Bunlardan birincisi, başlığa konu olan ve bir süredir adını tamamen unutup telaffuz etmediğimiz, toplum olarak bizleri hem korkuya hem de yaşam düzenimizi iyice allak bullak eden Covid konusuna ait kısa bir bilgi.
Yarın yayınlanacak olan günlük yazımda üç konuyla ilgili kısa yorumlar yapacağım.
Bunlardan birincisi, başlığa konu olan ve bir süredir adını tamamen unutup telaffuz etmediğimiz, toplum olarak bizleri hem korkuya hem de yaşam düzenimizi iyice allak bullak eden Covid konusuna ait kısa bir bilgi. Covid adını ve yaptıklarını iyice unuttuk. Yavaş yavaş yaklaştığımız, neredeyse kapıya ayanacak olan kış ayında, umarım bu unutmamız başımıza iş açmaz.. Son zamanlarda grip olanların şikayetlerinin yoğunlaştığı, hastanelere başvuruların iyice arttığı, sağlık kuruluşlarında konu ile ilgili söylemler sıkça dile getirilmeye başladığı bir dönemdeyiz. Yaşadığım bölgede ve etraftan duyduklarım; adına Influenza denilen, bir anlamda grip ile özdeşleştirilen Covid’in benzeri bir durumun iyice yayılmaya ve hastanelere başvuruların iyice yoğunlaşan başvurulardan söz edilir oldu. Bu yaşananlar, grip mi, yoksa Covid mi konusundaki söylentiler iyice kafaları karıştırmaya başladı çoktan.
Yaşdığım bölgede çok yakınımdaki bir iki hastaneden kulağıma gelen bilgilere göre, grip veya Covid oldukları iddiasıyla hastanelere başvuranların sayısının iyice arttığı dikkatle takip elilmesi gereken bir durumayız. Bu başvurular nedeniyle hastanelerde oldukça fazla yoğunluk yaşanıyormuş.
Etrafta Covid olduğunu söyleyenlerin sayısı da oldukça fazla.
Bu sözü edilen influenza nedir, grip midir, veya Covid uzantısı olan bir durum mudur, bu konuda daha açıklayıcı bilgilere çok ihtiyaç var. Pandemi döneminde Covid ile ilgili önlemlerin en gereklisi; maske, sosyal mesafe ve tabii ki hijyen konusundaki yapılacaklardan iyice uzaklaştığımızı söyleyebilirim. Cadde ve sokaklardan vazgeçtik, toplu taşımalarda, kafe, restoran AVM gibi toplu yaşam alanlarında maske konusu neredeyse tümüyle rafa kaldırılmış gibi görünüyor.
Aman dikkat. Adına influenza denilen ve griple karıştırılan bu durumun çokça ciddiye alımması gerekiyor.
İkinci ve üçüncü konular ise zaman zaman yazılarıma aktardığım teleizyonlardaki program ve dizilerle yayınlarla ilgili yorum ve eleştirilerimden.
Ekranların ilgiyle izlenen ve fenomen izleyici kitlesine ulaşan TV8’deki “Master Şef” Yemek Yarışması’nın beğenilen özelliğinden ve formatından iyice uzaklaşıyor olmasıyla ilgili. Yeni sezonu bu dönem başalayan ve finale doğru tam yol giden bu yemek yarışmasında format iyice keyfi uygulama örneklerinin var olduğu, özellikli bir yarışma olma amacından sapan, özelliğini kaybeden tam bir keyfi kurgu formatına doğru gidiyor olması. Format, diğer yemek programlarında olduğu gib tartışma diyaloglarıyla yüklü kimliklerin öne çıkarıldığı ve bunların yarışma değerlendirme sonuçlarina aksetirildiği, yarışma özünden uzaklaşmaya, keyfi ve taraflı değerlendirmelere doğru gittiği şıikayetleri iyice artmaya başladı.
TV8 yöneticileri farkında mı bilemiyorum ama, bu durumun iyice dikkat çekmeye, yoğun şikayetlere odaklanmaya başladığını gözlemleyebiliyorum. Jürinin bu sansasyonel tartışmaları destekleyen, şikayet konusu davranışlarının şikayet konusu olmaya başladığı ortamda, böylesine çok izlenir, beğenilen, ciddi, öğretici, örnek bir yemek yarışması programına yazık ediliyor, bilesiniz. Yarışmayı yöneten; Mehmet Şef’in, Danilo Şef’in ve Somer Şef’ın yarışmaya yansımasına izin verikleri bu durumdan izleyiciler oldukça şikayetçiler.
Bir başka konu ise; bazı kanallarda çok dikkatle ve tutkunlukla izlenen haftalık yerli yapım sürekli dizilerdeki alelacele final bölümünün ekranlara getirilmesi dizi tutkunlarını iyice sinirlendirmeye başlmış olması bir başka önemli durum. Buna neden olarak izlenme oranlarının düştüğü ileri sürülüyor ama, böylesine saçma bir neden artık dizi tutkunlarınca yoğun şikayet ve eleştiriler almaya başladı. Birçok televizonun, izlenme oranları üzerinde belirleyici, etkin yapımlar olan dizileri ve onu izleyen dizi tutkunlarını böylesine hafife almak iyi sonuçlara varmayabilir. Bu tür yapımlara imza atan yapımcılar, bu yapımları ekranlarına taşıyan TV kanalları ve özellikle bu dizilerde o saçma sapan, özensiz final bölümlerini hazırlayanlar, tutkun seyircilerini yok sayacak kadar özensiz davranmaları şikaetlerin ve kızgınlıklarının iyice artmasına zemin hazırlıyorlar.
Son örneklerden biri; Fox TV’de yayınlanan, birden bire ve iyice saçma, hatalı ve dağınık konulu bir final bölümüyle ekran taşınan ve yayından kaldırılan Mahkum dizisi ile ilgili şikayetler hala dinmiyor.
Yıllardır programları dikkatle izleyen bir televizyon izleyicisi ve yorumcu-eleştirmen olarak ekrana yansıyanlardan gördüğüm, dikkat çekmek istediğim birkaç aksaklığı dile getirmek istedim..
Ekranlara yansıtılan adına örnek ve eğitici yemek programları denilen yapımlar. Dizilerin yayınlanmasında izleyenlerine biraz daha saygı lütfen.