Arkadaşımın bir erkekle beraberliği vardı, kadının evine geldi yerleşti ve ne kadarda birbirimizi seviyoruz ilişkileri vardı dedi.

Çok yakın arkadaşım ile sohbet ediyoruz.

2 gündür... yanındaydım, arkadaşım çok üzgün, bozguna uğradı sanki, yanında olmam lâzımdı dedi.

Hiç kimseye ne kendi ile ne 3.şahıs ile ilgili ne oldu diye soru sormam.

Yine sormadım.

Ahhh Funda'm dedi, erkekler çok değişmiş, çok acayip çıkarcı olmuşlar.

Arkadaşımın bir erkekle beraberliği vardı, kadının evine geldi yerleşti ve ne kadarda birbirimizi seviyoruz ilişkileri vardı dedi.

Kadın hep "öteki yarım" benim diyormuş, çok seviyormuş.

Hikaye şöyle.

Adam kadına, bu arabanı satalım üstüne para koy, yenisini alalım diyor.

Kadın vekalet veriyor, araba satılıyor, adam parayı kendi borçları var ona kullanıyor, ben sana öderim, sorun değil diyor.

Kadına para bitti diyor.

Ve böylelikle aralarında "para" adı olan sorunlar başlıyor.

Ve adam aaaa! para para para, çok bunaldım diyerek evi ve kadını terk edip gidiyor.

İnanılmaz dedim, nasıl vekalet verilir, yeni araba alınacaksa kadın kendi alamaz mı dedim.

Arkadaşım, adama çok aşıktı, öteki yarısıydı, dedi.

Sustum.

Ve Funda, bunun gibi o kadar çok hikaye var anlatsam inanamazsın dedi.

Erkekli hayatlar da bu gibi hikâyeler o kadar çok çoğalmış ki.

Takipçilerim de yazıyor, erkekli hikayeler paraya dayanan sorunlar, çıkmazlar, açmazlar ve sonuç ayrılıklar.

Adamlar, kadınlardan para harcamasını bekliyor.

İlikin arasında, başka sorun olduğunda aşabilirsin, ama para sorun olursa, asla aşılamaz bunu biliyorum.

Para çok sıkıntılı, çok çıkmaz sokaktır.

Arkadaşım bana anlatırken, ben de ona.

Benim bir sevgilim vardı, ilişkinin henüz başlangıcındaydık, o zamanlar köprüden nakit para ile de geçebiliyorduk.

Parayı uzattı, gişedeki adam parayı bozamadı, ben hemen, "ben de bozuk var vereyim", dedim, "köprüden geri dönerim, ama yine de olmaz" dedi.

Çok şaşırdım.

Ve.

Bana "bir daha asla ben ödeyeyim deme, senin cebinden para çıkarman benim canımı sıkar, asla yapma" demişti.

İsviçre’de üniversite okumuş, liseyi Fransız okulunda okumuş eğitimli bu adam;

Daha "henüz cepleri birleşmemiş" zamandan, "Bizim paramız" olmamış duygusundan,

İlişkinin "uzun geçmişi" olmamasının terbiyesinde idi.

Adama o anda aşık oldum.

Sonra kahvaltıya gittik, kahvaltı edişine aşık oldum.

Yahu kahvaltı edişine aşık olunur mu, diyeceksiniz, olunur, nasıl olunur başka bir yazımda anlatacağım.

Avrupalı kültüründe eğitimli bu adam, bir yılbaşı gecesi, hediyesini almış, paketle gelmişti, baktım, devamlı arabaya gidip geliyor, bir bagaj dolusu hediye almıştı.

Bu ne dedim, ne kadar fazla dedim, çok mahcup olmuştum, heyecandan kalbim titremişti.

"Sen sevdiğim kadınsın, sana aşığım, sana almayacağım kime alacağım" demişti.

Ben de ona, haftalarca düşünüp, çok özel hediye almıştım.

Kurban olduğum sevdiceğim benim.

Sana hazırladığım yılbaşı sofrası ikimizin de helâli olmuştu.

Neyse.

Ben erkekler para harcasın, kadınlar yesin anlayışında asla hiç değilim ve bunu çok ayıp görürüm.

Kimse kimsenin parasını yemesin, istemesin, doğrusu budur.

Bu beklenti olmazsa, olanlar çok sahici olur öyle değil mi?

Kabul edelim ki.

Bir kadın, bir erkek farkı var.

Organik insanlık kalmamış ki, organik kadın erkek ilişkisi kalsın, diyeceksiniz çok haklısınız.

Dünya umurum değil ama, biz çok özel alışkanlıkları, duyguları olan ülkenin insanlarıyız.

Evine ekmek götürmek için ceketini satan babalarımızı, "bildiğimiz ülkenin" çocuklarıyız biz.

Ağlamak için yağmuru bekleyen, "onurlu babaların ülkesinin" çocuklarıyız biz.

Ağzına "haram lokma" sokmayan dedelerimizin, babalarımızın ülkesinin çocuklarıyız biz.

Hayırdır.

Erkek çıkarcılığı ne.

Ne kadar ayıp.

Kadın ve erkek uzun yol alırlar, umutlarını, düşlerini beraber taşımaya başlarlar, işte o zaman, birbirlerine varsa, gerekiyorsa elinden ne gelirse yaparlar.

Ve o istemeden yardım ederler.

İşte o zaman, kendi "öz sevdanız" olduğu zaman kadın ve erkek ayırımı kalmaz.

Şart ne?

Sen istemeyeceksin.

Kendiliğinden olmalı.

Kayıtlarıma yeni bir ad düştüm, çıkarcı olmak.

MADEM ki erkekler çok değişti, böyle kadın hikayeleri çoğaldı.

O zaman kadınlara, size önerilerim var;

Cebi boş olan erkekten değil, eli boş olan erkekten,

Cüzdanım yanımda yok, sen de bozuk var mı, kahveyi öder misin diyen erkekten,

Otoparkta bozuk param yok, sen de vardır diyen erkekten,

Yani üzerinde var ya da yok, ne varsa para taşımayan erkekten,

Ben de banka para kartı var, ne fark eder, diyen erkekten,

Bir şeye ihtiyacın var mı, diye sormayan erkekten,

Herhangi bir nedenle, 1 demet papatya almayan erkekten,

Diyelim evine misafir geldi, eli boş gelen erkekten

Kaçalım.

Tek taş beklemeyen, menfaat hesaplamayan biz kadınların duygusu budur.

Böyle çoklu olacağına, tekli, sadece yalnızım dediğin, hesapsız kitapsız hayatının içinde kal.

Unutmayın.

Mitolojik aşklar yok, zaten mitolojik aşık olan da yok.

Kimse efsane vadetmiyor.

Sevgi savaşları yerine, çıkar savaşı hissediyorsan.

Hadi tatlım.

Konumuz erkekler ama! ya da kadın, her kim bu hesaplar içinde ise;

Cümlelerimiz aşk, sevgi güvenini taşımaktan çok yoruldu ise.

En güvenilir tarafınızdan eksiltmeyin kendinizi.

Kendi hayatınızda, kendiniz kadar kalın ne olur!