Mahallende suç varsa bilirsin. Yoksa dünyadan haberin olmazdı.
Adaletin kestiği parmak acımaz diye diye. Böyle hile hile büyüdük.
Ortada ne suçlar ve o suçlara verilen cezaları bilmediğiniz zamanlardı.
Mahallende suç varsa bilirsin. Yoksa dünyadan haberin olmazdı.
Ayrıca suç oranları da bu kadar çok değildi.
Bu kadar çok çocuk istismar işi.
Bu kadar çok kadın katili.
Bu kadar çok hırsız.
Bu kadar çok dolandırıcı da yoktu.
Şimdi bu haberler gazetelere ve ana haber bültenlerine düşmeden sosyal medyaya düşüyor.
Çok şükür nerede ne olmuş anında herkesin haberi oluyor.
Emre 9 yaşından itibaren, uzun yıllar 71 yaşındaki utanmaz sapık akrabası tarafından tecavüze uğruyor.
Korkudan, bu ayıplı tecavüzü hiçbir kimseye anlatamıyor.
Büyüyor, askere gidiyor ve orada komutanına bu yaşadıklarını anlatıyor.
Dönüyor ailesine anlatıyor ve ailesi delil olsun diyor, git bu sapıkla buluş ve delil topla diyorlar.
Emre, sapık ile buluşup 20 dakikalık ses kaydı alıyor.
Ve ses kaydında adama neler yaptığını anlattırıyor.
Ve gidiyor suç duyurusunda bulunuyor.
Emre Yıldır.
Aylarca savcılıktan cevap bekliyor.
Soruşturma ağır ilerleyince Emre ümidi kesiyor, bunalıma giriyor ve bundan bir şey çıkmayacak diyor.
Ve maalesef yaşadıklarına dayanamayarak intihar ediyor.
Emre 15.kattan atlıyor.
Emre ölüyor.
Dava devam ediyor.
Sapık 26 yıl hapis cezasına çarptırılıyor.
Mahkeme kararına sapığın avukatları itiraz ediyor.
İtiraz sonrası yerel mahkemenin verdiği karar yerindedir deniyor ve itiraz Yargıtay’a taşınıyor.
Ve sonunda, davaya bakan daire, istinafın da kararını bozarak sapığı tahliye kararı veriyor.
Tüyler ürperten bir karar.
İnanmak ne kadar zor değil mi?
Böyle adalet olur mu?
Gitgide kimsenin adalete güveni kalmıyor.
Ses kaydı var.
Adam 20 dakika anlatmış, daha ne delil olabilir ki.
Aslında adalet çok kolay, kendi oğlun olsa ne yapardın diye düşünebilseler, kararlar böyle olmayacak.
Şimdi acıyan parmaklar var
Ve kesilen ve acıyan bu parmakları nerede arayacaklar bilmiyorum.
Bulduklarında toplayabilecekler mi bilmiyorum.
Giden gitmiş.
Gencecik bir adam ölmüş.
Çok yazık.
Funda'nın aklındakiler…
... Langıdı lang lang, langıdı lang lang samsak döveci.
Türkü ve çıkan tartışması çok uzadı.
Ay içime fenalık geldi.
Kütahya Tavşanlı bölgesi türküsü imiş.
Klarnet ustası Serkan Çağrı çaldı ve adını ilk defa duyduğum, sesi çok güzel, kendi çok güzel genç bir kız Elif Buse TRT televizyonun da bu türküyü söyledi.
Türkü tiktok’ta ve sonrası her yerde patlamış.
Bir şarkı ya da türkü patlamaya görsün, sahiplenen çok olur ve kavgası hemen başlar bu hiç şaşmaz kuraldır.
Hazımsızlık ve kadın erkek demeden kıskançlığı başlar.
Serkan, "Biz bu kıza sahip çıktık" diyor ki sanırsın evcil hayvan, ya da sokaktan buldu kimsesiz biri. Yani sahipsiz miydi yani, diye sormak lazım..
Bu sahip çıkmak cümlesine çok kızarım.
Ve işin en fenası.
Birinin karısı ya da kocası da dışarıdan konuya dahil olursa ona daha çok kızarım.
Ne münasebet.
Elif Buse de bir televizyon programına çıkıyor, bana para ödemiyorlardı, beni her yere bedava çağırıyorlardı.
Ucu başı harçlık alıyordum diyor.
Ve beni Serkan "hepinizi langidi yapariz" diye tehdit ettiler diye başlıyor anlatmaya.
O güzel dişli, aydınlık ağızlı Elif Buse neler anlatıyor neler.
İki tarafta anlat anlat bitiremiyor.
Ne kadar dolularmış.
Ben Serkan’ı tanırım, çok efendi, çok değerli bir sanatçıdır.
Ve genç bir kızı tehdit edeceğini sanmıyorum.
Hislerim bu konuda ve ortadaki sorunda kadın parmağı olduğunu söylüyor.
Biri çalardı, diğeri söylerdi single çıkardı.
Ve sonuçta biz ne anladık.
İnsanlar birbirine karşı bu kadar dolu iken, içten içe hesap yaparak, menfaat icabı bir arada nasıl çalışıyorlar.
Yani birbirinizden hiç memnun değilsiniz.
Belli birbirinizi hiç sevmiyorsunuz.
Ve asla dost ve iş arkadaşı değilsiniz.
Niye bir aradasınız.
Aslında bunu anlatın lütfen ben en çok orayı merak ediyorum.
Langidi lang lang bırakın yani.
Funda'nın aklındakiler…
... Kadınlar ve geldikleri son nokta inanılmaz.
En az erkekler kadar kavgacı ve onlara kadar şiddete meyilli.
Yolda kadın sürücü aracı önümü kesiyor, izin vermiyorum ve geçemiyor.
Trafikte kimse ile itişmem ama bu kadın şuursuz bir şekilde arabanın üstüne çıkacaktı.
Işıklar yandığında korna kıyamet beni arkadan kovalamaya başlıyor.
Ve ben oturduğum sitenin önüne geliyorum. Güvenlikten geçince peşimi bırakmak zorunda kalıyor.
Arka aynaya bakıyorum, portakal rengi turuncu uzun fosforlu protez tırnakları ile direksiyonu yumrukluyor.
Sarı çıtçıtlı saçlarını sağ sola savuruyor.
Sinirleniyor çok.
Eyvah diyorum, varsa çocukları varsa kocasını bu kadın dövüyordur diye düşünüyorum.
Sara Demir nişanlısının eski sevgilisi 2 kadını bir şekilde rezidansa çağırıyor.
Kadınlara 2 saat 36 dakika işkence yapıyor.
Görüntüler var ve dava dosyasına konuyor.
Dayak yiyen kadınların avukatı bu kadınların sayısının daha fazla olabileceğini yani liste olabileceğini söylüyor.
İnanılmaz değil mi?
Bu kadının fotoğrafını görünce inanırsınız.
Ben artık kadınlardan daha çok korkuyorum.