Yıllardır dillerden düşmeyen, kimi zaman bir şehir efsanesine dönüşen, dilden dile dolaşan, tarladaki Ayşe Teyze'nin, Mehmet Ağa'nın, mutfakta yine bir şeyler eksik kaldı deyip eldekileri karıştırıp günün yemeğini yapmaya çalışan kadınlarımızın ve elindeki üç beş kuruş üzerinde kurduğu geçim bütçesini denkleştirirken, eldekiyle yiyeceğine ayırabileceğini hesap etmeye çalışan, işçi, memur ve dar gelirlinin dilinden düşürmediği, tam bir karabasan olan enflasyonu birileri bana iyice anlatsa çok iyi olacak.
Yıllardır dillerden düşmeyen, kimi zaman bir şehir efsanesine dönüşen, dilden dile dolaşan, tarladaki Ayşe Teyze’nin, Mehmet Ağa’nın, mutfakta yine bir şeyler eksik kaldı deyip eldekileri karıştırıp günün yemeğini yapmaya çalışan kadınlarımızın ve elindeki üç beş kuruş üzerinde kurduğu geçim bütçesini denkleştirirken, eldekiyle yiyeceğine ayırabileceğini hesap etmeye çalışan, işçi, memur ve dar gelirlinin dilinden düşürmediği, tam bir karabasan olan enflasyonu birileri bana iyice anlatsa çok iyi olacak.
Günün her dakikasında kafamı kemiren, bu adı büyük, gösterilen rakamlar göre kendi minnacık, adına enflasyon denen bu ne menem şey, tam anlamıyla bir kabusumuz oldu artık.
Bir zamanlar, neredeyse yüzde yüzlere dayandığı sözü edilen, Türk Parasının pula dönüşmesine neden olan bu enflasyon denen şımarıkın, ülke paramızdan altı sıfır atmamıza neden olduğunu unutmadık.
Yıllardır, ama özellikle Milenyum yıllarının hemen başlarından beri tam olarak teslim olduğumuz USD ve hemen peşinden de EURO denen yabancı paralar tam anlamıyla bizleri esir aldı. Bir dönemlerde, özel sektörde maaşlar neredeyse dolarla telaffuz ediliyordu.
Ülke ekonomisini altüst eden, bir türlü ayarlanamayan; ithalat, ihracat, dış borç ve iç borç dengesi ülke ekonomimiz için önemli bir sorun. Bu süreçte; hızla tüketen, ihtiyacı olan üretebileceği bir çok temel tüketim maddelerini üretemeyip ithal eden bir topluma dönüşünce ithalatın temel para birimleri olan başta USD olmak üzere EURO’nun esiri olduk çıktık.
İşin en can sıkıcı olanı ise, elimizdeki paramızın bu yabancı paralar karşısında ne kadar ettiğini hesap ederken düştüğümüz karamsarlık; zaten zorlandığımız ekonomik geçim endeksinin altında iyice ezilir duruma gelmemize neden oldu. Tüm daralan, altından kalkılamaz durumda olan geçim endeksimizin yanı sıra, bizimle alay eder gibi alıp başını giden, neredeyse yıl sonunda dört lira civarına varabileceği söylenen USD baskısı tam anlamıyla bir travmaya dönüştü.
Son zamanlarda haberlere yansıyan bir çok kalem zorunlu tüketim ihtiyaçlarının ithalatı dile getirilince durumun iyice, dayanma sınırının çok üzerinde olduğunu gösteriyor.
Ve her dönem yeni yıla girerken olmazsa olmazlarımız haline gelen temel tüketim ihtiyaçlarımıza ve yaşamımızın zorunlu harcamalarına neden olan hizmet tüketim, araç ve gereçlerinin kullanımlarına yapılan zamlar, zaten nefes alamaz durumda olan dar gelirliyi iyice zor soktu. Hesaplar iyice karıştı.
Bunu; son günlerde beklenenin üzerinde olduğu dile getirilen enflasyon rakamları iyice pekiştirdi. Başbakan ve ekonomiyi yöneten kurmaylar bile enflasyonun beklenenin üzerinde olduğunu dile getirmeye başladılar.
Tüm bu ortamda yeni yılla birlikte, kapıda bekleyen yüksek oranlı zamlar ve bu zamlara karşın şimdiden belirlenen minnacık oranlı işçi memur zamları.
Tam kabus olarak başımızda bekleyen USD’nin engellenemeyen yükselişi ve bunun zorunlu tüketim maddeleri ve de hizmetlerine yansımasının ne oranda olacağı tam bir çıkmaz.
Yeni yılla birlikte belirlenen, iki kademeli yüzde üç buçuk civarlarındaki işçi memur zamları; asıl zamlar devreye girmeden sadece bir küçük kalem zorunlu tüketim ürünlerine yapılacak zamlardan birini bile karşılayacak durumun çok uzağında kaldı.
Bir süredir yetkililerce dile getirilen, iyi gittiği söylenen (!) o parlak, güzel ekonomi nerede kaldı. Aylık ve yıllık enflasyon rakamları yükselme trendindeyken ve özellikle USD’deki bu şımarıklık (!) gerçeği ortadayken.
Durum bu fotoğrafı iyice netleştirirken, birileri bana rakamı küçük ama dar gelirliye ve özellikle de mutfağa yansıyan etkisi çok büyük olan bu enflasyonu iyice anlatmalı.
Bilinmeli ki, geçim sıkıntısı dayanılır gibi değil!