Çocukluğumu hatırlıyorum. Ateist kavramı popülerdi ve pek çok kesimde sık sık zikredilirdi.
En başında ne demiştim; ‘Dünya modern kölelik sistemine merhaba diyecek koronavirüsle...’
Ki gidişat bu yönde ilerliyor! Ölümle yüzleştirilen insanoğlu, kör topal olmaya gönüllü alıştırılacak!
Ne oldu koronavirüs ile? Parayı, malı, mülkü, makamı salla salla vur duvara gerçeğiyle yüzleşti ‘benim ben’ diyenler... Vahşi kapitalizmin ruhsuzlaştırdığı insanoğlu karantina altında evini, ailesini, kendini tanıma fırsatı buldu... Evlerin otel değil yuva olduğu görüldü... Dünyaya el-kol-parmak sallayanların, kaşla-gözle-sözle tehdit savunanların modifiye makyajları aktı ve alttaki tüm iğrençlikler su yüzüne çıktı... İnsanlık ahlak ve vicdan sınavı verdi veriyor... Ekonomik tablolar ve dengeler altüst oldu... Veee dinlerin sığınma kapasitesi sorgulanmaya başladı...
Çocukluğumu hatırlıyorum. Ateist kavramı popülerdi ve pek çok kesimde sık sık zikredilirdi. Neydi ateizm; dinleri ve ilahi güç olan Yaradan’ı tanımamaktı! Kısaca; dünya, canlılar, cansızlar, evrimler haybeye olmuştu. Ne dinler ne de Yaradan yoktu!
Sonrasında ateistlerin sesi soluğu yavaş yavaş kısılmaya başladı. Tam da o esnada kısık sesle ‘deizm’ denen bir şey duymaya başladım. Ne ola ki bu deizm diyemeden sayıları giderek artmaya başladı. ‘Kainatı yaratan bir güç var fakat dinler yok’ kaba tabirle buydu deizm. Yani olay ilahi boyuttan felsefi bir boyuta taşınıyordu yavaş yavaş. Fazla zikredilmese de ateizmden ziyade karşılık buldu ‘Deizm’.
Bu görüş giderek yükselirken bir yandan da dünya üzerindeki dinler yıpratılmaya başlandı! Tarikatların, cemaatlerin, mezheplerin ve dini grupların terör örgütleriyle yan yana getirilmesi, toplumu alt üst edecek olumsuz durumların sözde dini karakterler tarafından gerçekleştirilmesi, İslamiyet’in merkezi olarak anılan ülkenin ’ılımlı İslam’ kavramını zikretmesi ve rüyamızda görsek de inanmayacağımız toplumsal değişimlere imza atması, DEAŞ, FETÖ, Boco Haram, ... Ve elbette savaşlar ve zulümler sebebiyle öldürülen ve sürülen insanların, kıyıya vuran çocuk cesetlerinin sebebi olanların saltanatlarına devam etmesi! İlahi kitaplar ne diyordu; ‘sabredin zalimler cezasını çekecek’! Evet ama neden hep masumlar ceza ve eziyet görüyordu?
Son olarak da koronavirüs tüm dini mekanların kapısına kilit vurdu! Nasıl ki diyoruz dünya siyaset, ekonomi, idare, güçler, dengeler, sosyal açıdan yeni bir boyuta geçti aynı kaçınılmaz değişim inançlar üzerinde de etkisini gösterecek gibi!
İlahi unsurlardan uzak, felsefesi olan ve güce biyadı gerektiren bir akım... Kim bilir belki de bir ‘mesih’ modeli bile olabilir!
Bu oluşumun karşısında ilahi din olarak da sadece İslamiyet’i göreceğiz gibi geliyor bana. Bir yanda felsefi bir akım diğer yanda İslamiyet! Ve bu çekişmeli durum belki de yüzlerce yıl devam edecek...