Fenomen lafını duyduğumda orayı terk edesim var.

Fenoşlar.

Parmak sallayan.

Gerdan kıran.

Pörtlek dudaklı kadınlar var.

Bunların hepsi, hayatımıza sosyal medya ile girdiler.

Ben hiçbirini tanımam, bilmem, takip etmem ama sonuçta benim gibi kadınlar maruz kalıyoruz.

Bıktım, usandım, nefret ettim.

Fenomen lafını duyduğumda orayı terk edesim var.

Hepsinin çok takipçileri var, bunların hayatlarını merak eden, bunların hayatlarına özenen insanlar var.

Kim bilir.

Bilemem ama, anladığım onlar gibi olmak, onlar gibi yaşamak istiyorlar.

Fenoşlar.

Ve influencerlar.

Bunların kerameti kendinden menkul bir özgüvenleri var.

Dünyanın tüm konularını.

Dünyanın tüm ürünlerine.

Dünyanın tüm çıkmazlarına son noktayı koyar gibi bunlar konuşuyor ve bunlar anlatıyorlar.

Bilmediğimiz ne varsa bunlardan öğreneceğiz, durum o hal yani.

Ve parmak sallayan tavırları var.

Cahillikleri mide bulandırıcı.

O kadar bedavacılar ki.

O kadar kolay para kazanıyorlar ki.

Son yaşanan olaylara bakın ve konuşulan paraların miktarına bakın.

Dolandırıcılar, devletin tüm birimlerinin sabaha kadar ışıklarını yanmasına sebep oluyorlar.

Diğerleri.

Post başına, 50 bin, 100 bin TL kazanıyorlarmış.

Yemek bedava, seyahat bedava, üst baş bedava, ürünler bedava.

EH daha ne olsun hayat bedavadan ve çok kolay.

Bakın.

Dünyanın en ünlü, İtalyan Chiara influencerların ana kraliçesi olan, influencerlığın başlangıcı olan kadın bile dolandırıcı çıktı.

Bu kadın, inanılmaz paralar kazanıyor.

Bu kadın, inanılmaz zengin.

Kanserli çocuklar için toplanan paraları cebine indiriyor, yani açıkçası çalıyor.

Sonra utanmazca çıkıp çaldım özür dilerim diyor.

Anladığım şu ki.

O kadar çok ve o kadar kolay para kazanıyorlar ki, o da yetmiyor.

Hep dahası var.

Hep daha da çok aymazlığı var.

Arsızlık ve bedavacılık, terbiyesizlik ve arsızlık hiç bu kadar yan yana olmamıştı.

Meselenin en acı noktası, sabahtan akşama kadar eşek gibi çalışan kadınlar, bunları takip ediyor ve para kazanmalarının sebebi oluyor.

Ülkenin kadınlarının ortak ahlakını bozmak, en azından canlarını sıkma sebepleri oluyorlar.

Yahu!

Şimdi hangi kadın, sabah karanlıkta evinden çıkıp, işine gitmek için yollara koyulurken, akşam karanlığında, tekrar toplu taşımalarla evlerine dönmeye çalışırken, duyguca sağlam kalacak.

Hiçbirinin morali kalmadı.

Geleceğe ümidi kalmadı.

Benim gözümde bu fenoşlar hak etme inancında suçlular.

Bunların ne hakları var.

Ülkede, normal ekonomi içinde boğuşan geçinmeye çalışan, emekçi kadınların yaşam ile ilgili ümidini kırmaya kimin ne hakkı var.

Bir grup kadın.

Diğer bir grup kadının ne asabını ne moralini bozmaya ne hakkı var ki.

Bana o kadar çok yazan var ki, Funda hanım çocukları boşuna okuttum, evde ekmek yedik okuttuk, boşunaymış, fenomen olsunlar, bakın hayatlarına diyorlar.

Bakın.

Bu ülkenin meselesi çok, meselesi olan bir ülke.

İnsanlar hayat çabalarını içinde bir de sizinle mi uğraşacaklar.

Hak ettiklerinden fazla para kazanan ve hak ettiklerinden fazla iyi yaşam sürenler, yatağınızın başucu, hiç de saygın değil.

Sizin yüzünüzden.

Ülkenin başı ağrıyor

Funda'nın aklındakiler..

Televizyonda, seyirci olarak beni rahatsız eden konular var.

Siyasi tartışma, programları, futbol tartışma programları canlı olarak yayınlanıyor.

Oraya ortalama karşılıklı 6 konuk davet ediyorlar, karşılıklı oturtuyorlar.

Telefona bağlanan konuklar da var.

Biri başlıyor konuşmaya, diğerleri hiç dinlemiyor, gömülüyorlar cep telefonlarına.

Yahu karşılıklı konuşmayacak, birbirinizi dinlemeyecekseniz neden geliyorsunuz.

Siz birbirinizi dinlerseniz sizi kim dinlesin.

Ve neden çok bağırıyorsunuz.

Konuk olma adabı denen bir şey yok mu.

Koca koca avukatlar.

Koca koca akademisyenler.

Koca koca gazeteciler.

Lütfen bacaklarınızı açarak oturmayın, mümkünse ütülü pantolonlar giyin, bağırmayın, birbirinizi dinleyin ve cep telefonlarından kafanızı kaldırın.