Bugün bir haberi görünce 'sosyal medya sıyırmalarımıza' dair kaleme aldığım cümleler bir kez daha aklıma geldi...
Avustralya’da plakalara emoji karakterlerini belli bir ücret karşılığında eklemek artık serbest!
Sosyal medya kullanımında sicili bir hayli kabarık olan insanoğlu için bu karar ‘eşeğin aklına karpuz kabuğunu hatırlatmaktan’ öteye geçmedi...
Yakında araçların arkasında dijital tabelalar ve o tabelalarda da şoförün ruh halini yansıtan emojiler ile kamyon arkası depresyona iten özgüven patlaması yazıları görürseniz hiç şaşırmayın derim!
Kimleri ve neleri gördü şu sosyal medya? Geçmişten birkaç örnek vererek hatırlayalım mı?
Hasta, taziye, cenaze bildirimleri ile nispet içeren atara atar gidere gider durumlar, sanki herkesin gözü kulağı onlardaymış gibi bir günde sayısız saçmalıkta paylaşımlar ve hatta ağda hallerini paylaşan ünlü kadınlar...
Oradayım- buradayım -şuradayım, onunlayım-bununlayım-şununlayım....
Siyaseten yakaladığı biriyle ayaküstü çekilen bir fotoğrafın altına ‘kadim dostumla istişare ettik’...
Yapılan her paylaşımın altına ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz’ mantığı ile ilgi çekebilmek için abuk sabuk yorumları yazanlar..
Hadi üç beş örnekle hatırlayalım sosyal medya sıyırmalarımızın en vahim hallerini.
Kişi yoğun bakımdaki bir hastanın başında tebessüm ederek selfie çekiyor ve altına ‘hastamıza duanızı esirgemeyin’ yazısını konduruyor!
Yada bir tanıdığın, akrabanın taziyesine gitmiş elini açıp dua ederken çekilen bir fotoğraf ve altında ‘acımız büyük! Akrabamızın taziyesine katıldık, duamızı ettik, Allah kabul etsin...’
Ve en trajikomik olanı mezar başında topluca çekilen bol tebessümlü kareler! Altında da ‘çok üzüldük çoook rahmetliyi defnettik nur içinde uyusun...’
Bu nasıl acıdır be mübarekler! Ben de o kareleri görünce ‘yalandan kim ölmüş’ diye paylaşım yapsam diyorum ve her zamanki gibi yine susuyorum.
Düşünün bahsi geçen durumlar insanoğlunun en kötü ruh haline sahip olması gereken haller. Selfie çekmek, tebessüm etmek, paylaşmak, her yoruma cevap yetiştirmek hangi ruh halinin mahsulü?
Ben mi çok geri kafalıyım toplumumuz mu çok ilerledi bilmiyorum fakat bir yerde ciddi bir sorun var! Araf’ta gibi mutsuz ve huzursuzum anlayacağınız!
Biz insanlara olan saygımızdan sevincimizi naif ve mahcup yaşarken acımızı da yüreğimizin en derininde yaşayan, gözyaşlarımızı içimize akıtan, savaş verdiğimiz her zorlu cephede aldığımız yaraları kendimiz saran ve her şeye rağmen ‘insan yüreğini’ kaybetmeyen bir nesildik.. Kim bilir belki de bu sebepten şimdiki rutine olan alerjik durumlarımız ve kaldıramayışlarımız...