İster saha yanlış okundu deyin, ister yanlış yönlendirmeler yapıldı deyin, isterse de "birlikte güçlü olmayı" istemeyenlerin attığı köstekler işe yaradı deyin...
Yapılan tüm hamleler huzurdan, güvenden, birlikte güçlü olmaktan yanaydı... Fakat gelin görün ki; istenen verimli sonuç bir türlü elde edilemedi!
İster saha yanlış okundu deyin, ister yanlış yönlendirmeler yapıldı deyin, isterse de “birlikte güçlü olmayı” istemeyenlerin attığı köstekler işe yaradı deyin... Adı her ne olursa olsun tarih boyunca Kürtlere dair atılan olumlu adımlara takılan köstekler ile dünyanın etrafında bir tur attırılır...
Bunca olumsuzluk sonunda “kârdan zarar eden tek başlık ise her daim Türkiye” oldu...
Çünkü dünya üzerinde en fazla Kürt vatandaşa sahip ülke olan Türkiye, emperyalizmin de odağında oldu bu sebepten...
Hafta başı yazdım; CHP’nin Erbil ve Kerkük ziyaretleri öncesinde ve sonrasında çeşitli kesimlerden farklı yorumlar yükseldi... Hatta CHP’nin kendi içinden bile aykırı sesler yükseldi...
CHP’nin eski isimleri; “bizim haberimiz yoktu ve Irak’ta muhatap Erbil değil merkezi yönetim olmalıydı” tepkisini gösterdi... İşte iki binlerin başına kadar Türkiye’nin asıl sorunu tam da bu mantıktı; Kürtleri yok saymak, ötelemek, görmek-yan yana gelmeyi istememek... Yani Kürtlerin muhatap alınmaması!
Sonrasında AK Parti’den tüm karanlık dehlizlere inat bir ışık ulaştı ülkeye “bir umut” niyetine... Eksikleri ve yanlışları yok muydu; fazlasıyla vardı... Olması gerektiği gibi miydi; tabi ki değildi... Kürtler bile “keşke bu şekilde olmasaydı” demiş miydi; hem de başımızı duvarlara vurarak fazlasıyla demiştik... Evet aceleyle girilen sorunları çözme yolunda eksikler, yanlışlar, bu iyi niyeti yanlış yönlendirmeler ile içten baltalamak isteyenler elbette vardı fakat tüm eksiklerine-yanlışlarına rağmen Kürtçeye ve dolayısıyla Kürtlere dair aralanan kapılar onlarca yıldır beklenen suları serpmişti yüreklere... “Bu ülkede Kürtler ve Kürtçe var” diyordu biri...
Taktik yanlış olsa da her şey niyetten yana gayet olumluyken bir anda yeniden bilindik köstekler atıldı ülkenin yollarına! Terörün kanlı elleri Türkiye’nin huzuruna bir kez daha el uzatmıştı... Velhasılı kelam olmuşa ve ölmüşe çare bulunmaz der büyüklerimiz bu sebepten geçmişi unutmadan takılı kalmamak ve eldeki veriler doğrultusunda doğruları bulmak düşüyor bize...
Aradan geçen bunca kırgın ve umutsuz yıldan sonra yüreklerden ve zihinlerden yükselen çığlıklar şimdilerde doğru analiz edilmeye başlandı... Öyle ki CHP Heyeti bile olmaz denileni yaptı ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni, KDP’yi, KYB’yi, Kürt oluşumlarını geçmişin tüm mahcubiyetiyle ziyaret etti...
Peki CHP’nin bu hamlesine kim vesile oldu biliyor musunuz? Ben biliyorum... Bölgenin ve Kürtlerin itibar ettiği bir ismin CHP’ye sunduğu görüşleri Kılıçdaroğlu mantıklı gördü ve bir anda “tamam gidilsin” kararını verdi... Heyetteki isimler de özenle seçildi biliyorum...
Ve dönüşte heyet başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın CHP içinden yükselen lokal tepkilere gösterdiği soğukkanlı duruşu, yaptığı mantıklı açıklamayı, kararlı tavrı takdir ettiğimi söylemek istiyorum...
Ülkenin beklentisi, ihtiyaçları, kırgınlıkların nasıl giderilmesi gerektiği, sen-ben-o renkleriyle nasıl biz ahenginde olacağımız şimdilerde doğru bir şekilde anlaşıldı... Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiğim Tunceli ziyaretimde Ovacık’ta gerçekleştirdiğim sohbette bir esnafın söylediği şu cümleler aslında Türkiye’nin olması gereken özeti gibiydi:
“Tarih boyunca hükümete gelen her parti Tunceli’yi kendi kalesi yapmaya çalıştı, çalışıyor... Halbuki her halk gibi biz de kendi kültürümüzü yansıtan renklerimizle çok mutluyuz, ülkemize bağlıyız, Türkiye için ölürüz... O halde hükümetlerin herkesi, her şehri, her kültürü kendine benzetme çabası neden?” Sahi neden?
Peki Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkezi, Boşnakı ve daha nicesiyle “Türkiye Ebru Tablosu’na” can veren modern insanın beklentisi ne şimdilerde? Türkiye insanının beklentisi en acilinden ve en güçlüsünden “kendi renklerimize sahip çıkarak ve diğer renklere de saygı duyarak biz olmak...”
Şimdi gelelim “biz olmak” beklentisini karşılayacak çözüme... Öyle ya sorunları herkes dile getirir önemli olan sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de sunmak...
Biz olmak için aslında kimselere ihtiyacı bu ülkenin... Misal Kürtlere dair yapılan söylemlerde “biz kardeşiz” demeye hiç gerek yok çünkü modern insanın bilhassa da genç Kürtlerin bu tür söylemlere tepkisi çok büyük!
“Annemden babamdan olan kardeşim diğerleri benim gibi bu ülkenin vatandaşı” diye mantık çerçevesi oturtan Kürtlere hak vermiyorum diyen olmaz diye düşünüyorum... Zira ülkede yaşayan diğer halklara hitap ederken neden kimseler “aslında biz kardeşiz” deme ihtiyacı duymuyor diye sormazlar mı?
Şimdi merakla beklenen şu; CHP bile tarihi yanlışlarını kabul edercesine yeni bir sayfa açıyorken, Kürtlere ve Kürtçeye dair tarihin en önemli hamlelerini yapan AK Parti’nin “eski ruhuna” dönüp yasalar çerçevesinde “biz olmak” hamlelerine devam edip etmeyeceği...
Aslında bu merakın temelinde büyük bir beklenti de var çünkü Kürtler halâ bir umut diyerek AK Parti’den yeni bir sayfa ve kalıcı cümleler bekliyor...
Ki ziyaret ettiğim her Doğu-Güneydoğu şehrinde, ilçesinde, köyünde bana sorulan meraklı soruların temelinde hep bu var; AK Parti Kürtlere dair ne yapacak?
Laf aramızda; onlarca yıldır çekilen sancıların sonunda elbet bir doğum olacak çünkü aynı teranelerin yarattığı rahatsızlık her kesimde var... Çünkü Kürtün torunu Türk, Laz’ın damadı Boşnak, Roman’ın eşi Giritli artık bu ülkede... Öyle bir sarmal ile birbirimize dolanmışız ki bir halka yapılan haksızlık hepimizin yüreğindekilere dokunuyor... Ve herkesin ortak çabası; sorunlardan uzak birlikte güçlü Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmak...
AK Parti Kürtlere dair beklenen yaklaşımı en kısa zamanda sergilemezse bu boşluğu büyük ihtimalle CHP dolduracak gibi görünüyor...
Ortadoğu’nun yakın geçmişi, mevcut hali ve geleceği hali hazırda acılar eşliğinde gözlerimiz önünde... Ve emperyalizmin ardı ardına sergilediği bunca oyuna rağmen Türkiye’nin ana kolonu olan “aidiyet duygularıyla biz olmak ruhu” ile ayakta durduğumuz unutulmamalı...
Önümüzdeki dünya haritası da çalkantılı dönemleri işaret ediyorken AK Parti Kürtlere dair “kuruluş ruhunu” yeniden ateşlemeli beklentisi hem sahada hem de kulislerde ciddi bir şekilde konuşuluyor...