Hayatın gerçeklerine rağmen birbirini her gün yeniden ve daha çok sevebilmeyi anlatan "Söz Vermiştin", aslında günümüzün hızla tükenen aşklarına sitem ediyor.

Baran Seyhan'ın senaryosuna imza atıp yönetmenliğini üstlendiği, başrollerini Emre Karayel ve Aslı Tandoğan’ın paylaştığı “Söz Vermiştin”, 15 Kasım’da sinemalarda gösterime girdi.

“Söz Vermiştin”, aşka bir ömür sahip çıkabilmeyi, onu yıllarca her gün yeniden sevebilmeyi anlatıyor. Filmde, müzik yapımcısı Nesim (Emre Karayel), okul orkestrasında gitar çalarken kendisinin gizli hayranı olduğunu sonradan öğrendiği Lilyan’la (Aslı Tandoğan) yıllar sonra yeniden karşılaşır. Bu tesadüfi karşılaşma kısa zamanda büyük bir aşka dönüşür. Hızla gelişen Lilyan ve Nesim’in tutkulu aşkı, hayatın gerçekleriyle dolu sürprizlere gebedir.

Baran Seyhan’ın yazıp yönettiği, başrollerini Emre Karayel ve Aslı Tandoğan’ın paylaştığı “Söz Vermiştin”de; Şenay Gürler, İlyas Özçakır, Gözde Seda Altuner, Enes Üstündağ, Mazlum Çimen, Levent İnanır ve Nur Sürer rol alıyor. Görüntü yönetmenliğini Ahmet Bayer’ın üstlendiği filmin müzikleri Saki Çimen, Albert Luza ve Baran Seyhan’a ait. Kostümleri Ayşenur Ünlü tarafından hazırlanan filmin miksajı Meriç Erseçgen, renk düzenlemesi Levent Öztürk, kurgusu Aytekin Birkon ve Büşra Demir tarafından yapıldı. Yardımcı yapımcılığını Murat Yaman, Yasemin Küçükçavdar ve Nur Kardeşler’ın üstlendiği “Söz Vermiştin”in yetkili yapımcısı ise Berrin Dağçınar.

CJ Entertainment Türkiye’nin dağıtımcılığını yaptığı, Sarmaşık Sanatlar yapımı “Söz Vermiştin” sinemalarda.

BASE 2019 'ŞİMDİ'

BASE 2019’un küratöryel çerçevesini “ŞİMDİ” olarak belirleyen Derya Yücel: “Zaman, bir noktadan diğerine doğru hareket eden kesintisiz, dinamik ve tekrar etmeyen bir olguysa “şimdi”, geçmiş ile geleceği bağlarken aynı zamanda onlarla sınır oluşturan anlardır. Şimdi, zamanın sürekliliği ve bağlantısı, geçmişin hafızası ve geleceğin olasılıklarıdır. Şimdi, geçmişle geleceğin buluştuğu anlık noktadır. Ve zaman, şimdilerin bir toplamıdır. Sanat, bir bilgi formu olarak geçmişin izlerini, şimdi aracılığı ile geleceğe aktarır. Sanat üretimi, bireyin kendine özgülüğü, düşünsel ve teknik donanımı, yaşamsal perspektifi, seçimleri ile onun algılama, anlamlandırma, hatırlama ve kendi zamanını kaydetme biçiminin yön verdiği bir yaratıcılığın somut formudur. BASE 2019 seçkisine dair bir üst başlık olarak önerilen “Şimdi”, yeni nesil sanatçıların doğallıkla önce kendi dünyasını ve kendi “şimdi” lerini merkeze aldıkları, kültürel kimlik, toplumsal bellek, kişisel mitoloji, kurmaca benlik gibi kavramsal, estetik kimi zaman politik yönelimleri de içine alan, farklı mecraları kuşatan işlerini paylaşıyor. Çok sesli, çok anlamlı ve dinamik bir görsel karşılaşma ortaya çıkaran BASE 2019/ “Şimdi”, Türkiye’deki görsel sanat eğitimi ve pratikleri üzerine geniş, güncel ve günümüze özgü bir spektrum sunuyor”.

DESIGNWEEK TURKEY 2019

Türkiye’nin en geniş kapsamlı tasarım etkinliği Design Week Turkey, düzenlendiği günden beri tüm yaratıcı endüstrileri, yurt içinden ve yurt dışından 120.000’den fazla ziyaretçiyi bir araya getirdi.

Design Week Turkey, ülkemizin tasarım kimliğinin ve bu kapsamda gelişebilecek olan ekonomik başarısının, tasarım ve endüstri entegrasyonuyla sağlanabileceği bilincini oluşturmayı en önemli konusu olarak ele alıyor; endüstri temsilcileriyle tasarımcıları bir araya getiriyor ve katma değerli ürünler üretebilmek adına bir buluşma zemini oluşturuyor.

Yaratıcı ekonomileri güçlendirmeyi, girişimciliği teşvik etmeyi, endüstriler arası iş birlikçi multidisipliner projeler ve titiz tasarım araştırmalarını odağa alan DWT’19 programı, ulusal ve uluslararası paydaşlar tarafından kapsamlı bir planlama ağı ile oluşturuluyor.

DWT’19 endüstriyel tasarım, moda, görsel iletişim tasarımı, mimari başta olmak üzere bir dizi alanda panel ve konferanslar, sergiler, atölyeler ve ödül törenleri ile bu yıl 14-17 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Etkinlik, şehre ve ülkeye yayılarak çok çeşitli rotalarda ve alanlarda hayat bulacak ve ülkeyi tasarımla keşfetmenin yeni yolları tasarım meraklılarına sunuluyor.

İNSAN RUHUNA DAİR CARL GUSTAV KİTABI “DÖNÜŞÜM SEMBOLLERİ”

Binlerce yıldır genetik kodlarımızda taşıdığımız tasarım yeteneği; tüm tasarım disiplinleri ve yaklaşımlarında inovasyon ve teknoloji ile entegre, başarılı çağdaş projelerle gün yüzüne çıkıyor. Etkinlik kapsamında ayrıca; markalar, tasarımcılarla ortak projeler geliştirme şansına sahip olabilecek, üniversiteler ve kurumlarla iş birliği imkanı yakalayabilecekler.

Carl Gustav Jung, Dönüşüm Sembolleri ile insan ruhuna dair soruların, amatörlerin o çok ünlü “Dünya ve insan sarraflığı”yla olduğu kadar, doktorların tedavi odalarının kıt donanımlarıyla da halledilemeyeceği konusunda çağdaşlarını aydınlatmak gibi bir görevi yerine getiriyor.

Jung ilk kez 1912 yılında yayımladığı Libidonun Sembolleri ve Dönüşümleri’yle, Freud’un psikanalitik ekolünden kopuşunu ilan etti. Kitap, çok geçmeden onun en bilinen ve en etkili çalışması haline geldi. Teorisinin gelişiminde, geçiş halindeki bir durumu temsil ettiği için, uzun yıllar boyunca eserini yeniden düzenlemek isteyen Jung, bu isteğini ancak 1952 yılında gerçekleştirebildi.

Jung’un kendi sözleriyle Dönüşüm Sembolleri, “şizofreninin prodromal evrelerinin pratik bir anlayışı üzerine genişletilmiş yeni bir yorumdur. Vakanın belirtileri, sembolik paraleller labirentinde, yani örnek teşkil eden durumun anlamını saptamak istiyorsak mutlaka gerekli olan ayrıntılar arasında, bize yol göstermek için Ariadne ipini oluşturur.”

Jung, bu paralelliklerin izlenmesinde disiplinlerarası bir yol çizerek dinden, mitolojiden, etnolojiden, sanattan ve psikiyatriden yararlanır. Batıdan ve Doğudan birçok eseri ele alır. İmge, sembol ve mit arasındaki ilişkileri saptar; rüyalar, masallar, efsaneler ve fantezi görüntülerinin arketiplere dayanan nedenlerini açıklayıp yorumlar.

GÜNÜN SÖZÜ: Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.

CEMİL MERİÇ