Ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, tüm insanlar gibi belirli kaygıları vardır. O da, öncelikle karnının doymasını, daha sonra ise barınma yani korunma ihtiyacının karşılanmasını ister.
Ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, tüm insanlar gibi belirli kaygıları vardır. O da, öncelikle karnının doymasını, daha sonra ise barınma yani korunma ihtiyacının karşılanmasını ister. Bu doğaldır. Bütün insanlar bunu ister. Ama bizim bir başka kaygımız daha vardır. Ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı evlenmek ister. Kadını-erkeği bunu talep eder. Evlenme programları bu yüzden tutar, bekar bir tanıdıkla karşılaşıldığında ilk soru “Evlilik yok mu?” olur. Bunda da kötü birşey yoktur. “Niye şimdi durup dururken bunu anlatıyorsun?” diye sorarsanız FETÖ yüzünden diyeceğim. FETÖ, bu topraklarda yaşayan insanların genetiğini çözdüğü için bu temel eksiklikleri gidererek büyümüş. Öncelikle toplu yemekler yiyerek, bir yemeğe özel anlamlar yükleyerek (Maklube) örgütlenmesine başlamış. Barınma sağlamak ise zaten adamların işi. Öğrencilere yatabilecekleri bir ev sağlayarak bu örgütü pekiştirmiş. Ama en önemli hamleleri, evlilik konusundaki çabaları bana göre.
Adamın karnını doyurdun. Eh, iyi kötü evi de oldu. Sıra neye geldi dersiniz? İşte bu kurdukları çöpçatanlık organizasyonu ile örgütte kimsenin bekar kalmaması için uğraşmışlar. İlk bakıştı hayırlı bir iş. Ama temelinde bir örgüt elemanı ile bir diğer örgüt elemanını bir araya getirerek bağlılığı pekiştirmek yatıyor. Hadi kafan birilerine veya birşeye bozuldu. Örgütten kaçmak istiyorsun. Abilerden, hocalardan, imamlardan kaçtın. Evdeki karıdan nasıl kaçacaksın arkadaş? Tek kaçamayacağın şey bu.
Tırnak makasından uçak, düdüklü tencereden bomba
Terör bağlantısı yok ama düdüklü tencereden bomba yapabiliyor. Bu nasıl bir durum ya hu? New York’un güzel bir semti var: Chelsea. Biliyorsunuz burada bir bomba patladı ve 29 kişi yaralandı. Bu bomba patlatma işi, kim yaparsa yapsın gerçekten alçakça. Amerika ayağa kalktı. Ve şüpheli de bir güzel yakalandı. Bombacı Afganistan asıllı Rahami çıktı. Belli ki, Amerika ülkelerine gelmeye izin verdiğine göre aile “Yabancı” değil. En azından düşman değil. Rahami, vuruldu. Ama hayati riski yok. Pekiyi nerede yakalandı biliyor musunuz? Bir bar sahibi, dükkanın önünde uyayan birini gördü. İşte o yerde uyuyan kişi herkesin aradığı bombacı Rahami’ydi. Yetkililer, Rahami’nin bilinen bir terör bağlantısı olmadığını açıkladı. İyi, tamam, güzel. Yahu kardeşim, kimse sormuyor mu, “Bu adam düdüklü tencereden bomba yapmayı nasıl öğrendi? Kendisini patlatmadan bu bomba düzeneğini nasıl kurdu?” diye.
Şimdi hemen, “Aç interneti bak” diyecek ukalalar çıkacaktır ortaya. Yiyorsa sen bak. Sayfaya girdiğin an adamlar tepende. Ayrıca yemek tarifi mi bu. Bir tutam ondan, göz kararı şundan gibi. Böyle yapılan bomba ilk seni havaya uçurur. Birinden öğrenmen lazım. Velhasıl kelam bu öyle “Bir terör örgütü bağlantısı olmayan” iş gibi durmuyor. Bizden söylemesi.
Borcu olan para biriktiremez
İş adamlarını bilmem. Ama bu kredi kartı veya tüketici kredisi bizi bozdu arkadaş. Herkes gırtlağına kadar kredi kartı borçlusu. Üstüne tüketici kredisi, üstüne bayram kredisi, üstüne evlilik kredisi, üstüne yılbaşı kredisi. Yetmezse eğitim kredisi. Utanmasalar ölüm kredisi de çıkaracaklar. Eskiden sıradan vatandaş kredi nedir bilmezdi. Bu kredi kartı ilk çıktığı yıllarda bankalar da bunu ciddiye alırdı. Ben ilk kredi kartımı 80’li yılların sonunda almıştım. Banka bir kefil bulmayı şart koşmuştu.
Sonra baktılar ki, vatandaş borcunu ödüyor. Her önüne gelene dağıttılar. Ekonomi olmayan para ile büyüdü. Afilli deyişiyle “Balon” oluştu. Faizi de istedikleri gibi düzenlediler. Ohhh. Ama bunun bir de karşılığı vardı tabii. Şöyle bir kafanızı sağa sola çevirin. Veya bir otobüste bağırın “Kimin kredi kartı borcu var?” diye eminim herkesin eli kalkacaktır. Halkım borçlanınca, borç ödemekten tasarruf yapamadı. Eski mutlu günlerde birisi birşey istediğinde önce para biriktirirdi. Para birikince gider istediğini alırdı. Şimdi ise internetin başına oturuyor, kredi arıyor. Tamam her istediğine hemen sahip oluyor ama ya sonra?
Bunu milyonlarca kişi yapınca da sorunlar büyüyor. Ekonomiyi düzenleyenler de haklı. Ekonomi bu duruma gelmiş. Herkes borçlu. Şimdi borçlanmayı kısmaya kalksalar, kimse birşey alamayacak. Alışveriş duracak, yüzbinlerce esnaf kazan kaldıracak. Mecbur kredi kartı taksidini bir yasaklıyor, bir izin veriyorlar. Bu işe bir kez düşmeye gör. Borç sarmalına girdin mi çıkışı yok.
Erken başarının sırrı
Herkesin korktuğu, çatık kaşlı patron genç çalışanını karşınına almış:
- Seni tebrik ediyorum. Daha işe gireli bir yıl bile olmadı. İlk ayda getir götür işlerine bakıyordun. İkinci ay evrak işlerine terfi ettin. Üçüncü ay şef oldun. Altıncı ay ise müdür.
Başarıların devam etti. 10’uncu ayda genel müdür yardımcılığına atandın. Şimdi ise genel müdür oluyorsun. Söyleyeceğin birşey var mı?
- Teşekkür ederim babacığım.