Yaşadığımız olaylar karşısında hemen hemen her birimiz farklı düşünür, karşılaştığımız sorunların çözümü için farklı tepkiler verebiliriz.
Çünkü hepimiz düşünerek hareket eden insanlarız.
Hemen hepimizin, kısa aralıklarla yaşadığımız anlık korkularımız, kuşkularımız, umutlarımız, endişelerimiz, kaygılarımız ve hayallerimiz var.
Hepimiz birbirimizden farklıyız, çünkü insanız.
Yüzeyde görünen kısmımızı kazıyın, biraz hayal gücünüzü zorlayarak göreceksiniz ki; zaaflarınızın ve arzularınızın her biri, belleğimizde saklı olarak yaşattığınız öykü kahramanlarınıza kolayca uyacaktır. Aslında hepimiz gerçek yaşamımızda, hayalimizde kurguladığımız öykülerde yaşattığımız kahramanlardan biriyiz ve onlara tıpatıp benzeriz.
Hepimiz genlerimizin var ettiği, çevremizin etkisiyle oluşan; beceri, yetenek ve örneklemelerimizden yarattığımız özgün insan prototipleriyizdir.
Okula başlarken veya evlenirken veya iş yaşamına başlarken, nasıl ki bu özelliklerimizi hep yanımızda bulunduruyorsak, geleceğimizi belirlediğimiz iş yaşamımıza da aynı özelliklerimizi, güçlü ve zayıf yanlarımızı içine tıkıştırdığımız özel “yaşam valizimiz”le geliriz.
Önce insanız ama yaşam örneklerinin biçimlendirdiği birbirimize benzemeyen, eğitimlerin disiplininde farklılaşan birer insanız.
Bizler, ilk hayat derslerimizi, anne kucağında öğütler dinleyerek, bazen de bu öğütler arasında tatlı azarlar işiterek öğrendik. Hayat yolumuzu çizen derslerimizi ise, toplumun değişik kesimlerinde staj yaparak pekiştirdik. Hayatımızı bu derslerden öğrendiklerimizle biçimlendirdik.
Dünyanın hangi iklim ve sosyal yaşamında olursak olalım, genlerimizdeki değişken özelliklerin yarattığı kıvraklıkla, her yerde, her ortama kolaylıkla uyum sağlayabilen, ancak; kalıtımsal özelliklerin her an esiri olabilen, bu durumda her tür çevre koşullarından kolayca etkilenebilecek kadar direnç kaybına uğramış bir yapıya sahip olabileceğimizi de unutmayalım.
Bu farklı yaratılış özelliklerimizle, sosyal yaşamda olması gereken ortamları paylaştığımızda ne tür farklı tepkiler verebiliriz. Ve bizi ne kadar etkiler bu tür ortamlar.
Çocukluğunda evin yaramaz çocuğu gibi bir yaşam cenderesinde sıkışıp kalan, bu durumun yarattığı psikoloji ile kendi ayakları üzerinde durabilme mücadelesi veren kaç arkadaşınız var çevrenizde, bu konuda fark ettikleriniz oldu mu, bu olumsuzluklardan ders çıkarmayı düşündünüz mü hiç? Böyleleriyle tüm yaşamınızı veya bir bölümünü paylaşmanın sizden neler alıp götürdüğünü anlamaya çalıştınız mı hiç?
Toplumsal olaylar karşısında her an ne tepki verebileceğinizin ölçüsünü anlayabilme konusunda neler yaptınız. Hepimiz biliriz ki; günü birlik yaşamak, olayları akışına bırakmak en çok tercih ettiğimiz yoldur. Bu yol fazla çözüm gerektirmeyen, kafa yorulmayan bir yoldur. Günü yaşamak psikolojimizde fazla sorun yaşatmaz.
Çevremiz bakalım ama, bu kez daha iyi analiz ederek dikkatlice bakalım, bu konudan örnekler verebilecek kimleri görebiliriz veya analizlerimiz sonrasında nasıl örneklere ulaşabiliriz?
Bir çocuk düşünün, zor şartların sıkışıklığında aile ortamında önünü görmekte zorlanıyor. Ve bu zor süreçte yaşadığı psikolojiyle yaşamak zorunda olduğu ortamlarda ne kadar zorluklar çekiyor, engellerle karşılaşıyor.
Onun yaşadıklarını derinlemesine analiz edebilirseniz, ona yapılanları kendinize yapılmış gibi değerlendirerek o açıdan bakamadıkça o arkadaşınızın; aile yaşamı içinde sürekli itilip kakıldığını, aile bireyleri içinde sürekli ayrıştırıldığını, suçlandığını, bu durumun üzerinde yarattığı eziklikle savaşırken, yanı sıra yaşam savaşı vereceği ortama adapte olmaya çalıştığını nereden bilebilirsiniz ki?
Tüm bunları unutmadan, kendi yaşam ortamınızın içinde olası bir durum şeklinde değerlendirerek etrafınızda yaşayanların yaşadıklarını iyi gözlemleyin ve buradaki olumsuzluklardan ders çıkarmaya çalışın. Bu örneklerden yola çıkarak kendi yaşadıklarınızı, zaaflarınızı, çevrenizde yaşananlar olaylar karşısında hissettiklerinizi duyarlılık derecenizi ve zaaflarınızı gözden geçirin.
Unutmayın, insanız ve etrafımızdan her an etkilenebiliriz. Çünkü hepimiz; hayalleri, zaafları, korkuları, yetenekleri, çevresinde yaşananlara karşı tepki verebilecek özellikleri olan insanız.
Kişiliklerimiz ne kadar farklıysa, beklentilerimiz, hayallerimiz de o kadar farklıdır.