Fatih'te oturan hiç akrabam, hatta hiç arkadaşım yok, ama o semti çok severim.

Sabah saat 06.30, evden çıkıyorum, Fatih'e gitmek üzere yola çıkıyorum.

Her sene mutlaka bir defa Fatih Camisine giderim.

Önce caminin içinde, sonra avlusunda otururum. Sonrası öylece sokaklara girer çıkar dolaşırım.

2 saat içinde ziyaretimi bitiririm.

Fatih'te oturan hiç akrabam, hatta hiç arkadaşım yok, ama o semti çok severim.

İstanbul' un en eski semtlerinden biri.

Arabayı park edecek yer zor buluyorum ama hiç söylenmiyorum.

Park ettiğim sokağın ve caddenin fotoğrafını çekiyorum ki dönüşte kolay bulayım.

Tüm sokaklarda ki eski camiler, tarihi ne varsa restorasyonda, ki bu çok iyi bir şey.

Cami içinde ve sonrası dışında avluda oturuyorum.

Hiç Türkçe konuşan yok, konuşmalardan anlıyorum ki, hepsi Suriyeli.

Sonrası sokaklarda dolaşıyorum, ufak tefek alışveriş yapacağım, satıcılar Suriyeli, garsonlar Suriyeli.

Özellikle Halep' ten en çok göç buraya gelmiş.

Evlerin demirlerinde çok acayip leş gibi giysiler asılmış hepsi Suriyeli.

Bir evin fotoğrafını çekerken bir hanım geliyor yanıma.

Çekin hanımefendi diyor.

Ben doğma büyüme dedelerden Fatihliyim, durumumuz çok kötü diye anlatmaya başlıyor.

Burası Suriyeliler ve çoğunlukla Halepliler ile doldu, çoğu hırsız, huyları çok kötü diyor.

Bir ev sahibi tavuğu koysan 2 gün yaşayamaz 1 odalı evini 10 Suriyeliye 4 bin TL kiraya veriyor diye anlatıyor.

Bütün sokaklar da küçük şahane mimaride camiler var.

Dedim ki bütün bu şahane camilerin önünden geçerken, iğrenç bir idrar kokusu var.

Allah'ını ibadet yeri idrar mı kokar diyorum.

Hanımefendi diyor ki, bunlar sokaklarda işiyor, camilerin kapılarına işiyor.

Sokaklarda leş gibi idrar kokuyor, eski binaların duvarları gölgeli.

Şahane camiler, sokaklar leş gibi idrar kokuyor.

Ve devam ediyor.

Benim babam, abim, çocuklarım akşama kadar bunları dövüyor diyor, bunlar korkmasalar daha neler yapacaklar diyor.

Ama ne hakla ve neden benim ailemde bütün erkekler akşama kadar bunlarla dövüşüyor diyor.

Huzurumuz hiç kalmadı diyor.

Gördüklerim, çektiğim fotoğraflar pandemi öncesi, yani 2 sene önce gittiğim Fatih değil.

Gördüklerime inanamazsınız.

Sokaklarda sanki benim ülkem değil bunların ülkesi olmuş.

Dönüşte endişe içindeyim.

Moralim çok bozuk.

O kadar ümitsizim ki ettiğim dualar hiç yetmez.

Bir daha asla gelmem diyorum.

Mutlaka bir çözüm bulmalılar ve artık savaşın bittiği ülkelerine geri dönmeliler.

Ve asla vatandaşlık verilmemeli.

Kendi ülkelerinde nereye isterlerse işesinler, leş gibi kokmaya devam etsinler diyorum.

Yol uzun düşüne düşüne dönüyorum ve hatta yolu şaşırıyorum.

Neden ülke derdi bu denli can yakıyor.

Kimse gerçeklerin farkında değil.

Nisan ayı benim çocukluğumda uçurma uçurtma ayıydı.

Uçurtma özgürlüktür ve o rengarenk uçurtma ile ne hayaller kurar özgürlüklere uçardık.

Ne masum yolculuklar yapardık.

Şimdi bu moral ve bu düşüncelerle bende omuzumda taşıdığım meleklerim kaldı mı?

Hayır.

Ülkesinin farkında olmayan.

Ey şımarık yaşayan, şımaran şımarık insanlar.

İstediğin kadar paran olsun.

İstediğin kadar evlerin, araban olsun.

Senede ne kadar seyahat yaparsan yap.

Porçini mantarlı spagetti yerken dudaklarını şaplat.

Niyokki ye şımarıkça.

Palavra videolar çek.

Çocuklarını Monako prensesi havasında yetiştir.

Dünya kadar paralar vererek kolejlerde okut, o spordan bu spora ve kurslara koştur.

Çocuklarının yolu bir şekilde bu sokaklar işeyen insanların çocukları ile kesişecek.

Bakalım TEM yolunda şaşırıp Fatih' ten, ya da benzeri muhitlerden böyle yerlerden geçebilecek misin?

10 sene sonra ülke nüfusunu gördüğünde dudaklarının dolguları eridiği için o dudaklarını şaplatamayacaksın.

Demem o ki

Kimsenin şımaracak hali olmamalı.

Çünkü şımaracak bir şey yok.

Funda'nın aklındakiler…

... Johnny Depp ve eski eşi Amber Heard arasındaki savaş gitgide büyüyor.

2015/ 2017 tarihleri arasında 2 yıl evli kalmışlar.

Amber şiddet gördüğünü iddia ederek boşanma davası açmıştı ve hemen boşandılar.

Depp boşandığı karısına ve bunu haber yapan The Sun gazetesine, bu haberler ve şiddet asılsızdır diye dava açmıştı.

İkisini de kaybetti.

Ve Depp eski eşine 50 milyon dolarlık iftira davası açtı.

Kadın durmadı tabii ve 100 milyon dolarlık karşı dava açtı.

Depp'in avukatları daha önceki ilişkilerinde ve çocukların annesi ile şiddet iddialarının söz konusu olmadığını anlatırken, kadın bu defa da çıktı, beni Avusturya'da rehin alıp 3 gün tecavüz etti dedi.

Hatta tecavüz sırasında bir içki şişesi kullandığını bile iddia etti.

Her zaman söylerim.

Bir kadın ile bir erkek arasında savaş başlamış ise, dünya savaşı başlamış demektir.

Savaşın kazananı olur mu bilmem ama bu süreç çok yorucu ve yıpratıcıdır.

Biri sonunda bıkar ve teslim olur ama uzun zaman alır.

Onu bilirim.

Funda'nın aklındakiler…

... Ajda Pekkan "ben hiç metroya, hiç Marmaray' a binmedim" demiş.

Ve sonunda 12 Nisan’da metro ve Marmaray'a bileceğim demiş.

Bir basın ordusu ile beraber binecekmiş.

Bindi mi bilmem.

Ben tabiat hariç, insana dair abartılı hiçbir konuyu sevmem.

Konu beni hiç ilgilendirmediği için ve aslında umurumda bile olmayan bir konu olduğu için kaçırmış olabilirim.

Siz bu konuyu bu kadar abartırsanız ben derim ki;

Yanında yardımcısı ile binerse kabul etmem.

Akbil almaz ise ve kendi akbilini basmaz ise kabul etmem.

Yer yok ise yer versinler diye bakışları ile belli edecek mi acaba ve yer verecekler mi acaba.

Yanındaki adam bacağını açarak oturursa ne yapacak, kapatın diyecek mi?

Ya çok öksüren, hapşıran biri yanına denk gelirse ne yapacak?

Aman ya herkes ne yaparsa onu yapsın.

Ya da uzay mekiği ile Mars'a gitsin, daha iyi olur.