Bir insan Whatsapp giriş çıkış saatlerini gizliyorsa, ben o insana çok istesem de güvenemiyorum.

Bu hafta Instagram story ve Instagram canlı yayında, Whatsapp’ta giriş saatlerini saklayan, okundu bilgisini gizleyen insanları konuştuk.

Tartıştık.

Konuyu ben açtım.

Bir insan Whatsapp giriş çıkış saatlerini gizliyorsa, ben o insana çok istesem de güvenemiyorum.

Dedim.

Vay arkadaş sen misin bunu diyen, benimle aynı fikirde ne kadar çok insan varmış inanamazsınız.

Allah'tan Whatsapp biz insanlardan daha sağlam bir ödeşme yapıyor da.

Sen saklanırsan, sakladığın ne varsa! Sen de başka insanlar da onu göremeyeceksin diyor.

Saatini saklarsan, kimsenin saatleri göremezsin diyor.

Bendeki hissiyatı bir boşluk.

Ve asla güvenememe duygusu.

İçimde her an gördüğümde, yazmak zorunda olduğumda, gözlerim ödeşmek istiyor.

Girdiği saati saklayan bir insana ne yazmalıyım ki.

Kim bilir neler saklıyor.

Ya okundu bilgisini saklayan, seni beni salak yerine koyan insana ne demeliyim ki.

Sensin salak desem yetmez ki.

Sinsice okuyor, sen okudun bilme istiyor.

Sorduğun zaman verdikleri cevaplar, yaptıklarından daha komik.

Çok sevdiğim arkadaşlarıma söylüyorum, doğru bir şey olmadığını anlatıyorum, sağ olsunlar hemen saklandıkları yerden çıkıyorlar.

Whatsapp’ta yazıştığın insanlar, arkadaşların ise, arkadaş güveni denilen duyguyu beraber ve eşit taşımalısınız.

Eşit olmalı her şey.

Ben Üsküdar'da büyüdüm, ilk aldığım ekmeği ve ilk fırının kokusunu hiç unutmadım.

Bizim nesil samimî, içten, saklanmadan, sıcacık büyüdük.

Kendi sırtımızı iyi insan olmak için sıvazlarken, başkalarının sırtına merhamet ederek büyüdük..

Hep ince düşündük.

Hep nazik olduk.

Hep merhametli olduk.

Hep açık olduk.

Kimseyi kırmadan dökmeden büyümeyi öğrenirken, saklanan insanlar olmadık.

Açık insanlar, bilirdi herkes birbirini.

Şimdilerde hiç kimse ile en son nerede kaldığını bilemediğin dünyada, etrafın bu insanlarla dolu.

Yakın mısın, uzak mısın belli değil.

Ne kadar korkunç ne kadar felaket bir duygu, değil mi?

Şu ölümlü dünyada insanların, hiç de layık olmadığı duygudur.

Saklanır durur.

Sallanır durur.

Çok varlar.

Hiç yoklar.

Yazıyorsun, çok önemli, cevap bekliyorsun, girdi mi, baktı mı, okudu mu belli değil.

Sallamıyor mu acaba?

Öylece seni boşlukta bekletiyor.

Benim tolere edebileceğim bir duygu değil.

Kendime, bu haksızlık ediyor, bu beni kandırıyor, diye düşünüyorum.

Neyse.

Saklanma tatlım demek kötü bir şey değil.

Siz de saklananlardan değilseniz, saklanan arkadaşlarınıza söyleyin.

Funda hanım bu o kadar önemli bir şey değil demeyin.

İyi düşünürseniz.

İnanın çok önemli.

Funda'nın aklındakiler…

... Hüner Coşkuner.

Türk Sanat Müziği sanatçısı idi.

Şahane sesi, çok güzel şarkıları vardı.

Ne kadar çok albüm çıkarmıştı.

Bu hafta gencecik yaşında amansız hastalıktan vefat etti.

Tanıyan herkes, ne melek kalpli olduğunu anlatıyor.

Hasta olduğunu tedavi gördüğünü, yoğun bakıma alındığını hiç duymamıştık ve hiç bilmiyorduk.

Uzunca süredir hastanede tedavi görüyormuş.

Herkes için, çok ani acı bir haber oldu.

Ne kadar gereksiz ne kadar önemsiz insanların haberleri gazetelerde haber olurken bu kadar kıymetli bir kadının hasta olduğunu bilmiyorduk.

Herkese, hepimize yazıklar olsun.

Türk Sanat Müziği Sanatçısı, kıymetli kadın Hüner Coşkuner.

Nur içinde yat, Allah rahmet eylesin.

Çok şahane bir kadınsın.