Bundan böyle sokaklarda, ama her yerde para nedeniyle birbirine girişen insanları görürseniz şaşırmayın..
Cem Yılmaz oğlu için, ayda 10 bin dolar nafaka verirmiş.
Erkekler bir an önce boşanmak isterler ve o zaman dilimi içinde, kadın ne isterse tamam derler.
Benim bildiğim nafaka dışında, evini ve arabasını verdi.
Zaman içinde hersey değişir ve küllerinden doğar.
EH dolar aldı başını giderken, Cem gitmiş dava açmış, nafaka 70 bin TL olsun demiş.
Mahkeme 70 bin TL kararını vermeden, yani beklemeden bu parayı yatırmış.
Kadın da gitmiş istinaf mahkemesine başvurmuş, nafaka 10 bin dolardan devam etmeli demiş ve Cem'i icraya vermiş.
Valla bir çocuk için,- şimdiki hali ile 170 bin küsür TL nafaka verilmez ki.
Dolar, euro almış başını gitmiş.
Paranın değeri pul olmuş.
Ekonomi çok kötü, almış başını gitmiş, kontrolsüz bir hayatın içindeyiz.
Çok fakirleştik.
Hal böyle olunca, para bu kadar kıymetli olunca, boşanıp nafaka verenlere bu durum batmaya başlar.
Bundan sonra, aile içinde, sosyal hayatın içinde, sokakta, alışverişte çok sorun yaşarız.
Yani demem o ki çok kavgalar ederiz.
Apartmanda oturanlar aidat kavgaları ederler.
Sitede oturanlar aidat kavgaları ederler.
Geçen hafta bir markete alışverişe gittim.
Üst katı bir sitenin sosyal tesisi imiş ve o gün genel kurul toplantısı yapıyorlar.
Elinde bir mikrofon bir adam arkadaşlar diye avazı çıktığı kadar bağırıyor.
O bağırdıkça, orada oturan site sakinleri özellikle kadınlar ciyak ciyak bağırıyor.
Aidat kaç TL olacak kavgası.
Yukarıda düşmanlar savaş esiyor zannedersin.
Aynı durum benim oturduğum sitede var.
Daha genel kurul yapılmadan iskeleler, kulisler kaynıyor.
Konu para.
İnsanlar grup grup toplanıyor, orta yer kaynıyor.
Kimse kimseyi sevmiyor, kimse kimseye güvenmiyor.
Anlatılanlara bakılırsa.
Kadın bir eli belinde, diğer elinin parmağını sallayarak, insanlara seni mahkemeye vereceğim, senin canına okuyacağım diye tehdit ediyor.
Hep bağırıyorlar
Hep kavga ediyorlar.
Konu hep para.
Bundan böyle sokaklarda, ama her yerde para nedeniyle birbirine girişen insanları görürseniz şaşırmayın..
Adam anlatıyor, çok iyi maaşım var, kendime bir lira harcayamıyorum, çocuklara harcamaktan helak oldum.
Bundan sonra harcamam, kendi hayatıma bakacağım diyor.
Kendi ömrüm gidiyor, ne münasebet diyor.
Herşey o kadar pahalı ki!
Ve her şeyin bedeli o kadar fazla ki!
Ve hep öde.
Öde Allah öde.
Sanırım bu ödemeler, insanların cebini, cüzdanını, yani hesabını boşaltırken ruhunu da boşaltıyor.
Canını, kanını emiyor.
Psikolojik olarak ben hep para harcıyorum ve ne için harcıyorum duygusu.
Ve param hiç kalmıyor duygusu, bu duygu çok kötü bir duygudur.
Yoldan çıkan tuzu kurular, ya da yolunu bulanlar, tüm bu paraları öderken, ödeyemeyecekler ne yapacak.
Bize küçükken derlerdi ki!
Siz yoldan çıkmazsanız, yollar sizi terk etmez.
Boşuna öğretmişler.
Herkes yoldan çıkma telaşında, yırtma telaşında, çakallık peşinde.
Koca koca kalıplı adamlar kadınlardan para isterken gurursuz cüsselerinin eridiğinin farkında değiler.
Koca koca ayaklı adamlar, kadının kapısına karnını doyurmaya giderken, ne koparırım telaşını belli etmemeye çalışırken.
Ayakları ondan, gurursuzluğundan, erkek olmayan erkek palavrasından utanır farkında değiller.
Çocuğunun okul parasını karşılamak için böbreğini satan babalardan, başka kadınları kandıran, para kovalayan çakal babaların günlerine geldik.
Bir de sabah kalkıp erkek erkek traş olanlar.
Size sormak lazım, sakalını sen traş ediyorsun da, senin vicdanını kim traş ediyor.
Dūnyada başını öne eğen adam kalmamış sanki.
Ya kadınlar.
Dantel örtülü radyoları dinleyen kadınlardan, kolay soyunan kadınlara doğru yolculuk.
Bir akşam balık yemek, rakı içmek için beyni kurtlanmış kadınlar.
Başkalarının ahlakını kovalayan biri değilim ama, bu kadınların hiçbir yeri ağrımıyor.
Dikkatimi çeken bu.
Ağrıları yok.
Ağrısız kadınlar.
Adamlar çakal.
Kadınlar çakal.
Ve çakallık sebebi para.
Ve sonuç;
İyiler kabuğuna çekilmiş evlerinde oturuyorlar.
Funda'nın aklındakiler…
.... İnsanlar ne kadar aklı acımasız, ne kadar merhametsiz oldu.
Katiller, caniler daha bir cani oldu sanki.
Zehra, Muğla Milas'da kız kardeşinin tedavisi için mekanlarda şarkı söylemeye başlıyor.
İş yeri sahibinden 50 bin TL alacağı var kıza vermiyorlar ve tartışma çıkıyor.
İş yeri sahibi, bu adamın kardeşi ve çalışanı bir araya geliyor, kızı balta ile parçalayıp öldürüyorlar.
Ve gölete atıyorlar.
Katiller tutuklanıyor.
Bu haberler üzerine, nasıl oldu ve kim yardım etti bilmiyorum ama kızkardeşi Meryem'i tedavi için Ankara'ya götüyorlar.
Meryem 3 yıldır uyuşturucu kullanıyormuş ve bu iletten kurtulmak istiyormuş.
Ablam için kurtulacağım ve yaşayacağım demiş.
Bence de yaşamalısın.
Senin yaşaman için ablan çok büyük bedel ödemiş.
Ablan mezarda rahat uyusun.
Funda'nın aklındakiler…
... Özgü Namal.
Ne kadar iyi bir oyuncu idi.
Aklı başında tavırları, konuşmaları olan bir kadındı.
Evlendi.
Ve 2 çocuğu oldu.
Sonrası sevdiği kocası, gencecik yaşında kalp krizinden öldü.
Zor bir dönemden geçtiğini anlayabiliriz.
Bodrum'da çocukları ile gittiği plajda magazinci arkadaşlar fotoğraflarını çekmişler.
Çok sinirlenmiş.
"Çekmeyin" demiş, "buradakiler kendi çocuklarının çekilmesini isteyebilir ama ben onlar gibi değilim" demiş.
Aslında "çekmeyin arkadaşlar rica ediyorum" dese yeterli idi.
Ben onlar gibi değilim derseniz magazinci arkadaşlar "onlar" kim, onu bulmaya çalışırlar.
Bulmuşlar da zaten.
Plajda, "burası özel bir alan, beni çekemezsiniz" derseniz, inadına çekerler.
Silin o fotoğrafları derseniz inadına silmezler.
Çok sinirlenmeye de gerek yok aslında.
Bak 7 yaşındaki oğlun usulca "silmeyin abi, çünkü ben gazetede çıkmak istiyorum"demiş.
Sonuç.
Ben olsam bu kadının ve çocuklarının fotoğraflarını çekmem.
İstemiyor işte.
Henüz yas döneminde, siz de anlayışlı olun yahu.