20.12.2016 tarihinde, önceden ilan edildiği gün ve saatte Avrasya Tüneli görkemli ama iddiasız bir törenle hizmete açıldı.
20.12.2016 tarihinde, önceden ilan edildiği gün ve saatte Avrasya Tüneli görkemli ama iddiasız bir törenle hizmete açıldı. Marmaray’dan sonra Asya ve Avrupa ikinci defa İstanbul Boğazı’nın altından birbirine bağlandı. Marmaray da, Avrasya da her Türk’ün kendileriyle gurur duyacağı, tarihi hayalleri gerçekleştiren evrensel ölçekte mimari eserlerdir. Avrasya Tüneli daha açılmadan iki ay önce ABD merkezli uluslararası müteahhitlik dergisi olan ENR (Engineering News Record)’ın yaptığı değerlendirmede “Global En İyi Projeler” arasında “Dünyanın En İyi Projesi” ödülüne değer görülmüştür.
14 yıllık AK Parti ve Tayyip Erdoğan iktidarları döneminde gerçekleştirilen muazzam projelerle ilgili olarak bazı tespitler ve mukayeseler yapmak artık gerekli hale gelmiştir. Söz konusu 14 yıllık dönemde sadece ulaşım alanında gerçekleştirilen, işletmeye açılan yollar, köprüler, hızlı trenler, tüneller, viyadükler, geçitler; daha önceki bütün devirlerden 2002 yılına kadar yapılanlara denktir, hatta daha fazladır. Ulaşım dışında Türkiye’nin birçok il ve ilçesine kazandırılan diğer bayındırlık eserleri olan 5 yıldızlı otel standardındaki hastane binalarını, evrensel standartları aşan ölçülerdeki adliye saraylarını, dev boyutlardaki okul ve üniversite kampüslerini ve diğer sayısız kamu binalarını bu denklemde ilgili yere yerleştirmeye bile gerek yoktur.
Son 14 yıldır gerçekleştirilen ulaşım hizmetlerine biraz yakından bakınca Türkiye’nin nereden nereye geldiğini anlamak ve kavramak daha kolay hale gelir.
Tarih boyunca maddi uygarlığın en önemli kriterlerinden biri ulaşım kolaylığı ve bunun da biricik aracı olan “yol” olmuştur. İlkçağın uygarlık simgesi olarak görülen ünlü Roma’sı fethettiği her ülke, her coğrafya için ilk iş olarak oraları Roma’ya bağlayacak yollar yaparmış. Bugün de kullanılan “Bütün yollar Roma’ya çıkar!” lafı işte o günlerden kalmadır.
Yol, gerçekten uygarlık demektir. Ülkeyi diğer ülkelere, ülke dâhilindeki meskûn mahalleri birbirine bağlayan rahat, konforlu yollar olmadan başka alanlarda gerçekleştirilen imar çalışmalarının beklenen sonucu vermesi, topluma ve ekonomiye istenen katkıyı sunması mümkün değildir. Son 14 yıldır bu bilinçle davranılmış; oto yollar katlanmış, duble yollar beş bin kilometrelerden yirmi beş bin kilometrelere ulaşmıştır. Demiryollarına da ağırlık verilmiş, nerdeyse mevcut bütün hatlar yenilenmiş, birçok büyük merkez hızlı trenlerle birbirine bağlanmış, yine birçok merkez arasındaki hızlı tren hatları da gerçekleşme aşamasına gelmiştir.
Ülkeyi doğudan batıya, kuzeyden güneye oto yollarla kat etme gayretleri sona yaklaşmakta, ayrıca her il ve ilçeyi duble yollarla birbirine bağlama çalışmalarında çok büyük mesafeler alınmış bulunmaktadır. Yol, ülke kalkınmasında en pahalı, ama en temel yatırımdır.
Bu yatırımların bir parçası olarak yine son 14 yılda dünyanın en büyük ve en uzun tünelleri projelendirilmiştir. Bunların bir bölümü hizmete sokulmuş, bir bölümünde de sona yaklaşmıştır.
Bu bağlamda olmak üzere, Doğu Anadolu’da Karadeniz kıyısındaki Rize, Trabzon gibi şehirlerle başta Erzurum olmak üzere içerdeki diğer şehirlerin kış şartları dolayısıyla aylarca kesilen ulaşımı, bitme aşamasındaki 2650 metre rakımlı Ovit Dağı tüneliyle son bulacaktır. Yine Orta Karadeniz’de Kastamonu, Çankırı ve Ankara arasında kış aylarında Ilgaz Dağı engeli yüzünden çok zor ve gecikmeli olarak gerçekleşen ulaşım çilesi, hizmete alınmanın eşiğindeki Ilgaz Dağı tüneliyle bitecektir. Söz konusu bu iki tünel Türkiye’nin en büyük ve en uzun iki tüneli olduğu gibi dünyanın da sayılı tünelleri arasındadır.
Yakın zamanlara kadar özellikle kışları 10-12 saatte ulaşılan Giresun Bayburt arası bugün 1 saatte kat edilmektedir.
Bugün bütün Türkiye sathında yüzlerce noktada büyüklü küçüklü yol, köprü, tünel vb. çalışmaları büyük bir hızla devam etmektedir. Hemen her proje öngörülen zamanda bitirilmektedir. Bu ülke daha önceki hiçbir dönemde benzeri görülmemiş boyutlarda konforlu ulaşım imkânlarına kavuşturulmuştur ve bu konudaki çalışmalar aralıksız sürmektedir. Türkiye’yi her alanda mamur (bayındır, kalkınmış) bir ülke haline getirmek için laf değil, iş üretilmektedir.
Ziya Paşa’nın, “Âyinesi (aynası) iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünü ispatlar gibi.