12 Dev Adam, her ne kadar ikinci turda İspanya gibi turnuvanın favori takımına farklı bir skorla elenmiş gibi gözükse de sakın o skora aldanmayın.
12 Dev Adam, her ne kadar ikinci turda İspanya gibi turnuvanın favori takımına farklı bir skorla elenmiş gibi gözükse de sakın o skora aldanmayın. Çok iyi mücadele ettiler sonuna kadar. Kazanırdık da aslında…
Grup maçlarında hep faul atışlarından şikayet etmiştim. Lakin, İspanya maçında bu işi çok iyi yaptık. “Nerede kaybettik?” diyecek olursanız, kesinlikle hakemlerin fahiş hatalarından kaybettik. Bu fahiş hatalar, sadece İspanya maçıyla sınırlı değildi. Rusya ile oynanan ilk grup maçında gereksiz, saçma sapan bir teknik faul verildi başantrenörümüz Ufuk Sarıca’ya… Hem de bu teknik faul, maçı koparıp kazanmaya giderken geldi. Oyuncularımıza pata küte daldılar; faul verilmedi.
İspanya maçının hakem üçlüsüne gelince… Tam bir rezaletti. Başka ülkeler ev sahibi olsa, onların lehine ne fauller çalınırdı… Bize gelince iş maalesef öyle olmuyor; bilakis aleyhimize bir sürü faul çalınıyor. İspanyolların tempolu basketi haricinde sevdiğim bir yanı yok. Oyuncuları tam bir tiyatrocu, çirkef… Ricky Rubio’nun Göksenin Köksal’a çelme takmasını görürler; sportmenlik dışı faul çıkmaz. Cedi’nin dudağını patlatırlar; faul çıkmaz. Bizimkiler bir temas yapsın, anında düdüğün sesi duyulur. Bu kadar çifte standart yönetim olmaz. Benchimize sudan sebepten teknik faul çıkar; İspanyollar sevinçten reklam panosunu devirir ama teknik faul çıkmaz. Daha sayarım…
Maç sonrası Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Sayın Hidayet Türkoğlu, yaptığı açıklamada Milli Takım’a zarar vermek isteyenleri isim isim söyleyecek. Ben o isimlerden birisini rahatlıkla tahmin edebiliyorum. Yukarıdaki paragrafları daha iyi okuyunca, kim olduğunu siz de tahmin edebilirsiniz.
Neyse… Bunun haricinde Milli Takım’ın jenerasyon yenilediği bir dönemdeyiz. Başta Furkan Korkmaz olmak üzere, Cedi Osman ve Kenan Sipahi, toplam 6 maç boyunca harika mücadele ettiler. Diğerlerini de görmek istiyoruz elbette… Mesela, Banvit’te Tolga Geçim var. Bence Tolga, bu turnuvada yer alabilirdi. Milli Takım’ın uzun rotasyonundaki sıkıntıyı çözecek isimlerden biri… 4 numaralı pozisyonda oynamasına karşın bir point guard gibi oyun kurabiliyor, tepeden attığı üçlüklerle de can yakıyor. Guard konusunda ise Darüşşafaka’daki Doğuş Özdemiroğlu ve Pınar Karşıyaka’daki Alp Karahan, buradaki sıkıntıları giderecek isimler. Geçen sezon Yeşil Giresun Belediye’de tüm enerjisini sahaya yansıtan, mental anlamda ve savunmada güçlü bir Doğuş vardı. David Blatt gibi deneyimli bir antrenörün yanında Doğuş Özdemiroğlu, kendini daha da geliştirirse, hem Daçka’nın, hem de Milli Takım’ın önemli kozlarından biri olur. Keza, Alp Karahan da, Pınar Karşıyaka’da geçen sezon aldığı süre zarfında, hem Türkiye’de, hem de Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde attığı kritik üçlüklerle yeşil ışık yakan bir genç yetenek. Gençlere değer veren bir yönetimle yeni sezona hazırlanan Karşıyaka, 1998 doğumlu Alp Karahan’dan maçlarda bol bol faydalanmalı.
Daha bahsetmediğim bir sürü genç yıldız adayları var ülkemizde. Bu gençler, altyapıda Milli Takım’a önemli dereceler kazandıran isimler. Hepsinin bu turnuvadan ibret alıp, kulüplerinde çok sıkı çalışmaları gerekir. Kendilerini geliştirmeli, profesyonel turnuvalarda da boy göstermeliler. Tıpkı, 1999 doğumlu Real Madrid’in Sloven yıldızı Luka Doncic gibi…