Aslında, sadece bugünün değil, tarih boyunca insanlığın en büyük sorunlarından bahsedeceğim. Varlık mücadelesi gösteren birey, sosyalleşerek kendine ait hissettiği grup kümelerinde daha güçlü ve mutlu hisseder.

 Nerede olursa olsun, dokusuna, fikrine, duruşuna yakın canlılarla birlikte hareket etmek ister. Buraya kadar her şey gayet doğal görünüyor. Ancak kainatın muhteşem sistematiğinde başka canlar, canlılar, fikirler, düşünceler, hareketler mevcut. Bu sistemin doğal akışı böyle.

Sosyalleşirken, etkileşim sağlayan farklılıklardan, düşüncelerden ve başka pencerelerden aydınlanması, beslenmesi gereken insan, son dönemlerde daha bireyci ve büyük duvarlar ören bir hale dönüştü. Kendisi gibi olmayanı bir grup kümesine dahil eden, o kümedeki herkesi aynı gören ve gelen bütün iletilere karşı topyekün direnç gösteren bir halde. Yapılan yorumun, hareketin, eylemin derinliğine bakmadan, sadece kendisinden olmadığı için "ön yargı" kılıçlarını çekip karşısında gördüğü insanın celladı olmaktadır.

Bizim aynı masada oturmamızı, kucaklaşmamızı, muhabbet etmemizi ve birlikte hareket edebilmemizi engelleyen bu cellatlığın adı; ön yargı... Dinlemeden, anlamaya çalışmadan, perdenin arkasında var olanı gözlemlemeden, topyekün bu reddediş bizi, kalplerimizi birbirinden uzaklaştırıyor. Aramızda düşman var diyorum. Bu uçurumdan yuvarlanıp fikirlerimizin karşı tarafa ulaşmadan ya da karşı taraftan gelenin bize kavuşmasını müsaade etmeden paramparça oluyor.

Ön yargı kılıçlarını indirmeli, duvarları yıkmalı, farklıya, başkaya karşı anlama refleksini güçlendirmeliyiz. Dijitalleşen dünya, hızlı aksiyon almamızı gerektirdiği için derin bakış, incelik ve anlama yolculuğumuzu zedeledi. İnsanı bir kalıba sokup kodlayarak, adeta bir makineymiş gibi, hissi, duygusu yokmuş gibi her şeyiyle tek bütün halinde sınıflandırmak doğru değil.

Birbirimize bu kadar ön yargılı ve kötü niyetli baktığımız sürece, hiçbir alanda uzlaşıyı yakalayamayız. Safları sıkı tutmalı, gözlere daha anlamlı bakmalı ve medeniyetimizin yüklediği insani sorumlulukla mana yolculuğuna devam etmeliyiz. Aramızda bulunan bu düşmanı muhabbet katliamına fırsat vermemeliyiz. Ön yargı kılıçlarını indirin; o zaman hepimiz kalplerimizin birbirine uzak olmadığını daha iyi göreceğiz. Beni sen göremeyebilirsin ama can, gördükçe can olacağız, cem olacağız, cemiyet olacağız. Bize candan öte yol yok...

Uyarıyorum; aramızda düşman var... Düşmanın adı; ön yargı.