Normalde bir sporcu 30'lu yaşlarına geldiğinde performansı düşer, eskisi gibi verimli olamaz değil mi? O gün iki kişinin haricinde bunun bir gerçek olduğunu gördüm.
Pazartesi gecesi Cleveland Cavaliers ile Boston Celtics arasında oynanan NBA Doğu Konferansı final serisinin son maçını izledim. İzlediğim maç kesinlikle inanılmaz şeyler barındırıyordu. Maça çaylak yıldızı Jayson Tatum ve Al Horford ile harkia bir başlangıç yapan Boston vardı ve ilk 24 dakika sonunda Massachusetts ekibinin 8 yıl sonra finale kalacağını düşünüyordum. Ancak Cavaliers adına yine o isim sahneye çıkmıştı; LeBron James…
Normalde bir sporcu 30’lu yaşlarına geldiğinde performansı düşer, eskisi gibi verimli olamaz değil mi? O gün iki kişinin haricinde bunun bir gerçek olduğunu gördüm. Birincisi Michael Jordan. Majesteleri, 1996 yılında 33 yaşındayken, Chicago Bulls ile normal sezonda 72 galibiyet almış ve finalde Seattle Supersonics’i geçerek dördüncü şampiyonluğunu yaşamıştı. Diğeri ise LeBron James. O da 33 yaşında ve normal sezonu dördüncü tamamlayan Cleveland Cavaliers ile Playoff’ta ne yapacağı merak konusuydu. İlk turda Indiana Pacers karşısında zorlansa da, konferans yarı finaline kalmayı başardı. Toronto Raptors’ı süpüren Cavs, finalde yıllar içinde istikrarlı bir şekilde ilerleyen Boston Celtics ile karşılaştı. Son maça kadar takımlar, evlerinde oynadıkları maçı kazanmışlardı ve Cavs’ın her galibiyetinde başrol, hiç şüphesiz LeBron James idi. Kral, o gün üçüncü çeyrekte tüm yükü yine üstlenmişti. Sayı atıyor, arkadaşlarına asistler yapıyor ve savunmada rakibi yıldırıyordu. Ama bu sefer bambaşkaydı. 33 yaşındaki bir isim, hiç kenara gelmeden toplam 48 dakika boyunca sahada kalarak 35 sayı, 15 ribaund ve 9 asistle karşılaşmayı tamamlamıştı. Bunun ötesinde her pozisyonda mücadele eden bir LeBron James vardı. Yeri geliyor oyun kurucu; yeri geliyor pivot olarak sahada yer alıyordu. Bu özellik Jordan’da yoktu. Ama LeBron çok yönlülüğünü her zaman gösteriyordu. Hem de 2003-2004 sezonundan beri.
Neyse… Maça dönecek olursak, son çeyrekte akıllara durgunluk veren bir pozisyon vardı. Maçın artık son dakikaları ve Kral LeBron’un fişi çektiği sayıydı. Hızlı hücumda sayıya giden LeBron James, Marcus Morris tarafından sportmenlik dışı faulle durduruldu ama öyle bir karar çıkmadı. Çünkü Morris, iki eliyle LeBron’un omuzlarına baskı uygulayarak aşağı çekmeye çalışsa da etkisi olmadı. Hücum, basket faul ile sonuçlandı. O engele rağmen turnikeyi atan bir güç vardı.
Şimdi rakip yine Golden State Warriors. LeBron ve arkadaşları, geçen sezonun intikamını almak isteyeceklerdir. Karşısında 4 süperstar olmasına rağmen, Kral yine inanılması güç performanslara imza atacaktır. Benim gönlüm Cleveland diyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi, Milli basketbolcumuz Cedi Osman’ın NBA’de şampiyon olan ikinci Türk oyuncu olması. Diğeri ise, LeBron James efsanesinin, bu sezon taşıdığı yükün mükafatını alması. Hep birlikte göreceğiz.