Ligimizin köklü kulüplerinden Darüşşafaka, yarım asırlık bir hasreti geçtiğimiz cuma günü sonlandırdı ve Avrupa'nın en büyük ikinci kupası olan Eurocup'ı müzesine götürdü.
Bu kupanın geleceği, aslında yarı finaldeki ilk Bayern Münih maçından belliydi. Bilmiyorum; ama o gün bana Daçka’nın o kupayı İstanbul’da kaldıracağı içime doğmuştu. Maçın ilk 20 dakikasında farklı bir şekilde geride olan temsilcimizi, Darüşşafaka Okulu çıkışlı Doğuş Özdemiroğlu diriltti, Doğuş’un savunmadaki enerjisi, Bayern karşısında takımı canlandırmıştı. Diğer oyuncular da gayretlenmiş ve sonunda Stanton Kidd, 0.7 saniye kala Yeşil Siyahılıar’ı seride 1-0 öne geçirecek mucizevi üçlüğü potaya göndermişti. Almanya’daki maçta da Scottie “MVP” Wilbekin’in olağanüstü performansı, Darüşşafaka’ya finalin kapısını açmıştı.
Finaldeki rakip ise, Rusya’dan Lokomotiv Kuban idi. Loko, Daçka ile oynayacağı final serisinden önce hiç kaybetmemişti. Darüşşafaka ise, kıran kırana geçen maçların ardından finale yükselmişti. Bu final serisinin, Rocky 4 filmindeki Rocky-Drago maçı gibi olacağını düşünüyordum. Nitekim öyle oldu. Darüşşafaka, Rocky Balboa; Lokomotiv Kuban ise, Ivan Drago… Rusya’daki ilk maça Dmitry Kulagin ve Mardy Collins ile kritik sayılar üreten bir Loko vardı. Ama Daçka’nın felsefesinde pes etmek yoktu. Scottie Wilbekin yine sorumluluğu üstlenmişti ve Will Cummings de önemli katkılar sağlamıştı. Dördüncü çeyrekte son 11 saniyeydi ve Lokomotiv Kuban hücumu olacaktı. 72-69 geride olan Darüşşafaka’nın yine mucizevi bir iş çıkarması zorunluydu. Maç kaybediliyordu. Ne olmalıydı? Ruslar, topu oyuna soktuğu sırada biri o topu çalacaktı ve ardından 3 sayılık basketle maç uzatmaya gidecekti. Başka çözümü yoktu. Top çalma ustası Howard Sant-Roos devreye girdi o sırada ve topu çaldı. Sant-Roos, tepede Wilbekin’i gördü. Wilbekin de tepeden üçlüğü gönderdi ve 5 saniye içinde skora denge geldi. Uzatmada etkisini arttıran Daçka, 81-78’lik galibiyetle yenilmeyen Loko’yu yenmişti. Artık, İstanbul’da gerçekleşecek son rauntta nakavt zamanı gelmişti. Darüşşafaka’daki herkes tüm çabalarını ortaya koymuş, sonunda şampiyonluğa ulaşılmıştı. Bu süreçte yer alan tüm oyuncular, teknik ekip, organizatörler… Emeği geçen herkes ama herkes hak edilmiş bir şampiyonluğun mutluluğunu yaşadı.
Önümüzdeki sezon, Darüşşafaka için Avrupa’da yeniden Euroleague zamanı olacak. Herkes şimdiden Darüşşafaka’daki oyuncuları bir yerlere transfer etme çabasında ve Başantrenör David Blatt’i de… Ancak David Blatt, aklının ve kalbinin Darüşşafaka’da olduğunu ve böyle de devam edebileceğini söyledi. Wilbekin, Daçka ile bütünleşti. David Blatt ve Scottie Wilbekin’in Darüşşafaka’da yapacağı daha çok iş var. Yeşil Siyahlılar, önümüzdeki sezon için deneyim kazanan genç ve enerjik kadrosuna yapacağı takviyelerle, Euroleague’de de tepelere çıkacaktır. Darüşşafaka, oyun felsefesiyle, pes etmeyen yapısıyla zirveyi zorlayan takım olmaya devam edecektir.