Müzik dünyasında yirminci yılını dolduran Gülben Ergen yine aynı hırs ve yine aynı çalışkanlık ve vizyonla üretiyor.

Bir yandan sevimli bir anne, bir yandan işine düşkün ve disiplinli bir iş kadını bir yandan da müziğini geliştirme mücadelesinde olan bir yorumcu. Gülben Ergen geçen ay “İnfilak” adlı yeni yayınladığı teklisinde kariyerinin en kaliteli ve hatta en olgun şarkısını seslendirdi. Yirminci müzik yılında adeta infilak etti ve “ben bugüne kadar bazı mecburiyetlerden dolayı içimden gelenleri yapamadım, artık hislerimi dinleme zamanı” dedi. Gülben Ergen deyince akla müzik dışında konular da gelebilir. Ama biz cesur davrandık ve popülizmi bir kenara iterek Gülben Ergen ile sadece müzik konuştuk.

“Ben asla bomba gibi geliyorum demem”

Benim en sevmediğim şey, “Bomba gibi geliyorum, listeleri alt üst edeceğim” demek. Hayatımda bir kere bile “Bomba gibi geliyorum” demedim. Listelerde ne yaparsa yapsın, biz iyi müzik yapacağız! İyi müzikte ısrarcıysak . “İnfilak” o anlamda iddialı.

“Sezen Aksu İnfilak şarkısını bana dinletmiyordu”

Ben bu şarkıyı yeni almadım. Geçen yıl “Yansın Bakalım” yayınlandığı zaman stokta 3 Sezen Aksu şarkısı vardı. Şimdi siz iki taneyi öğrendiniz, ama üçüncüsü sır. Biz Sezen Aksu’yla dostluğumuzu paylaşırken, bir günümüzün tamamını müziğe ayırdığımız zamanlar oluyor. Böyle bir gün yeni şarkılarını dinlerken Sezen Aksu bana “İnfilak” şarkısını dinletmiyordu. “Bunu geç” diyordu. Bir gün “Geçme dinleyeyim” dedim. “Dinle ama sana olmaz” dedi. Dinledim ve “Bu şarkı bende eski şarkım ‘Arka Sokaklar’ın 2018 etkisi olacak” dedim. Bu şekilde aldım şarkıyı Sezen Aksu’dan. Bugüne kadar çalıştığım ve büyük mutluluk duyduğum insanlardan biri olan Sezen Aksu’yla çalışmak çok keyifli.

“Bu şarkı benim olgunluk şarkım”

Ben “İnfilak”ı, kendimi ifade edemediğim bir dönemde okudum. Şarkı kariyerimin olgunluk şarkısı. O şarkının bir yerinde kırılma var, çığlık var, bağırma var. Klipte de beden dilimi kullanarak şarkı söyledim. Şarkının adı da ilk başta “Bize Şans Ver”di, son anda adı değişti. “İnfilak” aslında albüm şarkısıydı, albümümde yer alacaktı, sonradan single oldu ve tek başına yayınlandık.

“Klipte bir adamın ayaklarına kapanıyorum”

Biz şarkıyı Sezen’le beraber okuduk, sonra bir de Taşkın Sabah’la beraber okuduk. Oradaki okumalarla buradaki okumaları mix ettik. Birinden ‘suyumu ver’i almışız diğerinden ‘infilak’ı almışız. Şarkının en son halini Sezen’e gösterdik, “Budur yürüyün” dedi. Klip için Nihat Odabaşı’na gittik. Fotoğrafları Nihat çekti. Klibi de genelde Nihat çekerdi, ama bu klip için Murat Joker’le anlaştık. Murat Joker Gökhan Türkmen’e “Çatı Katı” şarkısının klibini çekmişti. “Kim bu yönetmen?” diyordum. Daha sonra 3-4 yıl önce Murat Joker’i arayarak “Merhaba ben Gülben Ergen, Murat Joker’le mi görüşüyorum?” dedim ve tebrik ettim onu. Gökhan Türkmen’i de tebrik etmiştim. “İnfilak” şarkımdan ise rol çalmamalıydım ve şarkıyı doğru anlatmalıydım. Klipte bir adamın ayaklarına kapanıyorum. Yönetmen bana “Bunu yapar mısınız, adam sizi itse olur mu?” dedi. Şarkıda kadın yalvarıyor, kadının rest çekecek hali yok tabii. Benim çok içime sindi, melodiyle uyumlu bir beden dili var. Çekerken yönetmene “İçime sinmezse yayınlamayalım olur mu?” dedim. Eskiden montaja çok müdahale ediyordum, şimdi etmiyorum. Yönetmen de “Çok biliyorsan gel otur” diyebilir yani. Müdahale edilmemeli o yüzden. Mesela yayından çok önce gelseydim sorularınıza da bakardım. Her şeye bakıyorum elimde değil.

“Gazetede kalıcı yazılar yazdım”

Üç yıl kadar Hürriyet’te yazarlık yaptım ama geçen hafta tokalaştık çünkü çok yoruldum. Her hafta yazıyordum; Van’a gittik, Hakkari’nin dağlarına çıktım çocukları buldum falan. Çok emek verdim gazete yazılarımda. Ben Gülben Ergen’in isminin bütün avantajlarını derneğe yansıttım ve o yüzden de ülkeme 37 tane anaokulu açabildim. Gazetede yazarken de bir öğretmenin hikayesi, bir annenin dramı, kadına şiddet, burs kazanan bir delikanlı gibi toplumsal ve daha kalıcı yazılar yazdım.

“Evlilik programları bana göre değil”

“Dadı”dan sonra “Dadı” gibi bir diziye rastlayamadım. Bizden sonra yapılan işler oldu ama ben “Dadı” gibi bir işe rastlayamadığım için, şimdi evde çocuklara dadı oldum. “Dadı” hala izleniyor. Müthiş bir ekiptik. Her kanalda gündüz kuşağı programı yaptım neredeyse. Şu anda bana en çok “Niye gündüz kuşağında yoksun?” sorusu soruluyor. Çünkü şu anda gündüz kuşaklarında hep magazin ve evlilik programları var. Onlar da bana göre değil. Ben magazin programında oraya oturup da kimsenin hayatını çekiştiremem.

“Best of Albüm yapmak tembellik”

Kendimi yenilemek ve daha iyi müzik yapmak için, daha iyi şeyler dinleyeceğim. Ders alıp sesimi daha iyi eğiteceğim. Çocuklarımı öpüp koklayacağım. Onlardan aldığım enerjiyi müziğime yansıtacağım. Sahnede içimden ne gelirse onu yaşayacağım. Ben geçmişte içimden gelenleri yapamadım, yapmam gerekenleri yaptım. Şimdi ise hislerimi dinleme zamanı.

Bana göre best of albüm yapmak biraz tembellik işi. Tamamen kolaya kaçmak demek. Biraz geride durmak istiyorsam o zaman best of albüm beklesinler benden. Ama şu an için ona daha var.

------------------------

Sezen Aksu Şarkıları Nota Kitabı

Uzun bir aradan sonra bir nota kitabı yayımlandı. Usta müzisyen Aykut Gürel, Sezen Aksu Şarkıları adlı kitabında Sezen Aksu klasiklerinin notalarını ve şarkı sözlerini derledi. Pan Yayıncılık tarafından yayımlanan kitapta Sezen Aksu’nun 1976 – 1988 yıllarına ait “Kusura Bakma” - “Kaybolan Yıllar” - “ Sızı” – “ Minik Serçe” - “Hata” – “Ağlamak Güzeldir” - “İkinci Bahar” - “Ağlamak Güzeldir” - “Tükeneceğiz” gibi klasiklerin notaları ve şarkı sözleri var.

Bu kitap uzun yıllar sonra Türkiye’de yaşanan bir ilk. Bence geç bile kaldık. Bugün Türkiye’de müzik eğitimin ciddi sıkıntıda, müziğin hem ulusal çapta hem de küresel çapta iyi bir yerde olmamasının bir nedeni de bu. Bu kitap çok güzel olmuş. Çocuklarınıza alın, nota görsünler. Çocuklar notayı tanısınlar, hatta okusunlar ve bir enstrümanda kullanarak o notalara hayat versinler. Bu kitabın örnek olması ve yayın evlerinin bu tarz nota kitapları basmasını dilerim. Benzer hareketi Kültür Bakanlığından da bekliyorum. Türk musikisi olsun, türkülerimiz olsun hatta değişik dönemlere imzasını atan popüler sanatçıların pop şarkıları olsun, hepsinin notaya dökülmesi ve pazara sunulması lazım. Türkiye’nin müzik kültürünün gelişmesinde bu tarz kitaplar çok önemli bir rol oynayacaktır.

----------

RTÜK acımadı

Son birkaç yıldır eleştiri alan herkesin ortak bir geyiği var “basın özgürlüğü”. İnsanlar öyle bir hale geldi ki eleştiriyi kesinlikle kabul etmiyor. Onları eleştirdiğiniz ya da cezalandırdığınız zaman da hemen “basın özgürlüğü yok” tezine sarılıyorlar. Bu bana çok saçma geliyor. Demokrasi ve özgürlüklerin sınırı ne olmalı konusu derin ve felsefi bir konu. Ama sırf seni mutlu edeceğim diye sana sonsuz özgürlük veremem. Karşındakine sınırsız özgürlük vermediğin zaman birde “özgürlüğümü kısıtlıyorsun” diye bana yapacağın suçlamaya maruz kalıyorsunuz. Bu çok saçma ve kimse kusura bakmasın aptalca bir durum. Dünyanın tüm ülkelerinde hani o meşhur muz cumhuriyetinde bile yasaklar ve kısıtlamalar var. Eğer sen topluma karşı bir kötü örnek olacak davranışta bulunursan bunun cezasını çekeceksin.

Buraya nerden geldim, dün RTÜK’ün bazı televizyon kanallarına verdiği cezaları gördüm. RTÜK üyeleri, Fox TV'de yayımlanan "Bizim Hikaye" isimli dizide "çocuk istismarı" niteliğinde görüntülere yer verildiğini saptadı. Yapılan incelemelerde, 18 yaşından küçük bir kızı canlandıran "Kiraz" karakterinin "aşırı makyaj, dans, erkek arkadaş edinme, evde erkek arkadaş ile parti yapma gibi unsurlarla kadınlaştırıldığı" kanaatine vardı. Çok haklı!

Show TV'de yayımlanan "Çukur" dizisinde ayaklarından tavana asılı olan bir adamın dumanlar tüten sönmemiş kireç dolu bir varile batırılma tehdidiyle konuşturulmaya çalışılması gibi şiddet içerikli sahnelerin gösterilmesinin ve şiddetin sıradanlaştırılmasının "şiddeti özendirici veya kanıksatıcı" olduğu değerlendirildi. Show TV'ye, dizideki bu sahne ve diyaloglar sebebiyle idari para cezası verildi. Çok haklı. Kimse kusura bakmasın çok haklı.

Star TV'de yayımlanan "Avlu" dizisinde de sopayla dövme, boğazı sıkma, boğma, arabayla ezme, mahkum kavgası, bıçaklama, işkence, yüze çay dökme, ütü masasına yatırma gibi birçok şiddet sahnesinin yer aldığı belirlendi. Üst Kurul, bu sahnelerin şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olduğu kanaatine vararak kanala idari para cezası müeyyidesi uyguladı. Çok haklı! Vallahi de haklı.

Bu liste çok uzun. Savaş sahnelerini aratmayan sahneler, genelevlerde bile olmayan sahneler. Hepsi bu medyada. Rezillik diz boyu. Bu kanalları çocuklar izliyor, bunun farkında değiller m? Bu kanalları yönetenler bu programları izlemiyor mu? Ben gerek kendi yayınlarımda, gerek yönettiğim medya grubunda ki yayınlarda “aman topluma kötü örnek olmayalım”, “aman dikkat edelim” , “aman kimsenin günahına girmeyelim” diye kendimi paralıyorum. Ben ve benim gibi düşünenler enayi mi?

----

Yeni yayın kulesi Broadcast İstanbul’da tanıtıldı

RATEM geçtiğimiz hafta çok kaliteli bir etkinliğe imza attı. İki gün süren Broadcast İstanbul adlı etkinliği düzenleyen RATEM, “Medyanın dijital dönüşümü ve geleceği” temasıyla yapılan panellere Türkiye ve dünyadan önemli medya insanlarını davet etti. Bu sektör temsilcileri medya ve yayıncılık sektöründe yaşanan gelişmeleri sundular. RATEM ve CEO Event iş birliği ile yapılan bu etkinlik Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun’un konuşması ile açıldı. Etkinliğin bir bölümüne ben de katıldım. Dünyanın dört bir yanından gelen sektör temsilcileri medyanın dijital dönüşümünü kendi örnekleriyle anlattılar. En çok PPT Kule A.Ş. adına konuşma yapan Murat Süreyya’nın İstanbul’da K.Çamlıca’da yeni açılacak olan radyo televizyon kulesi hakkında yaptığı açıklamalar takip edildi. Bu konu 2019 yılının medya adına önemli bir konusu olacak. Neden mi? Çünkü yeni kule sadece 80 tane radyo kanalını alacak kapasitede düzenlenmiş ve bu kule 2019 yazında açılacak. Şu an İstanbul’da 114 Radyo kanalı yayında. Bu kule açıldığında ise 80 radyo kanalı yayın yapabilecek. Bu ne anlama geliyor? 24 radyoya bu kulede yer yok!

Bu tarz etkinlikler toplumun bilgilenmesi adına çok önemli. RATEM’i tebrik ederim, müthiş bir iş yaptı. Bu iş birazda üniversitelerin işi. Yani üniversitelerin de bu tarz etkinlikler yapması lazım ama neredeeee… Vakıf üniversiteleri para derdinde, devlet üniversiteleri ise yatma derdinde.. Elbette işini iyi yapanlar ama tüm vakıf üniversitelerinin iletişim fakültelerini topla bir RATEM etmiyor. Çok yazık.

---

Hande Ünsal annesinin yolunda

‘Oyna Oyna’ isimli şarkısı ile bu yazın hitleri arasında yer alan ve büyük başarı elde eden Hande Ünsal “Seni Sever miydim?” adlı yeni teklisi ile iddiasına devam ediyor. Yeni projesinde muhteşem bir ekiple çalıştığını ve Sinan Akçıl’ın uğuruna çok inandığını dile getiren başarılı yorumcu annesi Niran Ünsal’ın yolunda ilerliyor. Sabırla çalışıyor, üretiyor ve başarısına her geçen gün başarı katıyor. Hande’yi dinleyin özellikle sahne enerjisini çok seveceksiniz.

----

Zara’dan film tadında klip

Zara, 16 Kasım’da yayınlanan ‘Derin Aşk 3’ albümünün ilk video klibini “Ağla Halime” adlı şarkıya çekti. Zara, video klipte sergilediği performans ile izleyenlere kısa film tadında görsellik sunuyor. Bir sanatçının içinde yaşadığı duygusal anların anlatıldığı video klip, iki ayrı bölümden oluşuyor. ‘Ayrılığın İlk Günü’ konsepti ile oluşturulan video klibin ilki ‘Ağla halime’ bugün müzikseverlerle buluşuyor. Ben bu kızın çalışkanlığını beğeniyorum, iyi bir ses efendi bir yorumcu. Bu albümde başarılı olacağına inanıyorum.