Siyaset mecrası hararetten yana giderek hız kazanırken, olan bitenler seçmenin hiç ama hiç umurunda değil… Herkes işinde, okulunda, evinde kendiyle ilgili konularla meşgul…
Siyaset mecrası hararetten yana giderek hız kazanırken, olan bitenler seçmenin hiç ama hiç umurunda değil… Herkes işinde, okulunda, evinde kendiyle ilgili konularla meşgul…
“Sandığa Kasım 2022’de gidilecek” cümlesi bile ülke gündemine girmedi… Beş-on yıl önce olsaydı sokaktaki minikler bile bunu konuşurdu fakat şimdilerde tık yok…
AK Parti kırgınlıkları gidermek ve gündemi toparlamak adına hayli çaba sarf ederken ülke muhalefeti 6’lı Masa buluşmalarına devam ediyor… Muhalefet bazen öyle tuhaf polemikler içine giriyor ki, onlara bakınca ilk şu cümle akıllara geliyor; ne yiyor ne içiyorlar bilinmez ama pot kırmak adına kafalarına silah dayasan bu kadar olmaz…
6’lı masa şimdilerde çok farklı bir boyut kazandı… İlk etapta Cumhur İttifakı ve seçmeninin diline doladığı 6’lı masaya, son süreçte kendi mecrasında da kazanlar kaldırılmış durumda…
Çocukken “evcilik oynardık” ve yalandan birbirimize misafir olurduk… Yalandan çaylar, çamurdan pastalar, yaşımızdan ve başımızdan büyük laflar ederdik hepsi yalandan… Evcilik oyunumuz bitince de özümüze dönüp toz toprak içinde koşturup oynamaya devam ederdik ama bu kez her şey gerçekti çünkü yaşımızın ve o zaman ki zekamızın gereği buydu…
Benim gibi hayata sükunet ve empati sezileriyle bakan birine bile “Allah billah aşkına masada toplanıp ne yapıyorsunuz, ne konuşuyorsunuz, seçmene ne vadediyorsunuz, neyi nasıl düzelteceksiniz, sizin ekstranız ne olacak ve her şeyden önemlisi adayınız kim veya kimler olacak” soruları eşliğinde sabrın sonunu yaşattı 6’lı masa…
Evet değişim olmalı, yorulanlar kenara alınmalı, beklentiler ve eksikler doğrultusunda yönetimler mutlaka ve mutlaka güncellenmeli…..
Tüm bunlar yönetimlerin olması gerekenleri tamam da; değişimi akıllara getirecek alternatiflerin olması da gerekmiyor mu? Şimdi seçmen şunu sorar; tamam AK Parti yoruldu değişsin diyorsunuz da önümüze Türkiye yolunda hakkıyla koşacak kimi koyuyorsunuz?
Seçmenin giderek sessizleşmesinde, olana bitene kayıtsız kalmasında ve belki de tarihindeki en düşük seçmen katılımının olacağı önümüzdeki seçime dair en büyük sorun tamda bu…
Muhalefette herkes forvet… Kaleyi kollayan, pozisyona güç veren, ortak plana kulak asan kimseler yok…
Şimdi gelelim haftanın siyaset puanlamasına… Gaflarıyla en fazla kendi ayağına sıkan siyasetçimiz Ekrem İmamoğlu, bir umutla İstanbul seçimlerinde desteklense de gemisi artık CHP rotasından gitmiyor… İmamoğlu hırslandıkça hata yapıyor, hata yaptıkça kızıyor, kızınca içinden çıkılmaz gaflar yapıyor GİBİ GÖRÜNÜYOR… En başta çoğumuzun “aaa bu adam delirdi mi?” davranış ve söylemleri sergileyen İmamoğlu bence yeni strateji geliştiriyor… Son Karadeniz gezisiyle CHP ve 6’lı masa nezdinde ADAY-a veda eden İmamoğlu için; "İmamoğlucular, Selahattin Demirtaş yanlısı HDP’liler ve kararsız Kürt seçmeni yeni bir ittifakta buluşup kendi adayını Türkiye’nin önüne sunabilir” demiştim… Bu tezime ne İmamoğlu ne de Demirtaş yanlılarından hiçbir itiraz gelmemesi enteresandı… Bununla birlikte tezimi doğrulayan bir söylem de Demirtaş’ın 6’lı masaya gösterdiği tepkisiyle geldi… Size CHP ve İmamoğluculara dair öngörümü söyleyeyim mi; CHP içerisinde yıllardır sindirilmeye çalışılan Ulusalcı Kanat gidişattan oldukça rahatsız ve bu durum uzun sürmeyecek gibi… Ulusalcılar küllerinden doğmak adına yeni “buzdan kanallar“ inşa etmekte başarılı olur mu ya da Kılıçdaroğlu’nun yeni kapsayıcı vizyonuna yenilirler mi şimdilik tam kestiremiyorum fakat aylardır ısrarla belirttiğim Ekrem İmamoğlu daha da CHP de durmaz öngörümün halâ arkasındayım…
Dönelim 6’lı masaya.. Vakti zamanında televizyon programları hazırlayıp sunduğumda bendenize CD ve sahne teklifi gelmişti… İlk duyduğumda karşımdaki kişiye bakıp çok güldüm sonra baktım ki bu teklifinde çok ciddi “ben kendimi bilirim bu sesle ya şiir okurum ya da kürsüden ve ekrandan konuşurum” dedim…
Karşımdaki kişinin bana verdiği cevap da en az benimki kadar haklıydı aslında; “siz her sahneye çıkanı, ünlü olanı, sanatçıyım diyeni bu işin ehli olarak mı biliyorsunuz? Değiller! Bir şansla veya tanışla oraya gelen ve teknolojinin nimetleriyle sahneye çıkanları bir de kendi sesleriyle dinleyin şok olursunuz…” Adam fazlasıyla haklıydı…
6’lı muhalefet adına ultra ödemeler karşılığında yapılan reklamlara ara verildiği anda perde arkasındaki gerçek sesler işitiliyor vatandaş tarafından ve “yarabbi bunlar buraya nasıl geldi, kim neden getirdi anlamıyorum” itirafıyla isyanlar başlıyor…
Ekrem İmamoğlu konuştukça yeni denklemler kuruyor, Mansur Yavaş sahneye çıkmamaya ve konuşmamaya çalışıyor fakat ağzını açtığı anda eksilerden fazlasıyla nasipleniyor, Kemal Kılıçdaroğlu zaten Allah a emanet yol alıyor, Selahattin Demirtaş ve HDP kararsızlıkla girdikleri rota arayışlarında kayboluyor, İYİ Parti masada görünse de yokmuş gibi kendi kendine yol alıyor, DEVA-Saadet-Gelecek Partisi ise “hah şimdi tamam” dendiği anda her şeyi sil baştan sıfırlıyor…
Yani belki de ilk kez seçmenin işi bu kadar zor alternatifsizlikten yana…
Biliyorum ki sandık tarihi yaklaştıkça hırslar daha da bilenecek ve “ben küstüm oynamıyorum sizinle yeni arkadaşlar bulup onlarla oynayacağım” diyerek 6’lı muhalefetten kopmalar yaşanacak…