yol haritası için “koç”tan destek alıyorlarmış.
İyi bir gelecek için iyi okulları eğitim danışmanları seçiyormuş.
İşte yeni çağın zengin ailelerinin "taşeron ebeveyn" tanımı bu yüzdenmiş.
Valla sabaha kadar taşeron seçin. Eğer göç etmiyor ise ülkesi belli, dertleri, kederi ve ortak kaderi var.
Şayet üstten bakıp, ülkenin insanlarını küçümsemezsen, kendini şahane bir şey sanmazsan mesele yok. Okumak iyi eğitim almak, ne kadar güzeldir.
Ama öyle ise.
Az gelirli ailelerin taşeronsuz çocukları, devlet okullarında okuyan çocukları devletini, ülkesini idare ederken; siz sabahları yüzüp, piyano çalmaya devam edersiniz.