Geçtiğimiz hafta dedikodu merkezi Twitter sayesinde yine bir kofti gündem oluştu.
Geçtiğimiz hafta dedikodu merkezi Twitter sayesinde yine bir kofti gündem oluştu. O gün birkaç işim vardı, klasik koşturmaca içindeydim. Bir baktım bir arkadaşım mesaj yazmış, bir başka arkadaşım beni arıyor filan. Hepsinin de söylediği şey aynı: “Biliyormusun Ajda Pekkan’ın yeni sevgilisi Hakan Altun!”. Yahu bana ne diyorum, ama millet coştu bir kez. Benim müzik piyasasında her zaman tek geçtiğim isim Ajda Pekkan olduğu ve onun müziği ile sanatçı kimliğini çok sevdiğim için, ne zaman Ajda temalı bir şey olsa millet beni arar. Burada da benzer bir durum yaşadım.
Bana da garip geldi bu ilişki
Neymiş efendim, Ajda ile Hakan Altun sevgili olmuşlar. Duyunca inanmadım, “çok zor” dedim, kişilik olarak zıt iki karakter. Kültür olarak da zıtlar. Ajda’nın hem müziğini hem de karakterini çok severim. Hakan Altun’un sesini ve karakterini çok seviyorum ama müziği bana çok ağır geldiği için öyle fazla bir tutkum yoktur müziğine. Bir yandan işimi yapıyorum bir yandan da düşünüyorum. İster istemez insanlar kafana sokuyorlar konuyu. Siz de ister istemez düşünüyorsunuz. Çevremden hiç kimse onları birbirine yakıştırmadı. Herkes Ajda’ya saldırmaya başladı. Baktım sosyal medyada da durum öyle. Zaten ünlülerin aşkları her zaman tepki alır. Bu da öyle oldu. Bana da garip geldi bu ilişki. Daha geçenlerde Ajda Pekkan, magazin basınının iddiasına göre erkek arkadaşı Bülent Çavuşoğlu ile olan sekiz yıllık ilişkisini ihanete uğradığı iddiasıyla bitirmişti. Şimdi bu haber de nerden çıktı?
Kime ne Ajda’nın yaşından
Ajda Pekkkan’ı haber yapanlar ısrarla sanatçının yaşının 74 olduğuna da vurgu yaptı hafta boyunca. İşte efendim “74 yaşındaki Ajda Pekkan ile 48 yaşındaki Hakan Altun’un …” şeklinde devam eden cümleler. Yahu size ne milletin yaşından. Siz de, ben de hepimiz 74 yaşına geldiğimizde Ajda Pekkan gibi genç görünelim zil çalıp oynayacağız. Astrologlarla kafayı yemiş, biraz da astrolojiden anlayan biri olarak ben hep “Ajda’nın yaşını hayatta göremem, işte şu yaşımda ki ketudan kurtulursam belki bu yaşımdaki venüs bana bir kıyak yapar” modunda dolaşıyorum. 74 yaşındaki Ajda Pekkan’ın bu yaşa kadar, sağlıklı, dinç, dinamik ve zamana meydan okurcasına gelmesini hep kendim örnek alıyorum. Bu bile, onun en az kariyeri kadar önemli bir başarıdır. Bunun incelenmesi lazım. Ben olsam Ajda Pekkan’a bu konuda da ders verdirirdim. Güzellik merkezi, sağlık merkezi açardım. Kadın efsane, yaş ilerledikçe gençleşen bir efsane. Ama medyamız onun yaşına laf eder gibi vurgu yapıyor. Kime ne 74 yaşla 48 yaş aşk yaşayamaz mı? Yasak mı? Nerde yazıyor? Kuranda mı? Anayasada mı?
Bu işte kesin bir numara var
Bu konu bir gün kadar gündemde kaldı. Sonradan öğrendik ki bu olayın kaynağı Seren Serengil’in attığı bir tweetmiş. Seren Serengil’in attığı iletiye göre güya, Ajda Pekkan ile Hakan Altun Bodrum’da beraber tatil yapmışlar. Olay gündeme oturduktan sonra Hakan Altun “Ajda Hanımla müzik ve dostluk dışında bir ilişkimiz yoktur. Kendisiyle planladığımız düet projemiz bu asılsız habere rağmen zarar görmeyecektir” şeklinde bir açıklama yapınca, ben “tamam, bunun altında bir numara var” dedim. Bu olaydan iki gün sonra da Hakan Altun’un “Erkeklik Başa Bela” adlı yeni şarkısının yayınlandığını duyunca, “kesin bir numara var” dedim.
Bu ne tesadüf: Yeni single
Şimdi Türkiye’de yeni bir stil çamur atma yöntemi çıktı. Bir olayın gerçekleşmesini istemiyorsanız ya da bir kurum ya da kişiye zarar vermek istiyorsanız hemen onunla ilgili bir iddiada bulunuyorsunuz. Bu iddia öylesine sert bir iddia olmalı ki, KARŞI ağzınızla kuş bile tutsanız hiçbir şekilde o iddianın yalan olduğunu kanıtlayamıyorsunuz. Çünkü iddiada genellikle bir algı yönetiminin fitili ateşleniyor. Ya Ajda ile Hakan’ın düet yapmasından rahatsız olan birisi böyle bir fitil ateşledi ve bu düetin önünü kesmek istedi ya da Hakan Altun’un yeni çıkacak olan Sezen Aksu imzalı şarkısı ile ilgili birileri ona promosyon yaparak onu gündeme getirmek istedi. Birincisi ise alçakça bir davranış, ikincisi ise demode bir promosyon taktiği. Baktım Hakan Altun’un yeni şarkısı “Erkeklik Başa Bela” Sezen Aksu imzalıymış. Acaba Türkiye’nin iki divasının adını aynı anda kullanılarak bir promosyon mu yapıldı. Biri Sezen Aksu, onun şarkısını seslendiren Hakan Altun, ikinci ise Ajda Pekkan ve onunla aşk yaşayan Hakan Altun.
Demode promosyon taktiği
Bu, doksanların en revaçta promosyon taktiği idi. Bir albüm çıkmadan önce benzer biçimlerde haberler düşünülürdü. O zaman sosyal medya yoktu. Birkaç magazinciye harçlık verilir haberlerin yayılması sağlanır ve gündem yaratılırdı. Şimdi bunu Twitter ile yapıyorlar, harçlıkları ise TT yaptıran korsan yazılımcılar alıyor. Hakan ile Ajda’nın olayı bu mu? Dilerim değildir. Bu kadar ucuz bir promosyon hareketi değildir bu aşk meşk işi. Çünkü doğruysa her ne kadar anlık olarak hedefine ulaşsa da yani Hakan Altun’u gündeme taşısa da uzun vadede hiçbir getirisi olmaz. Bu tür haberleri artık milletin umurunda değil. Anlık haber olabiliyorsun evet doğru, ama bu “pozitif” duygu yaratan bir haber olmuyor. “Negatif” duygu yaratan bir haber oluyor ve haberin konuşulma şekli eleştirisel nitelikte oluyor. Bir başka deyişle herkes sizi konuşuyor ama herkes sizinle ya dalga geçiyor ya da size saydırıyor.
Şimdi olayları ardı ardına incelediğinizde Hakan bir yandan Ajda düeti diyor, engelleme gibi bir imada bulunuyor. Bir yandan da Hakan Altun’un yeni şarkısı yayınlanıyor. Kâğıt üzerinde Hakan Altun gündeme geldi. Bir anda üst gündeme yerleşti. Ama bunun sonucu asla pozitif olmayacak. Yeni şarkısı onun Ajda ve aşk dedikodularının gölgesinden kurtulamayacak ve size şimdiden söyleyeyim “Erkeklik Başa Bela” şarkısı güme gidecek.
Birazda şarkıyı konuşalım
Bu şarkı Hakan Altun’un kariyerinde bir ilke de imza attı. Kariyerinde ilk kez bir Sezen Aksu şarkısı yayınladı Altun. Hatta bununla ilgili “Albümün hazırlıkları yaklaşık altı ay önce bitmesine rağmen, pandemi döneminin geçmesini bekledim. Albümde, Sezen Aksu’nun “Erkeklik Başa Bela” isimli bir şarkısı vardı; sözleri, kadının kalbini kıran bir erkeğin pişmanlığını anlatıyordu. Hiçbir kadına şiddet yaşatmış olmadığım halde, beni erkek dünyası ile ilgili daha kapsamlı düşündürdüğünü söylemeliyim. İlk kez okuyacağım bir Sezen Aksu şarkısının, artan ya da sadece daha çok duymaya başladığımız şiddet olaylarına rast gelmesini, bir şeyler söyleyebilmek için bir işaret gibi gördüm; albümden önce paylaşmak istememin sebebi buydu. Bence artık hepimiz, erkekliğin gücü ve zaaflarıyla yüzleşmek konusunda, daha cesur olmalıyız.” açıklamasını da yaptı.
Şimdi geldiğimiz nokta: Ajda Pekkan - Aşk - Hakan Altun. Bu üçgende gidip gelen dedikodular. “Erkeklik Başa Bela” bu üçgenin içine hiç giremeyecek. Neden, çünkü Hakan Altun isteyerek veya istemeyerek, bunu en iyi o bilir, ucuz PR kokan bir magazin malzemesi oldu.
Bu tarz işlere girmeyin. Devir artık değişti. Nesiller değişti, medya değişti. Şöhret olmak artık çok kolay, gündem olmak artık çok kolay. Aslolan bunu fayda – zarar ilişkisine göre yapmaktır. Bu ucuz aşk haberi muhataplarını da ucuzlattı.
İki ustanın harika buluşması
İlhan Şeşen ve Vedat Sakman yıllara dayanan dostlukları ve müzikal birlikteliklerini, Sony Music etiketiyle yayımlanan “Akustik Hikayeler” albümüne yansıttılar. Arşiv niteliğindeki, her biri klasikleşmiş İlhan Şeşen ve Vedat Sakman şarkılarından oluşan albümde iki sanatçı on şarkı seslendirdi.
2013 yılında bir sahne projesi olarak doğan “Akustik Hikayeler”, geçen yedi yıl içinde demlenerek zamansız bir başucu albümüne dönüştü. Bugüne kadar proje kapsamında yüz ellinin üzerinde konser vererek, Türkiye’nin birçok şehrindeki konser salonlarında binlerce seyirciye ulaştılar. Özel hayatlarında yaşadıkları samimiyeti sahneye de yansıtan Vedat Sakman ve İlhan Şeşen; proje için birlikte geçirdikleri yedi yılın ardından sahnelerini bu albüme taşıdı. Albümde “Ankara’da Aşık Olmak” – “Sen Benim Şarkılarımsın” – “Sensiz Olmaz” gibi klasikler yer alıyor. İkisi de çok önemli müzisyenler. Kaliteli ve müziğe katkısı olan iki büyük müzik insanının bu buluşması “iyi müzik” dinlemek isteyenlere müthiş bir fırsat sunuyor.
Evcil hayvan besleyin kalbinizi koruyun
Bugün Dünya Hayvanlar Koruma Günü. Çok güzel ve anlamlı bir gün. Özellikle insanların gitgide hayvan ötesi birer yaratığa dönüştüğü, hayvanların vicdanlarının büyüdüğü son yıllarda hayvanlara olan sevgim daha da artıyor. Bazen oturup düşünüyorum, bir kedi, bir kuş, bir köpek hatta bir fare bile o kadar masum kalıyor ki insanların yanında. Eskiler hani derler ya “dünyanın sonunda hayvanlar dile gelecek” diye. İşte o günlere yaklaşıyoruz sanki. Neyse fazla edebiyat yapmayalım. Bugün evcil olan ve olmayan tüm hayvanların günü kutlu olsun. Onlara iyi bakalım, fırsat bulursak onlara yemek, su verelim.
Bu güzel günle ilgili bazı etkinlikler yapılacak diye duydum ama ne var ne yok tam bilgim yok. Son yapılan araştırmalar ise hayvan beslemenin sadece ruh sağlığımıza iyi değil, kalp ve damar rahatsızlıklarına da iyi geldiğini belirtiyor. Zerre bilgim yok. Araştırmama rağmen bir bilgi edinemedim. Bu konuyu araştırırken çok güzel bir çalışmaya rastladım. Son yapılan araştırmalar ise hayvan beslemenin sadece ruh sağlığımıza iyi değil, kalp ve damar rahatsızlıklarına da iyi geldiğini belirtilmiş. Konu ile ilgili Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Esen, “Amerikan Kalp Cemiyeti adına yayınladığı bilimsel bir beyanname ile evcil hayvan sahibi olma ile kalp sağlığı arasındaki olumlu ilişkiyi ilan etmiş. Özellikle kedi ya da köpek sahibi olanların fiziksel aktivitelerinin arttığı, kan lipid değerlerinin normalleştiği, strese karşı daha dayanıklı oldukları, aşırı kilolu bireylerde zayıflama süreçlerinin pozitif etkilendiği, kalp krizi geçirenlerde ölümlerin azaldığı belirtildi. İlaç ve teknoloji desteği dışında, evcil hayvan sahibi olmak gibi doğal yöntemlerin kal, damar hastalıklarından korunma ve tedavi etmede etkili olması, yeni tedavi yöntemlerine ışık tutacaktır.” demiş. Hani oturup düşünce mantıklı da geliyor. Hayvanlar en basitinden sizinle kavga etmiyor. Cebinizdekini almak için uğraşmıyor, size kötülük yapmak için sizi satmıyor, aksine gün geliyor sizi koruyor. Özlem Esen’in bu anlamlı günde bunu dile getirmesi çok anlamlı olmuş. Bugün hayvanları mutlu etmek için ek bir gayret sarf edelim.
Beklenen 20.Yıl albümü hazır
Uzun zamandır beklediğim bir proje. Hande Yener müzik kariyerinin yirminci yılını “Carpe Diem” adlı albümle kutlayacaktı ama bir türlü projeyi hayata geçirememişti. Bunun en büyük nedeni ise bu Kovid-19 belasıydı. Nihayet Hande Yener bu beklenen albümünü pandemiden kurtulmaya başladığımız bu günlerde yayınlama kararı aldı.
Poll Production by Polat Yağcı etiketiyle yayınlanan ve 10 şarkıdan oluşan albümde ‘Aşk Sandım’, ’Senden Çok’, ‘Carpe Diem’ ve ‘Kaç’ gibi birbirinden iddialı 8 şarkının sözü ve müziği Berksan imzası taşırken; 4 şarkının bestesinde ise Berksan&Misha iş birliğini dikkatleri çekiyor.
Uluslararası bir kadro
Ludwig Mies van der Rohe isimli ünlü Alman tasarımcıya ait sandalyeyi albüm kapağında kullanan Yener, klipte de Fransız tasarımcı Le Corbusier’in şezlong biçimindeki sandalyesini tercih etti. Sıra dışı tarzı ile dikkat çeken sanatçının stylingini İtalyan stilist ve moda tasarımcısı Gabriele Papi yaparken; saç ve makyaj için de İtalyan artistler ile çalışıldı. Klipte Yener’e İtalyan model Pierre eşlik etti.
‘Carpe Diem’ albümündeki tüm şarkılara kısa tanıtımlar çeken Hande Yener, sosyal medyada hemen ilgi odağı olmayı başardı. Her kıyafeti ve aksesuarı olay olan Hande bu projede özellikle şapkalarıyla dikkatleri çekti. Hande Yener, “Carpe Diem” albümünün fotoğrafları ve tanıtımı için 8 ayrı şapka kullanmış. Bu şapkalar ilk günden ilgi çekti. Her zaman yazarım, söylerim. Hande çok akıllı, vizyonlu ve kreatif bir kızdır. Her zaman o farkıyla müzik dünyasında var olacak. Bu yirmi yıl daha bunun bir bölümü. “Carpe Diem”i heyecanla dinleyeceğim. Size de tavsiye ediyorum, Hande boş iş yapmaz.