Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesinde başlayan, Alex de SOUZA'yı İstanbul'a kim getirdi, niye getirdi vs. tartışmaları arasında ufak bir değerlendirme yaparak; "kimin locasında maçı izlerse, davetin sahibi de odur" diye bir tahminde bulunmuş ve The Godfather/Baba filminden Don Vito CORLEONE'nin oğlu Michael'a verdiği nasihatı hatırlatmıştık.
Maç oynandı, verilmeyen penaltılar, direkten dönen toplar, çıkamayan kırmızı kartlar derken bir yığın tartışmayı da ardında bırakarak bir veri olarak istatistik tarihindeki yerini aldı.
Bu arada Alex de Sadettin SARAN’ın locasında arz-ı endam eyledi. (Tribünlerin yoğun sevgi seli karşısında bazen zor anlar yaşayan KrAlex, yüzlerce selfie isteğini kırmayarak sosyal medyada gecenin figürü olmayı başardı.) Konu gündeme geldiğinde Saran Medya adına Radyospor Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Müdürü Barış ERTÜL, Alex’in geliş-gidişiyle ilgileri olmadığını açıkladığı için bir tartışmadır başladı. Mevcut Yönetim tarafından konu Fenerbahçe’nin Bölünmesi olarak exagérer edilince ortalık karıştı.
Ali KOÇ etik sebeplerden dolayı Alex de SOUZA’ya “sahip çıkamadığı” için bu görev gene eski bir yönetici olarak Sadettin SARAN’a düşmüş gibi görülse de “fısıltı gazetesi”nde dolaşan yakıştırmalara göre konunun başka boyutları da bulunuyor.
Türkiye’nin en büyük ve güçlü sanayi-ticaret şirketlerinden birçoğunun sahibi, her sene vergi rekortmenleri listelerinin gediklisi Koç Ailesinin bir ferdi olarak aslında Ali KOÇ ideal başkan adayı olsa da bizim Güzel ve Şanssız Ülkemizde işler böyle yürümüyor. Ne aldığınız eğitimin, ne zenginliğinizin ne de gücünüzün hepsi bazen bu durumda olduğu gibi işe yaramayabiliyor.
Çünkü; Dernekler Kanunu ile Milyar TL bütçeli kulüp yönetmek çok farklı dengeler ve aritmetik özellikler taşıyor. Mevcut yönetim istemediği takdirde Balotaj Kurulu, mesela sporun “feriştah”ı da olsanız sizin üyelik başvurunuzu işleme koymayabilir. Verdiğiniz referansları beğenmeyebilir, onlar hakkında araştırma yapmak için zaman isteyebilir. Anlayacağınız Mevcut Yönetim istediğini kulübe üye yapar (Beşiktaşlı ve Galatasaraylı bile olsa), istemediğini yapmaz (Ali KOÇ’un oğlu bile olsa).
Bu durumu bilen ve durumu titizlikle inceleyen Koç Ailesinden Ali KOÇ’a “çekil” baskısı yapıldığı bilinmeyen bir şey değil. Çünkü bu yarış centilmenler arasında bir yarış olma vasfını çoktan kaybetti. Bunun yanında gene çok iyi bir Fenerbahçeli olan Mustafa KOÇ’un genç yaşta ani bir kalp krizinden vefat etmesi yönetim-organizasyon açısından Koç Ailesini ve Rahmetli Vehbi Bey’in sevdiği ifade ile “Koç Topluluğu”nu bazı kararlar vermek durumunda bıraktı.
Ağabeylerden Ömer İngiltere’den “erken dönüş” yapmak zorunda kaldı, Rahmi Bey, Nazenin 5’i Tuzla’ya çekerek ilerleyen yaşına rağmen işlerin başına geçti. Tüm bu önemli kararlar ertesinde Ali KOÇ’un da spor kulübü yöneticiliği yapmaya talip olması, hem de Fenerbahçe gibi “iğneli fıçı” tabir edeceğimiz bir Camiaya Başkan Adaylığı NŞA (normal şartlar altında) kabul edilir bir şey değil Aile Prensiplerine göre. Bir sessizlik var ama inşallah hayra âlâmettir.
Bu gelişmeler ışığında Sadettin SARAN’ın Alex’e niye sahip çıktığını tekrar düşünmekte fayda var.
Bu fikr-i takip bu kadar şimdilik, başka gelişme olursa paylaşırız.
İyi bir hafta sonu diliyorum.