Türkiye'de maalesef şöhret yönetimi konusunda profesyonel çalışan bir tek insan var oda Tarkan.
Geriye kalan herkes saçmalıyor, kimisi özel hayatından dolayı, kimisi siyasi düşüncelerinden dolayı, kimisi başarısız PR politikalarından dolayı bir duvara çarpıp kendisini bitiriyor. Bunun son örneği son bir haftadır gündemde olan Mustafa Ceceli oldu.
Müzisyen kişiliğine tek bir laf edemeyeceğim, yetenekli bir kompozitör. Bir zamanların Norayr Demirci – Osman İşmen – Atilla Özdemiroğlu -Onno Tunç – Garo Mafyan’ı gibi müzik konusunda ustalaşabilecek bir isim. Onu şöhret olmadan önce de takip ediyordum. Bir iki karşılaşmamız da olmuştu. Ne olduysa bu genç adamın şarkıcı olmasıyla oldu. Ağabeyleri mutfakta kalmayı tercih ederken, o mutfakla yetinmedi ve şarkıcılığa soyuncu. İlk söylediği şarkı ENBE Orkestrasının albümünde yer alan “Unutamam” adlı şarkı oldu. Sezen Aksu ve Doğan Medya Grubunun desteğini arkasına aldı ve şarkıcılık konusunda da başarılı olacağını kanıtladı. İyi şarkı söyleyen naif bir çocuktu, efendi, sevimli ve romantik. Bu ona yetmedi, bir tık üste çıkmak istedi ve genç kızların sevgilisi olmak istedi. Yine Doğan Medya Grubu imdadına yetişti ve ona bir Justin imajı yapılarak kızların özellikle ergenlerin sevgilisi olacak şekilde paketlendi ve pazara sunuldu. Saçlar ekildi, fotoğraflar photoshoplandı, outdoor reklam alanları kiralandı. Tam bunun ekmeği yenecekken birden evli olduğu halde bir yasak aşk yaşadığı ortaya çıktı. Bunu “ben zaten eşimden boşanıyordum, bitmişti” sözleri ile kapatmaya çalıştı. İlk golü orada yedi. Kariyeri çok zedelendi. Gençler, anneler babalar kısaca herkes onun evliliğini bu şekilde bitirmesini tasvip etmedi. Çünkü onun o güne kadar yarattığı imajda böyle bir şey olamazdı.
Eski Defterleri Açtı
Ceceli’nin siyasi anlamda da güzel ilişkileri vardı, Belediye konserleri başta olmak üzere pek çok etkinliğe katılıyordu. Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da etkinliklerinde boy gösteriyordu. Toplumun gözünden düşünce bu avantajlarını da kaybetti. Toplumun ona gösterdiği tepki inanılmazdı. İşler pek istendiği gibi yürümedi.
Bu olaylardan bir yıl kadar sonra tamda maziyi unutmuşken, tam yeni bir başlangıç yapma zamanı gelmişken ilginç bir amatörlüğe soyundu Ceceli ve eski defterleri karıştırdı. Benim çok sevdiğim bir halk sözü vardır. “Yahudi parasız kalınca eski defterleri karıştırır” diye (lütfen Musevi dostlarımız alınmasın çok sempatik ve anlamı bir sözdür) . O söz geldi aklıma, Mustafa kardeşimiz işler iyi gitmeyince eski defterleri karıştırmaya başladı.
Bir Stratejik Facia
Bir gün Twitter’a bakarken TT listesinde Mustafa Ceceli adını gördüm, şaşırdım ‘ne oldu acaba’ diye düşündüm ve tıklayarak baktım. Okuduklarıma inanamadım. Eski eşinin İntizar ile ilişkide olduğunu iddia ederek bu konu ile ilgili görüntüler eşliğinde mahkemeye başvurduğunu çocuğunun velayetinin kendisine verilmesini, eski eşine ödediği 20 bin TL lik nafakanın da iptal edilmesini istiyordu. Tam bu sırada internet medyasında İntizar ile Ceceli’nin eski eşinin bir takım görüntüleri de dolaşmaya başladı. Bu girişimini ben bir hem bir iletişimci olarak hem de bir pazarlama uzmanı olarak anlamlandıramadım. Bu neyin iddiası neyin düşüncesiydi. Mahremiyete sonuna kadar değer veren bir topluma sen iki insan mahrem görüntülerini gösteriyorsun, üstelik bu iki insandan biri senin çocuğunun annesi ve bu görüntüler üzerine bir tez kurarak kendini aklamak istiyorsun. Tam bir iletişim faciası. Herkes tahmin ettiğim gibi tepki verdi ve Ceceli belki de hayatında hiç almadığı kadar olumsuz eleştiri aldı. Görüntülerde olan İntizar ise “bana yardım edin” der gibi çaresiz bir şekilde topluma haykırdı. Tam bu sırada İntizar’ın müzik şirketi Poll Production sosyal medya aracılığı ile yayınladığı bir ileti ile İntizar ile olan sözleşmesini feshettiklerini ve artık İntizar’ın sanatçıları olmadığını açıkladı. “Allah Allah” dedim, yağmur seli gibi ilerliyordu olaylar. Bende çok bozuldum. Müzik şirketinin davranışını izlerken “size ne kardeşim” diyesim geldi içimden, ama bunun bir “siyasi” “yaranma” olduğunu hissettim.
Dönelim Vak’amıza
Mustafa Ceceli inanılmaz eleştiri aldı bu davranışı ile. Halk İntizar ve Ceceli’nin eski eşinin yanında pozisyon aldı. Mustafa’nın çocuğunun annesini bu şekilde topluma sunmasının yanlış olduğunu savundu halk. Ceceli’nin bu girişimi hukuki olarak nasıl sonuçlanır bilmiyorum ama en büyük hukuk olan toplum vicdanında geri tepti onun davranışı. 14 Temmuz Cumartesi günü patlayan bu olay 16 Temmuz P.tesiye kadar sosyal medyayı salladı. Mustafa Ceceli üç gün boyunca TT listesinde kaldı.
Medyanın Tutumu da Olumsuz
Mustafa Ceceli medyanın sevdiği bir adamdı. Üzerinde fazla bir star ışıltısı olmamasına rağmen medya, özellikle Aydın Doğan medyası, onu bir star gibi pazarladı. Çok iyi bir müzisyendi ama star ışığı yoktu. O ise ısrarla star olmak için uğraştı. Olamayınca hırslandı ve hırslandıkça hata yaptı. Hani derler ya battıkça battı. Boşanma şekli eleştirildi, daha evliyken bir ilişki içinde olması toplum tarafından kabul edilmedi. Daha sonra boşandıktan yaklaşık bir yıl sonra eski eşine eşcinsel bir tutum sergileyerek onu topluma afişe etmesi daha fazla yargılandı.
Medyaya baktığımızda onu tek destekleyen isim Cengiz Semercioğlu oldu. Cengiz zaten Aydın Doğan Medyasında Ceceli’nin star olarak pazarlanmasında aktif başrol oynayan kişilerden biriydi. Onun Ceceli’nin aleyhine bir şey yazması beklenemezdi.
Ayşe Özyılmazel, Ceceli’ye “ Şimdi sen, eski eşinin özelini sahalara döküverdin ya, için rahat mı?... Şimdi sen, çocuğunun annesinin evinde gizlice çekilen görüntüleri ortalığa saçıp prim toplamaya çalıştın ya, kahraman mısın? Sana bir çocuk vermiş kadını soktuğun durumdan utanacak mısın?.... Şimdi sen, çocuğun büyüdüğünde ona ne diyeceksin? Ben ahlaklıyım, annen ahlaksız mı?.....Kendini temizleme operasyonu çerçevesinde eski eşini ve çocuğunu bir kalemde harcamak nasıl bir duygu? Allah korusun eski eşin, başına gelenlerin üzüntüsünden intihar ederse ne yapacaksın? Bir anlatı versene bizim kafamız basmıyor da…” sözleriyle seslendi.
Ayşe Arman, “Ceceli Rezaleti” başlıklı yazısında, Ceceli’nin bu davranışını “İğrençliğin en üst noktası! Zirvesi… Hatta Nirvana’sını… Böylesini Türkiye görmedi” sözleri ile yorumladı ve “Kazanacağım derken kaybetti. Artık hayatı boyunca bu utançla yaşayacak!” diyerek noktayı koydu.
Onur Baştürk, “…boşanmış ve çocuğunun velayetini almış bekar kadınların yeni bir ilişki yaşaması “sakıncalı” ve “ayıp” bulmuş olmuyor muyuz?” diyerek Cengiz Semercioğlu’na Mustafa’ya verdiği destekte katılmadığını söyledi.
Ertuğrul Özkok, Mustafa Ceceli’nin önemli hitlerinden biri olan “Limon Çiçekleri” adlı şarkının sözleri üzerinden yorumcuyu eleştirdi. Özkök “Sen kalk bir paragrafta 6 defa “Ya Rabbi” diye haykır … yakar. Sonrada bu kepazeliği yap. Oldu mu bu Mustafa… Onca yıl sevdiğin kadının “Günahını boynuna” alacağını söyle, sonra kalk onun bu videosunu al.. Bunca yıl şarkılarını öve öve bitiremeyen beni bile çileden çıkardın.” diyerek Ceceli’nin bu davranışının doğru olmadığını dile getirdi.
Sanal Dünyada Yaşanan Afaroz
Son yıllarda hiçbir şarkıcı bu kadar olumsuz eleştiriye maruz kalmadı. İnsanlar akın akın Ceceli’yi artık dinlemeyeceklerini söylediler. Onu sanal dünyada adeta aforoz ettiler. Bu konuda bende sosyal medyadan ilk günden itibaren hatta daha boşanmadan önce Ceceli’nin değiştiğini, çok hırslandığını ve bu hırsın ona iyi günler getirmeyeceğini söylemiş biriyim. Çok hırslanmıştı. Mutfaktan vitrine geçme hırsı onu çok değiştirmişti. Kontrolsüz bir biçimde hız limitini aşan bir araba gibi olmuştu, ilk virajda çuvallayacağı belliydi. Boşanma konusunu atlattıktan bir sene sonra bir kontratak yaparak gol atmak istedi ama santradan gol yedi.
Bu olay Türkiye’de müzisyenlerin, şarkıcıların kısaca markaların profesyoneller tarafından yönetilmediğinin en güzel örneği oldu. Amerika veya Avrupa müzik endüstrisinde olsa bu hayatta yaşanmazdı, çünkü o markanın bir marka danışmanı olurdu ve o marka profesyoneli bu davranışların sanatçıya nasıl zarar getireceğini anlatırdı. Ama Türkiye’de öyle değil, Ceceli’nin arkasında Aydın Doğan Medyası, onun müzik şirketi DMC, Sezen Aksu gibi çok ciddi bir destek olmasına rağmen bir Allah’ın kulu çıkıp da asıl destek olması gereken konu olan “marka yönetimi” konusunda bir fikir veremedi. Demek ki arkasındaki herkes palavraydı.
Şimdi Ne Olacak?
Şimdi Mustafa Ceceli markası çok ciddi zarar gördü. Bunu nasıl toparlar ? Çok zor zamana ihtiyacı. Gerçeği bizim toplumumuz balık hafızalıdır gündemleri çabuk unutur, ama bu öyle böyle değil…Bunun unutulması için zamana ihtiyacı olacak.
Ceceli’nin haksız olduğu gösteren bulgular neler biliyormusunuz?
Eğer Ceceli, sadece çocuğunun velayetini isteseydi, yani 20 bin liralık nafakanın iptalini istemeseydi gerçekten de sadece çocuğu için bunu yaptığını düşünebilirdim.
Eğer Ceceli, eski eşinin İntizar ile olan videosunun piyasaya yayılması konusunda destekleyici ifadeler kullanmasaydı, o zaman haklı diyebilirdim.
Eğer Ceceli, aldığı tepkiden hemen sonra bir U dönüşü yapmasaydı en azından inandığı konuda tezini savunuyor derdim.
Peki Sinem Gedik’in İntizar ile yaşadığı iddia edilen yakınlaşmanın boşandıktan sonra olup olmadığından emin miyiz? Boşandıktan sonra kendisini evine kapatıp Sayın Ceceli kızmasın diye kimse ile arkadaşlık kurmayacak mıydı kadın?
Bu video görüntülerinin çekilmesinin çok büyük bir suç olduğunu herkes biliyor. Peki bu görüntüleri çeken ve Ceceli ile medyaya yayan şahsiyet işlediği suçun farkında mı? Hukukta durum çok net. “Bir kişinin izni olmadan görüntü ve ses kaydının alınması kanunlarca yasaklanmıştır”. Yani izinsiz çekim yapmak bir “suç”tur. Şimdi bu görüntülerin dijital medyada yayılmasına neden olan kişi veya kişilerin tespiti için bir kamu davasının açılması gerekebilir. Öyle her eline kamerayı alanın insanların mahremiyetlerine dalması kabullenilecek bir durum değil. Bu olayın emsal olmaması için cezalandırılması gerekir.
Mustafa Ceceli’nin hemen mahkeme başvurusunu geri alarak, kamuoyuna bir açıklama yaparak, bir anlık bir hırsa yenildiğini, yaptığının toplum ve eski eşi ile oğlunun nezdinde hoş bir davranış olmadığını söylemesi onun yapabileceği en mantıklı davranış olacaktır. Bunu yaparken de eski eşinden özür dilemesi de gerekir bence. Hatta Sinem ve İntizar ile ortak bir basın toplantısı yaparak ele ele bu konuyu tatlıya bağlamalıdır.
Bunu yaptıktan sonra da hemen profesyonel bir marka danışmanı ile çalışmalara başlaması ve bu bozulan imajının nasıl toparlanacağını düşünmesi gerekir. Ceceli’ye bir ağabey tavsiyesi de benden: Mutfak güzeldir, en güzel yemekleri mutfaktakiler yapar. Sen en güzel yemekleri yaptın, bırak onları başkaları sunsun, ya da sende sunacaksan star iddiasından çık müzisyen kişiliğine uygun bir ağırlıkta sun. Vakit biraz geç olsa da her şey bitmiş değil, sen hala bir Onno Tunç olabilecek kapasitedesin…
Son Sözüm Demirören Medyaya
Aydın Doğan Medyası hepimizin bildiği gibi Mayıs ayında el değiştirdi. Doğan Medya, Demirören Medya oldu. Ama şimdilik gözüken sadece isimlerin değiştiği. Medyanın iki başlıkta yaşanan manipülasyon işlevi çok önemlidir. Bunlar Siyasi ve kültürel manipülasyonlardır. İkisi de çok tehlikelidir. Doğan Medya Grubu her iki konuda uzun yıllar boyunca ciddi hatalar yaptı. Popüler kültürün rol belirleyicisi oldu. Bazen bir tekel gibi davrandı. Şimdi bakıyordum da aynı zihniyet devam ediyor. Demirören medyanın kendi kurumsal kimliğini yaratması, kendi stratejisini belirlemesi ve bunu satın aldığı medyaya uyarlaması lazım. Yoksa işler eski tas eski hamam devam eder. Şu an Demirören Medya Grubu hala Aydın Doğan Medyası gibi davranıyor. Yıldırım Demirören’in ne demek istediğimi bir düşünmesinde fayda var.