Boğaziçi'nin geçmişten kalmış, en nadide, en zarif yalısı darmaduman oldu.

Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı.

Geminin çarpmadan önceki telsiz konuşmaları, sorumsuzluk akıyor.

Kaptan inatçıymış, kimseyi dinlememiş.

Adama sancak demiri at, çarpacaksın diyorlar, dinlemiyor, sorumluluk bende diyor, atmam diyormuş.

Hıyar herif, uğursuz herif, sanki yalıya girmeye kararlıymış, son anda demirin atılmasına izin vermiş ama nafile, gemi yalıya çatır çatır girmiş.

Milli servet olan, şu anda değeri 400 milyon $ diye ifade edilen, içinde inanılmaz kıymetli eşyaları olan yalı darmaduman yıkılıyor.

Şimdi, geminin seferden men edilmesi talebinde bulunuyorlar, men edilse neye yarar ki olan olmuş.

Yalının sinema filmleri, dizi filmleri ve özel nikah davetleri için kullanıldığını hepimiz biliyorduk.

Ama açıkçası tarihçesini, bu olay olmasa bu kadar bilemeyecektik.

Yalıyı insanlar pek beğenir, pek severlermiş de.

Hekimbaşının hikayesi, akılları karıştırmış.

Tarihçiler anlatıp duruyor.

Biz okuyanlar da, aaa adam ne tuhafmış şekerim diyoruz.

Salih Efendi 3 Osmanlı Padişahına sarayda hekimlik yapmış, tuhaf tuhaf raporlar vermiş, ya da tuhaf tuhaf raporlar vermemiş..

Yani anladığım, vermesi gerekeni vermemiş.

1840 yılında bahçesine, şifalı botanik bitkiler ekmiş, sonra 2 oda bir salon bu yalıyı yapmış.

Yalı nasılsa, zaman içinde sağa, sola, hatta yukarı doğru esnemiş..

Bu arada 63 yaşında iken, kendinden 47 yaş küçük 16 yaşındaki Çerkez güzeli Payidar'a aşık olup evleniyor. Kız o arada öğrencisi, ders veriyormuş yani.

89 yaşında da ölüyor.

Yalı, şu anda 4.kuşak ailenin elinde.

Aile, zor ayakta tutabiliyorduk yalıyı, şimdi ne olacak diyorlar.

Ah bacım, bence kimse bilmiyor, ne olacak.

Bildiğim.

Kuşaklar kimsenin umuru değil de.

Herkes.

Tarihi, eşsiz, milli servet yalıya çok üzülüyor..

Funda'ya takılanlar..

... Hay görmez olaydım, hay okumaz olaydım..

Hayati sapığı, katil 47 yaşında.

Fotoğrafına bak, kaç, korkarsın yani.

Güzel, 44 yaşında.

Kadın 3 çocuğu ile, çaresizlikten mi neden bilinmez bu herifle evlenmiş. 2 oğlu bir kızı var kadının.

Adam sinirleniyor, kadını ve iki oğluna önce sert bir cisimle vuruyor, sonra hepsini boğarak öldürüyor.

Kadının 14 yaşındaki kızını yanına alıp kaçıyor.

Kızı alıp ormana götürüyor.

Ve kıza tecavüz ediyor.

Ve bunları anlatma halini okusanız iğrenç.

Kaç defa sesli ve bağıra bağıra, senin Allah belanı versin dedim..

Bilmiyorum.

Eyyyy kadınlar.

Çocuklarınıza analık edin, onlara adayın kendinizi, büyütün çocuklarınızı, bu adamların koynuna girip, evlenmeyin.

Bu cesaret.

Bu adamlarla evlenme cesaretinden daha kolay, inanın.

... Serdar Ortaç'a, magazin muhabiri ayak üstü mikrofon uzatıyor. Ve soruyor, “karınız sizi Arap Şeyhi ile aldatmış, boşanmayı düşünüyor musunuz?" diyor.

Bu ne aymazlık, bu ne terbiyesizlik, bu ne cesaret.

Serdar da adama açıklama yapmak için çabalıyor.

Ve hasta bu adam, konuşacak hali yok, sanki pili bitmiş gibi.

Gerçekten merhamet edilecek hali var.

Madem, kimse kimseye saygı duymuyor ve merhamet etmiyor.

Ben karıma güveniyorum, de! Yürü git be adam.