Yılların bizden, ülkemizden, neler götürdüklerini, kalbinden, yüreğinden görenler anlıyor.

Sessiz insanlar,

Efendi insanlar,

Terbiyeli insanlar,

Yoksul insanlar evlerinde.

O kadar sessizler ki, sessizlikleri duvar diplerine sinmiş.

Yılların bizden, ülkemizden, neler götürdüklerini, kalbinden, yüreğinden görenler anlıyor.

Arsızlık.

Yüzsüzlük.

Hırsızlık.

Kendin gösterme telaşının arkasına sığındı.

Haksızlığın çöplüğünde kırıntı olmayınca, adalete olan güvende kırıntı olmayınca insanlar darmaduman oldu.

Koca koca doktorlar,

Koca koca psikologlar,

Koca koca profesörler,

Koca koca güya kariyer yapmış insanları sosyal medyada, kendini göstermek ve like almak için çırpınma içinde olursa.

Oturup mesleki kitaplarını okuyacağına, o gün ne video çeksem, kaç like alırım acaba diye telefonun kamerasının karşısına geçen ilim insanları.

Like dilencileri.

İnsanların karanlıkları, aydınlıkları boğarsa,

Kimi kime şikayet edeceğiz ki.

Ben şahsen bu ilim, bilim adamlarını paylaşımlarını görünce içimden acı bir mektup yazmak geliyor.

EH! ilim, bilim kariyer insanları çırpınma içinde yırtma telaşında like için yalvarırken, diğer ortalama normal vatandaşlardan ne bekleyeceğiz ki.

Zavallı profesörler,

Zavallı ev kadınları,

Zavallı anneler,

Zavallı çıplaklar,

Zavallı tesettürlüler,

Zavallı mütedeyyin görünen insanlar,

Zavallı Atatürkçü görünen insanlar,

Hepsi, bu sesiz terbiyeli insanların gözüne olmayan hayatlarını, olmayan mutluluklarını, yalan ve dolan hayatlarını öylesine sokuyor ki.

Terbiyeli insanlar utanıyor, bunlar utanmıyor.

Sosyal medyada yalan var.

Sosyal medyada arsızlık, yüzsüzlük var.

Sosyal medyada hırsızlık var.

Ne yazık ki.

Bu utanmazlara övgü var.

Kendinde olmayan sofrayı, kendinde olmayan giysisi, kendinde olmayan zenginliği merak etmek, takip etmek ve alkışlamak neyin kafası ki.

Olsa olsa salaklığın kafasıdır.

Onurlu yoksullar evlerinde.

Sessiz.

Terbiyeli.

Durduğu yerde para kazanan insanlar var, haybeden insanlar olarak ömrünce anılacaktır.

Hayat elbet bir gün hepinize gününü gösterecektir.

Nasıl mı?

Haybeden kazandığınız like’lar, haybeden kazanca yani paraya dönüyor.

Hep dahasını isteyen ve bekleyen arsız suratınız bir gün, bir kaşık suda boğulur.

Ben bilirim ki.

Haybeden olduğu zaman.

Hayat elbet bir gün verdiklerini geri isteyecektir, ya sizden ya çocuklarınızdan.

Onlar, herkes gibi bir gün bilecektir ki.

Ana babalarının hayat hikayelerinin altından kanalizasyon akmış.

Funda'nın aklındakiler…

Kadınlar.

Ne kadar önemli insanlarız değil mi?

Senelerdir ne kadar önemli olduğumuzu, erkeklerle her türlü eşit olduğumuzu anlatıyoruz öyle değil mi?

Kadınlık savaşımız var aslında, öyle değil mi?

Çok enteresan.

İşimize gelince, biz kadınlar diye başlayan cümlelerimiz var.

İnsanların kafasını kurcalayan hallerimiz var değil mi?

Mesela, sorulardan bir tanesini sormak isterim.

Magazin programları sunucuları neden hep kadın?

Neden hiç erkek sunucu yok?

Magazin programları sunucuları bu kadınlar, neden bu kadar çıplak?

Bu sunucu kadınlar, gece bile giyerken tereddüt edeceği kıyafetleri gündüz programlarında neden giyiyorlar?

Anladım canım.

Kadınları yok say.

Seyredenlerin çoğu erkek.

Kadınlar çıplak olursa program daha çok seyredilir.

Kadınlar çıplak olursa reyting ona göre artar.

Anladım canım.

Kadınlar çok farklı, çok üstün, çok ana, çok saygın insan kızlarıdır.

Soyunun kadınlar.

Funda'nın aklındakiler…

... Sonbahar geldi ya, depresyon haberleri başladı.

Mevsim ile değişen, ruh hali değişikliğine depresyon deniyor.

Depresyon yaklaşık 4 ay sürüyormuş.

Ve depresyon kadınlarda daha çok görülüyormuş.

Üzüntü hüzün mevsimindeymişiz.

Valla.

Sosyal medyaya bakarsanız, kadınların hiçbiri depresyonda falan değil.

Düşüncelerde yavaşlama falan, hayattan bıkkınlık falan, değersizlik duygusu falan yok.

Hepsi bakımlı.

Hepsinin parası var.

Hepsinin altınları var.

Hepsinin aşkitosu var.

Anlayacağınız, riyakarlıkta depresyon falan yok.