Zaman zaman yaptığımız şeylerden biri; gündemde olan konulardan biriyle ilgili yazı yazdığımızda konuyu anlatmak günlük köşe yazısında tam olarak mümkün olamıyor ve ertesi güne sarkmak zorunda kalıyor.
Dün yazdığım “İstanbul’da taksilerde yaşanan sorunlar”la ilgili yazı bugüne sarkmıştı ve yazımı şöyle sonlandırmıştım; “Taksicilerin kontrolü ve denetlenmesi Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılıyor olsa da, asıl sorumluluğu üstlenmesi gereken; İstanbul Taksiciler Esnaf Odası/İTEO’dır. Ama onlar da sadece zam konusu gündeme geldiğinde ortalıkta görünürler ama, sorunların çözümünde neredeyse yoklar”.
İstanbul, dünyanın en büyük kentlerinden biri. Yerleşik nüfusu onbeş milyonun üzerinde ama, sürekli göç alan bir kent olması nedeniyle tam olarak planlama yapılamayacak kadar da zorlukları olan bir metropol.
Jeolojik öneminin yanı sıra, dünya kültür varlıklarına evsahipliği yapması, Avrupa ile Asya’yı birleştiren bir bölgede olması, yönetim zpoluklarını yaratan en önemli nedenlerden biri.
Avrupa ile Asya’yı üç Boğaz köprüsü ve bir de Boğaz’ın altındaki Avrasya Tüneli ile bağlayan bir merkez bölge olması nedeniyle, günlük yerleşik nüfusuyla, zaman zaman bir kaç milyonun üzerinde insanın, toplu taşıma araçlarının yanı sıra, milyonun üzerindeki özel araclarıyla hareket halinde olduğu İstanbul’da, trafik karmaşası da en zorlayıcı sorunlardan biri.
İstanbul’da günlük yaşamın yarattığı hareketi toplu taşımanın yanı sıra, özel ticari taksi ve dolmuşları ile kendine özgü bir taksi-dolmuş kültürü vardı. Semtleri merkezlere bağlayan taksiler ve dolmuşlar bu şehrin kültürüne farklılık katan bir başka özelliğidir. Eskiden beri İstanbul’da yaşayanlar bu geleneksel kültürü çok iyi anımsayacaklardır.
Dünkü yazımızda taksi dolmuşları konusunda son bilgi ve istatistikleri belirtmiştik;
“İstanbul sokaklarında yaklaşık 18 binin üzerinde yasal ticari taksi çalışıyor. Bunun yanı sıra; korsan taksi sayısının ise 10 bini geçtiği tahmin ediliyor. İstanbul’un önemli sorunlarından biridir korsan taksicilik. İstanbul’da korsan araçların artmasının en önemli nedeni arz-talep dengesizliğidir. On beş milyonluk bir mega kentde, yaklaşık rakamla 830 kişiye bir taksi düşüyorsa, yüksek cezalar da uygulasanız, korsan taksicilik engellenemez. Doğal olarak da taksiler ve sürücülerini tam olarak kontrol altına almak iyice güçleşiyor”.
İstanbul’da özel taşımacılık hizmeti veren taksiler ile ilgili bir çok yapılanma, planlamalar işleme koyuldu ama, sorunlar hala devam ediyor.
Son bir yıldır bir başka tartışma gündemi iyice dalgalandırdı. İstanbul’da yıllardır sürdürülen Durak Taksiciliği’nin yanıs ıra; İstanbul Büyükşehir Belediyesin’nin devreye soktuğu İTaksi modeli. İstanbul sokaklarındaki taksi karmaşasına son vermeye yönelik bir adımdı. Bunu daha da yerleşik hale getirmek için İSPARK kontrolünde, caddeler üzerinde taksi durakları oluşturuldu. Başıboş dolaşan taksiler bu duraklarda bekleyerek yolcu almaya başladılar. Burada gördüğüm eksik ise; o duraklara giren her taksi sırasıyla yolcu alıp gidiyorlar ama, yolcu güvenliği açısından, bu taksilerin kayıtlarının tutulup tutulmadığıdır. Bir iki durağı gözlemledim bunun uygulandığını çok net göremedim.
Bir yıldan beri, taksiciler-taksi kullanan yolcular ve İBB arasında oldukça sorun yaratan, tartışmalara neden olan, ithal taksi UBER uygulaması devreye girdi. Zaman zaman denetimler nedeniyle o taksi uygulamasın kullanan yolcularla, yetkililer arasında tartışmaların yaşandığını medyada okubiliyoruz. Bu sorunun tam olarak nasıl çözümleneceğini bilemiyoruz ama, ortada UBER taksi konusu hala çözülemeyen bir sorun olarak yerli yerinde duruyor.
İstanbul'daki UBER-taksici kavgasının arka planında otuz milyar liralık plaka kavgası var. Yıllık cirosu beş milyar liraya ulaşan taksiler bu pazarda rakip istemiyor. Dünyada birçok büyük şehirde olduğu gibi yaklaşık iki yıldır Türkiye’de de hız kesmeden devam eden taksi esnafıyla, UBER şoförleri arasındaki kavga, bir süre once UBER aracının kurşunlanması ile tavan yaptı.
Bu sorun hala devam edecek gibi.