Huzur ister doğuda, ister batıda, kuzeyde veya güneyde yaşasın, herkesi eşit şekilde ilgilendirir.

Huzur ister doğuda, ister batıda, kuzeyde veya güneyde yaşasın, herkesi eşit şekilde ilgilendirir. Zengin ya da fakir herkes içtenlikle huzur konusunda kaygılanmalıdır. Hepimiz insanız ve hepimizin genelde tek bir kaygısı vardır: Mutlu olmak, mutlu bir yaşam sürmek. Ve hepimiz mutlu bir yaşamı hak ederiz. Şimdi de bu düzlemde konuşacağız. Herkesin bir “ben” ve “benlik” duygusu vardır ama bu “ben” ve “benlik”in tam olarak ne anlama geldiğini anlamayız. Yine de güçlü bir “ben” duygumuz vardır. Bu duygu mutlu olmak ve acı çekmemek için kuvvetli bir arzuyu da beraberinde getirir. Bu otomatik bir şekilde içimizde yükselir veya belirir. Bunu temel alırsak, hepimizin mutlu olmaya hakkı vardır.

Bu arada, yaşamımızda pek çok hoşa gitmeyen şey ve engellerin olması da kaçınılmazdır. Bunu iki kategoriye ayırabiliriz. Acının bir bölümü fiziksel temele dayanır, hastalanmak ve yaşlanmak gibi. Benim gibi, şimdiden bu konuda deneyimlediğim şeyler var – duymam, görmem ve yürümem oldukça zorlaştı. Bunların olması kaçınılmazdır. Diğeriyse tamamen zihinseldir. Fiziksel seviyede her şey rahat, lüks içinde ve ihtiyacımız olan her şey yanımızda bile olsa eğer belli bir strese ve iç güvensizliğe sahipsek, kendimizi yalnız hissederiz. Kıskançlık, korku ve nefret hisseder, sonra da mutsuz oluruz. Öyleyse, fiziksel seviyede olmasa bile, zihinsel olarak acı çekmek pekâlâ mümkündür.

Fiziksel konfor için, paraya da sahipsek, evet, acının düzeyini bir miktar azaltabilir ve fiziksel bir tatmin duyabiliriz. Ancak; güç, şan ve şöhreti de içinde barındıran bu tarz bir fiziksel seviye bize içsel huzur getirmez. Tam tersine, bazen çok paraya ve zenginliğe sahip olmak daha da fazla tasalanmamıza neden olur. Kendi namımız ve şöhretimiz için o kadar kaygılanırız ki bu belli bir miktar ikiyüzlülük, huzursuzluk ve stres yaşamamıza neden olur. O halde içsel mutluluk dışsal etkenlere değil, içsel düşünüş şeklimize bağlıdır.

Bazı fakir kişilerin içsel olarak oldukça güçlü ve mutlu olduklarını gözlemleriz. Gerçekten de, eğer içsel bir tatmine sahipsek, her türlü fiziksel acıyla başa çıkabilir ve onları dönüştürebiliriz. O halde, fiziksel ve zihinsel acıyı birbiriyle mukayese edersek, sanırım zihinsel acı daha şiddetlidir; zira fiziksel tatminsizlik zihinsel huzur sayesinde alt edilebilir ama zihinsel huzursuzluk sadece fiziksel konforla giderilmez.

İnsanların zihinsel sıkıntıları ve problemleri hayvanlarınkinden çok daha güçlü ve şiddetlidir. Fiziksel seviyede, belki her iki tarafın da çektiği acı aynıdır ama insanları ele alırsak, zekâmızdan kaynaklanan kuşkularımız, güvensizliklerimiz ve stres kaynaklarımız vardır. Bunlar bizi depresif bir ruh halinde götürür ve hepsi de aslen daha üstün zekâya sahip olduğumuz için olur. Bunu gidermek için de yine insan zekâsını kullanmamız gerekir. Duygusal seviyede, bazı duyguların, içimizde yükselir yükselmez iç huzurumuzu bozması gibi bir özelliği vardır. Ama diğer taraftan da bazı duygular bizi kuvvetlendirir, bunlar içsel güç ve güvenin temelidir ve daha sakin ve dingin bir zihin yapısına kavuşmamıza yardımcı olur.

GÜNÜN SÖZÜ: SADECE HUZUR