Uzay çağının karakteristik özelliği yeni teknolojilerin çok çabuk geliştirilmiş olması.
"Toprak, yeryüzünün bedeni tarım ise bu bedenin giydiği en güzel yeşil elbisedir. Bu yeşil elbise, elmanın kırmızısı, portakalın turuncusu, patlıcanın moru, zeytinin yeşili ayvanın sarısından tutun da bütün renk tonlarıyla süslüdür. İşte tohum da bu elbisenin ilk düğmesidir. Eğer biz bu düğmeyi yanlış iliklersek, diğer düğmeleri iliklemenin hiçbir anlamı kalmaz."
Bu cümleler ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Tohum Yetiştiricileri Alt Birliğince gerçekleştirilen "İklim Değişikliği Ekseninde Geleceğin Tarımı Çalıştayı"nda yaptığı konuşmasından. Çok güzel cümleler. Zeytinin yeşilini ben ekledim. Ben de diyorum ki bir zamanlar sanki çok uzakmış gibi ama içinde olduğumuz uzay çağı konuşulurdu ya, şimdi yeni bir çağ başlıyor. Dünyada tarım çağı. Herkese hayırlı olsun.
Uzay çağının karakteristik özelliği yeni teknolojilerin çok çabuk geliştirilmiş olması. Elde edilen yeni teknolojilerinin çoğunun uzay dışındaki diğer alanlara yan ürünler olarak yansıması olmuş olması. Tarımda da artık yeni bir çağ olarak nitelendirebileceğimiz ‘tarım çağı’ ile yeni teknolojiler geliştirilerek 2050'deki dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için bugünkünden yüzde 60 daha fazla üretmek, bu üretim için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorunda olacağımızın bilgisini verebiliriz. İşte Tarım çağı ile yeni teknolojiler ile üretimi artırmanın yoluna bakmalıyız.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin insanlığın en büyük tehdidi olduğunu çok açık şekilde görmeye başladığını söylemişti. Türkiye’de gittiğim her yerde tarıma olan ilgi çok fazla. Düşünsenize her şehir ürünleri ile festivaller yapıyor. Ayvalık, Milas dünyanın en özel ürünü olan zeytinini tanıtmak için çalışıyorlar. Ayvalık mesela, zamanında zeytinyağı ile ilgilenmeyenlerin şimdi zeytinyağı üretmek için nasıl büyük çaba gösterdiklerine şahit oluyorum. İstanbul’da yaşayıp beyaz yakalı dediğimiz insanların işlerini bırakıp, toprak alıp üretim yapmanın yollarını araması beni çok etkiliyor. Gittiğim yerlerde böyle insanlar ile karşılaşmak onlarla sohbet etmek bana başka bir zaman geldiğini hissettirdi. Belki de bir süre sonra herkes üretmek için şehirlerdeki işlerini bırakıp tarıma yönelecek ve başka bir hayat mümkün diyecek. Pandemi gibi bir durum bize başka hayatların mümkün olduğunu gösterdi ve yaşattı.
Türkiye'nin Akdeniz havzası içerisinde yer alması nedeniyle iklim değişikliğinin etkilerini en fazla yaşayacak ülkelerin başında geliyor. Bu süreçte, Paris İklim Anlaşması'nın yanı sıra, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında eylem planlarımızı oluşturduk ve çalışmalarımızı başlatmış olmamız çok önemli. İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için, üreticilerimize destek olmak zorundayız.
Toprağımızı doğru bir şekilde kullanmak zorundayız. İkincisi kısıtlı olan suyumuza göre tarım yapmalıyız. Üçüncüsü ise iklim değişikliğinin bitkisel üretim sektörü üzerindeki etkilerini belirleyip en uygun şekilde üretim yapmalıyız. Dördüncüsü tarım teknolojilerini kullanarak daha doğru üretim yapmalıyız. Beşincisi tarım teknolojilerini kullanacak üreticilerin bu konularda eğitimi gerçekleştirmek. Tarım herkesin gözbebeği, herkes üretmek istiyor ama üretimin kolaylaşmasını ve para kazanıyor olmayı arzuluyor. Belki üretim yapan insanlarımıza yaşam alanlarını kolaylaştırmak ve üretimi keyifli hale getirmek diğer bir destek olabilir. Yaşadıkları alanları konforlu hale getirmek teşvik etmenin bir başka yolu diye düşünüyorum. Dünya pandemi sonrası tarımın önemini daha fazla öğrendi. Tarım varsa yaşam var. Tarım varsa güçlüsün. Türkiye’mizin güzel toprakları var. Her yerde tarım var. Tarım çağını başlatmanın zamanı.