Aslında geçen pazar günü, korktuğum başıma geldi.
Real Madrid’in hücum opsiyonları iyi bir şekilde çalıştı ve Fenerbahçe Doğuş buna bir çözüm bulamayarak şampiyonluğu kaçırdı.
Fenerbahçe Doğuş’un neden bu sefer sonunu getiremediğini önce takımdaki eksikliklerden incelememiz lazım.
İlk olarak sarı-lacivertliler, savunmasıyla rakibi yıpratan bir takım olarak dikkat çekiyordu. En güzel örneği de, yarı finaldeki Zalgiris maçıydı.
Doğru savunma yardımları, top çalmalar ve bunları hızlı hücumla ödüllendirmeler, Fenerbahçe Doğuş’un final kapısını açan anahtarları olmuştu. Ancak Kostas Sloukas’ın savunmadaki geçirgenliği, finalde Real Madrid için bir altın madeni; Fenerbahçe Doğuş için ise kanayan bir yara oldu. Real, hücumlarında hep Sloukas’ın savunduğu oyuncuyu topla buluşturmaya çalıştı.
Ayrıca her zaman şunu söylemişimdir ve söylemeye de devam edeceğim; Real Madrid’i yenmek istiyorsanız, psikolojik olarak yüzde 100 değil, yüzde 200 hazır olmanız lazım. Jan Vesely maalesef buna hazır değildi. Bambaşka bir hale büründü ve maçın başında erken faul problemine girdi. Vesely, Fenerbahçe Doğuş’un hem fiziksel anlamda, hem de mental anlamda, oyun içindeki durumuyla takımın kaderini belirleyen bir isim. Real Madrid bunu iyi biliyordu ve oradan istediğini çıkardı. Keza, oyuna iyi başlamasına karşın Ahmet Düverioğlu’nun da erken faul problemine girmesi, Fener’in uzunlardaki hücum opsiyonlarını ve rotasyonunu kısıtlamıştı. Jason Thompson yine istenileni vermekte zorlandı. Burada kesinlikle ama kesinlikle, gözler Ekpe Udoh’u aradı. James Nunnally ve Marko Guduric’in verimsizliğine hiç girmeyeceğim. Bunlar Fenerbahçe Doğuş’un kendi sorunlarıydı.
Fakat bir diğer sorun da hakemlerde idi. Sadece 19 yaşında genç bir çocuk diye Luka Doncic’in yaptığı sportmenlik dışı faullerin görmezden gelinmesi, kabul edilebilir gibi değildi. Hele ki, maçın sonlarında, hızlı hücumda sayıya giden Brad Wanamaker’a yapılan faulde, Doncic’in topla alakası yok. Resmen kafasına vuruluyor. Burada işin rengi değişebilirdi.
Neyse; sağlık olsun.
Maçtaki negatiflikleri bir kenara bırakırsak, Nicolo Melli’nin performansı ve üst üste üç kez finale kalınması, Fenerbahçe Doğuş için bu Final Four’da güzel olan yönleriydi. Sarı Lacivertliler, bu istikrarını sürdürmeye devam ederse, daha da başarılı olacaktır.