PKK terör örgütü gencecik köy öğretmeni Necmettin Yılmaz'ı Tunceli karayolunda kaçırıp şehit edince CHP Tunceli milletvekili Gürsel Erol TBMM'de bu olayı ve PKK'yı kınayan, teröre karşı milli birlik ve beraberlik çağrısı yapan bir konuşma yapmıştı…

PKK terör örgütü gencecik köy öğretmeni Necmettin Yılmaz’ı Tunceli karayolunda kaçırıp şehit edince CHP Tunceli milletvekili Gürsel Erol TBMM’de bu olayı ve PKK’yı kınayan, teröre karşı milli birlik ve beraberlik çağrısı yapan bir konuşma yapmıştı…

Bu konuşma Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da dikkatinden kaçmadı ve Erol’u arayarak onu kutladı.

Daha öncede Gürsel Erol HDP’lilerin dokunulmazlıkları, tutuklu yargılanmaları konusunda da TBMM’de söz almış ve bunlara karşı çıkmıştı…

Erol daha sonra bir de Tunceli’de terörü protesto mitingi düzenledi ve PKK’yı iyice çıldırttı. Bu hareketi üzerine PKK elebaşlarından Mustafa Karasu, Yılmaz’ı hainlikle suçlamış ve katledilmesi için emir vermiş..

İşte çarşamba günü TBMM’de gündem dışı söz alan Erol bu olayı gündeme getirdi ve Karasu'nun kendisini ‘hainlikle' suçladığını, “bedel ödemesi ve yargılanması gerektiğini” söylediğini öne sürerek şöyle devam etti: “Yani bunun Türkçesi; ‘Yakaladığınız yerde infaz edin'. Doğru bildiğim hiçbir şeyden taviz vermem. Pervin Buldan'ın gözaltına alınmasını bu kürsüden eleştiren bir milletvekiliyim, ilinde bir öğretmenin öldürülmesiyle ilgili siyasi tavır koyan bir siyasetçiyle ilgili bir örgütün ölüm kararını vermesi hâlinde, şimdi bana söyleyin faşist kim? Şimdi, HDP'li milletvekillerinden şunu rica ediyorum; ben dün nasıl bu kürsüde sizin dokunulmazlıklarınızın kaldırılmasını eleştirdimse, tutuklu yargılanmanızı eleştirdimse ve size karşı yapılan muameleleri eleştirdimse sizden de cesur ve cesaretli bir şekilde bu kürsüye gelip benim hakkımdaki ölüm emrini eleştirmenizi istiyorum. Eğer, bu Parlamentonun saygınlığını, bu Parlamentonun itibarını ve milletvekillerinin itibarını koruyacaksak o zaman hiçbir ayrım yapmamamız lazım. Ben kendi ilimde her ilçeye gidemiyorum, her ilçeye gidemiyorum, can güvenliğimle ilgili sorunlarım var.”

Buna karşılık HDP sözcüsü Sırrı Süreyya Önder büyük bir pişkinlikle ve argo sözler kullanarak aklınca Erol’u karalamaya kalktı… Önder şunları söyledi: “Seninle ilgili bir gerçeği açıklayacağım fakat bu çok mühim bir prensibi ihlal etmek olacak. Sana buradan açık çağrı yapıyorum. Kandil'de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım. Seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu'nun, Rıza Altun'un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim.”

Yani bu beyefendi Kandil’le iç içe olduğunu, onların emrinde hareket ettiğini yalanlamıyor. Aksine işlerin tam göbeğinde olduğunu, kendisinin PKK’nın neredeyse TBMM’deki temsilcisi olduğunu söylüyor.

Bir öğretmenin katledilmesini bile kınayamıyor… PKK ve HDP’nin aynı olduğunu itiraf ediyor ve bu pişkinlikle sözde adalet arıyor. Bu insanların TBMM’de bu şekilde konuşabilmeleri bile ülkemizde özgürlüklerin ne ileri safhada olduğunu göstermiyor mu? Terörü bile övmenin serbest olduğu bir yer… Adam “ben oradaydım, PKK’lılar ne diyor biliyorum” diyor… İşte halimiz!