Ülkemiz her konuda ileri giderken futbolda yerinde sayıyor. Bunun sebebi de alışkanlıkların değişmemesi… Yöneticilerin kendilerini bir türlü yenileyememeleri… Bir yerde izlemiştim.

Ülkemiz her konuda ileri giderken futbolda yerinde sayıyor. Bunun sebebi de alışkanlıkların değişmemesi… Yöneticilerin kendilerini bir türlü yenileyememeleri… Bir yerde izlemiştim. Tekirdağlı Barış Muslu (Harun Muslu kardeşimin kulağı çınlasın) adlı bir doktor “Beynine format at” diyor ve pek çok tıbbı soruna alternatif çözüm sunuyordu. Bizim yöneticilerin beyinlerine format atma zamanı geldi de geçiyor. Fenerbahçe, Kayserispor’dan 4 gol yiyince aklıma hemen Galatasaray teknik direktörü Riekerink’e yönelik eleştiriler geldi. Fenerbahçe’nin kazaya uğradığı o hafta Galatasaray, Akhisar Belediyespor’a, bir değil iki değil, üç değil tam yarım düzine gol atmıştı. Riekerink’in azılı düşmanları (muhalifleri diyemiyorum) bir anda sessizliği tercih ettiler. Bu defa hedefe Dick Advocaat konuldu. Büyük külüplerde fırtınalar da büyük oluyor. Bir anda Dick Advocaat kovulsun kampanyası başladı.

Bu kampanyanın öncüsü Rıdvan Dilmen’in haklı gerekçesi şu diyor ki, “Bu takımın yetersiz olduğunu birinci ya da ikinci haftada söylersin ama 19’uncu hafta geride kalmış şimdi bunu dillendirmek gitmek istiyorum beni gönderin manasına geliyor” Geçtiğimiz haftada “Evet” kampanyasının fitilini ateşleyerek “Devlet ve millet ve de özellikle Müslüman düşmanlarının” karalama kampanyasına uğrayan Rıdvan Dilmen’in söylediklerini iyi değerlendirip doğru karar vermek lazım. Tek maçlık yenilgi ile adam gönderip yeni macereya girme alışkanlığını artık bırakmak gerektiğine inananlardanım. Ancak eğer gitmek isteyene de kimse “Gitme kal bizimle” dememeli.

Kim gelir?

Fenerbahçe kimi istiyorsa alır…

Yalnız Volkan Demirel’e iyi bir ders olmuştur inşallah. Çünkü bu maç öncesi gazetelerde gördüklerimiz televizyonda seyrettiklerimiz milli unvanlı bir sporcuya hiç yakışmıyordu.

Muslera için planlanan çok yerinde!

Söylediği her sözünü dikkatle dinlediğim Galatasaraylı yönetici Levent Nazifoğlu’nun Muslera ile devam etmek istediklerini belirterek ondan teknik manada ileride yararlanmayı düşündüklerini dile getirmesi çok yerinde ve de olumlu…

Simoviç, Taffarel, Mondragon gibi bulunduklarını döneme damgalarını vuran Galatasaray’ın yabancı kalecileri arasında Muslera’nın da ayrı bir yeri var. Parmağındaki kırığa rağmen Başakşehirspor ile yapılacak kupa maçında bile kalede yer alacağı açıklanan Uruguaylı file bekçisinden öğrenilecek çok şeyler var. Sayın Nazifoğlu ve onun kafa yapısındaki yöneticiler devam ederlerse böyle olumlu ve güzel projelerin arkası gelecektir. Zaten Galatasaray vefalı bir kulüptür. Hizmet edenleri hiç unutmaz. Sadece Galatasaray mı diğer büyük kulüplerimiz de aynen öyle.

İyi bir kaleci nasıl olmalı? Nasıl ve nerede oyunu takip etmeli. Hangi şekilde müdahele etmeli ve daha pek çok gençlerin sorularının en iyi cevabını Muslera’nın vereceğinden kuşku duymuyorum…

Cenk Tosun, Yasin Öztekin

Ve Yusuf Yazıcı modası

Beşiktaş’ın forvetindeki başarılı isim Cenk Tosun’un teknik direktör Şenol Güneş yönetiminde çok daha başarılı bir çizgiye ulaşacağından kuşku duymuyorum. Çünkü hem uzun, hem süratli hem de iyi kafaya çıkıyor. Bu özelliklerine vuruş ustalığını da katması halinde Cenk Tosun’un daha yüksek yüzde ile oynayacağından eminim. Tabii ki, sakatlık ve diğer istenmeyen olumsuz durumların yaşanmaması halinde.

Galatasaray’ın forvetindeki Yasin Öztekin’in Selçuk İnan gibi bir şanssızlığı var. Çünkü Selçuk İnan Galatasaray’ın penaltıcısı… Bütün penaltılarda meşin yuvarlağın başında o olduğu için Yasin gol sayısını penaltılarla çoğaltamıyor. Bu da bireysel yetenekleriyle attığı gollerin önemini artırıyor.

Trabzonspor’a Yusuf Yazıcı yeni bir heyecan verdi ve bir süredir gündemde o var. Tabii Yusuf Erdoğan’ın takımdaki yeri ayrıdır. İki kaliteli Yusuf’u Türk futboluna armağan eden Ersun Yanal’ın bu başarısı bence şampiyonluk kadar önemli. Hep yıldızlarla tanınan Trabzonspor nihayet kendi kaynaklarından ürettiği yerli futbolcularla yakın bir zamanda özlediği o güzel günleri yaşayacaktır.

Ne günlerden ne günlere!

Bein Sports’daki “Soyunma Odası”nda Türkiye’de ilk antrenman sahasının çim olarak Dereağzı’nda olduğu, Wembley’de soyunma odasında havuzu görünce Metin Tekin ile Rıdvan Dilmen şaşırdıklarını dile getirdiler. Programın sunucusu Rüştü Reçber bugün artık Avrupalıları bile geride bırakacak stat ve tesislere sahip olduğumuzu anlatınca “Ne günlerden ne günlere geldik” diye düşünmeden edemedik.

Ülkemizdeki gelişmeleri gördükleri halde karalama kampanyası güdenlerin ve bu konuda bayraktarlık yapanları ibretle görüyoruz önde gelenlerinin tabutunu Kemal Kılıçdaroğlu taşıyor. Hayata bir iz bırakıp bir taş üstüne taş koyanların tabutunu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan taşıyor. Birinde ne okunuyor bilemiyoruz ama diğerinde kuranı kerim dualar ve mağfiretler olduğunu görüyor, okuyoruz.

Nasip meselesi…