Ada ve Yunanistan deyince aklımıza bir de Sicilya ve Sardinya'dan sonra Akdeniz'in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs gelir.

Türkiye’nin Ege Denizi’ndeki adalar konusundaki tutumu hep tartışılır. Bazı adalara Yunanistan tarafından askeri birlikler yerleştirildiği, bu nedenle de bu duruma müdahale edilmesi istenir. Bu adaların bazıları için “bir kaya parçası” denilir ve konu ara sıra gündem olur.

Ada ve Yunanistan deyince aklımıza bir de Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs gelir. Türkiye’ye 65 km. mesafede olan Yeşilada, Yunanistan’a ise 965 km. uzaklıktadır. 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti iki uluslu bir devlet olarak kurulur, fakat Türkler, 1963 olaylarıyla resmi devlet kurumlarından uzaklaştırır. EOKA’cıların darbesinden sonra Türkiye de askeri bir harekatla adanın Yunanistan’a ilhakının önüne geçer, 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulur. Yunanistan ile Ege Denizi’nde kıta sahanlığı konusunda birçok anlaşmazlık olur. Denizde Hora adlı petrol arama gemimiz, balıkçılarımız ve havada devriye uçuşundaki uçaklarımız zaman zaman taciz edilir. Aradan geçen yıllar içinde Kıbrıs üzerinde emelleri olan Yunanlılar bu kez de Kıbrıslı Rumlardan medet umdular. Yakın tarihte Akdeniz’in bazı bölgelerinde doğal gaz aramak için harekete geçip, hak ihlaline yeltendiler. Yavuz ve Fatih gemilerimize engel olma girişiminde bulununca, geri adım attılar.

HAVA SAHASI İÇİN İZİN ŞART

1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti BM’ye üye olduğu için, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bugün birçok uluslararası kuruluş tarafından tanınmakta ve temsil edilmektedir. 1974’ten sonra Rum hava sahası TC tescilli uçaklara, Türkiye hava sahası da Rum tescilli uçaklara istisnai haller dışında kapalıdır. Geçen günlerde yaşanan bir olay Rumların konuyu nasıl suistimal ettiğini ortaya koymuştur.

Kıbrıs Rum yönetimi, Türkiye’nin hava sahasının kendilerine kapalı olduğunu bildiği halde Çin’den satın aldıkları tıbbi malzemeyi taşıyan Rus Şirketi Azur Havayolları’na ait uçağı Türk hava sahasından geçirmek istediler. Türk makamları son dakikada başvuru yapan uçağa izin vermeyince, ‘Türkiye, insani yardımı engelliyor’ diye de propaganda yaptılar. İşin doğrusu önceden haber verilmesi halinde insani yardım taşıyan ve cankurtaran uçaklara izin veriliyor.

Koronavirüsle mücadelede kullanılmak üzere alınan 35 ton yardım malzemesini taşıyan uçak prosedürlere göre önceden Türk Sivil Havacılık makamlarına haber vermek şartıyla Türk hava sahasından geçerek Güney Kıbrıs’a gidebilecekti. İzin alamayan bu uçak yakıt ikmali için Moskova’ya indi ve İran hava sahasını kullanarak Güney Kıbrıs’a gidebildi. Bu uçak, uyarıları dinlemeyip yoluna devam etseydi, önce uyarılacaktı, ardından da askeri jetlerce inişe zorlanacaktı. Şayet buna da karşı gelseydi vurulacaktı. Çünkü, bir ülkenin hava sahası, denizdeki kıta sahanlığı da vatan toprağı gibidir.

1974 YILINDAN BERİ KAPALI

Türkiye, Güney Kıbrıs’a gitmek isteyen (tescili hangi devlet olursa olsun) bütün uçaklara Türk hava sahasını, taa 1974 Askeri Harekâtı’ndan bu yana kapatmış. Türkiye, KKTC’ye uygulanan seyahat yasağının, yani hangi ülkeden gelirse gelsin, tüm uçakların Türkiye’deki bir meydana inmeden direkt olarak, Ercan Havalimanı’na iniş yapabilmesi karşılığında Türk hava sahasını ve deniz limanlarını Rumlara açmayı birçok kez teklif etmiş, ancak bu hep reddedilmişti. Rum yönetimi de aynı şekilde Türkiye’ye hava sahasını sürekli kapalı tutuyor.

Rumlar, 2004’te BM’nin Annan Planı’nı reddetmesine rağmen AB’ye üye oldu ve üyelik hakkının kullanarak, Türkiye’nin gümrük birliği kapsamında hava sahası, hava ve deniz limanlarını Rum uçak ve gemilerine açmasını istedi. Güney’deki Rum yönetimini tanımayan Türkiye ise bunu kabul etmedi. Bunun üzerine Rum yönetimini destekleyen AB, Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri başlıklarından 8’ini askıya aldı. Rumlar, Türkiye’nin tüm hava sahası, hava ve deniz limanlarının kendilerine açılmasını, Kıbrıs’ta resmi devlet olarak kendilerini tanımasını ve Türk askerinin de Ada’dan ayrılmasını istiyor. Son olarak sahnelenen yardım uçağına izin vermediler oyunu da planın bir parçası olarak tarihe geçmiştir.

ERCAN HAVA SAHASI DA BİZİM

Tüm olumsuz ve karşı propagandalara rağmen Ercan Havalimanı ve bağlı hava sahası görevini layıkıyla yerine getiriyor.

Güney Kıbrıs, ICAO’da (Uluslarası Sivil Havacılıl Teşkilatı) Kıbrıs Cumhuriyeti olarak temsil edildiği için ‘’Nicosia (Lefkoşe) FIR (Uçuş bilgi bölgesi) (Flight Information Region), olarak tanımlıdır.

Ercan Havalimanı’nın tarihine bakarsak,

THY’nin Ankara/Ercan seferini yapan 65 kişilik F28 tipi "Samsun" uçağının 3 Şubat 1975, saat 11.30’da şu an kapalı olan 16/34 pistine indiği günden bu yana meydan havacılığa hizmet ediyor.

Ercan Uluslararası Havalimanı, RAF Tymbou olarak 1939-40 yıllarında aktif olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanılmış. (Derkan, İzzet. History of Cyprus Turkish Aviation (2015)).

Bugünkü Ercan Havalimanı’nın yerinde olan RAF Timbu Havalimanı, Lefkoşe Havalimanı’na iyi bir alternatif olarak, 1941-1965 yılları arasında hizmet verdi.

Barış Harekatı’ndan birkaç yıl sonra, Ercan Havalimanı’na inmek için gelen Alman tescilli bir uçağın zorunlu olarak Larnaka Havalimanı’na indirilmesinden ve sonrasında aynı uçağın pilotunun cesur bir davranışla 14 Kasım 1977’de Ercan Havalimanı’na inmesi tarihe geçen ilk yabancı uçak inişidir. Aynı şekilde, 6 Şubat 1981’de de İtalyan tescilli dört helikopterin Ercan’a inişi Havalimanı’nın tarihi için çok önemlidir.

Daha sonraki tarihlerde Azerbaycan’a ait bir uçağın da Ercan’a direkt bir uçuş yaptığı hatıralardadır. Ama, tüm bunlar Ercan’ı dünyaya açmaktan çok uzaktır.

BATI DÜNYASI ADİL DEĞİL

Kıbrıs Türk Havacılık Tarihi adlı kitabın yazarı İzzet Derkan konuyla ilgili olarak görüşlerini şöyle dile getiriyor.

“Ancak, Ercan Tavsiyeli Hava Sahası

21 Mart 1977 yılından bu yana, Kuzey’ Kıbrıs’ta sorunsuzca ve ICAO kuralları çerçevesinde gururla ve güzel hizmet vermektedir. Bu başarılı trafik hizmeti sayesinde Ercan Hava Sahası trafiği 700-900 ve günlük Ercan iniş- kalkış trafiği ise 70-100 sayısına erişmiştir.

Hava sahası kullanımında ise dış güçler Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve toplumuna eşit düzeyde bakmalıdırlar. Sektörde bunca yatırımlar ve personelin aldığı eğitimler sayesinde Ercan Hava Sahası’nın itibarı artmıştır. Hava trafik sayısı bu önemli hizmetlerle yüksek sayılara çıkmıştır.”

Kıbrıs Hava Trafik Kontrolörleri Derneği (KTATCA) Başkanı da olan İzzet Derkan önemli bir noktaya değinerek şunları söylüyor:” Ortak Hava sahası kullanımı için iki toplumun liderlerlerinin yanı sıra dış güçler de, başta önce bakış açılarını değiştirmeli. Kıbrıs Türkü’ne asla azınlık olarak bakılmamalı, haklardan her iki toplumun bireyleri ortak faydalanmalı.”

Türkiye, kendi hak ve çıkarlarını koruma kararlığını, karada, havada ve denizde de olmak üzere Kuzey Kıbrıs Türkleri için de göstermiştir, göstermeye de devam etmektedir. Hava ve denizdeki hakların kullanılması egemenlik hakkıyla aynıdır.

Hiçbir zerresinden aska taviz verilemez.

Mutlu yarınlar Kuzey Kıbrıs’ımız.