OBAMA'NIN DIŞ POLİTİKASI VE SORUNLARI

Hasan KÖNİ 05 Oca 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Amerikan Başkanı Obama'nın seçilmesindeki etkenlerden biri, Obama'nın henüz senatör iken George Bush'un Irak'taki savaş stratejisine karşı çıkması ve barış için bir söylem oluşturmasıydı

Amerikan Başkanı Obama’nın seçilmesindeki etkenlerden biri, Obama’nın henüz senatör iken George Bush’un Irak’taki savaş stratejisine karşı çıkması  ve barış için bir söylem oluşturmasıydı. Amerika’nın uluslararası alanda gittikçe batan imajı karşısında, Amerikan müesses devleti Chicago Üniversitesinde Anayasa profesörlüğü yapan Obama’nın arkasında yer aldı. Obama’yı iktidara taşıyan ikinci faktör; Ortadoğu’dan Asya’ya kadar savaş harcamaları yüzünden zorluklarla karşılaşan Amerikan mali sistemiydi. Amerikan halkı ilk defa olarak kendi bankacılık sisteminin merkezi olan Wall Street’i basmıştı. Şehirlerde hükümete karşı  gösteriler oluyordu. Obama seçim kampanyasında, seçildiği zaman Amerikan askerlerini en kısa zamanda Irak’tan çekeceğini söylüyordu. 2008 yılındaki seçimi kazanan Obama, Şubat 2009’da Irak’taki Amerikan askerini 160.000’den 50.00’e indirdi. 2010 Ağustos’unda bütün askeri güçleri çekmeye karar verdi ve son kalan gruplar ise 2011 yılında çekileceklerdi. 2007’de Irak’taki Sünni bölgesindeki hareketlenmeler sonucu ek olarak gönderilen 20.000 asker dengeyi sağlamış ve Irak’ta Maliki’nin Şii ağırlıklı hükümeti görevdeydi. 2012’de Irak’ta yalnızca 150 kişilik bir Amerikan birliği kalmıştı.

Obama barış stratejisini inşa etmek için ilk ziyaretlerini Türkiye ve Mısır’a yaparak hem Ortadoğu’ya hem de İran’a barış elini uzattı. Onun bu davranışları kendisine Nobel barış ödülünü kazandırdı. Obama, Afganistan’da Taliban ve El Kaide’ye karşı değişik bir politika izledi. George Bush döneminde kararlaştırıldığı gibi Afganistan’a ek olarak 21.000 asker gönderdi ve bu bölgede bulunan asker sayısını 60.000’e çıkardı. Afganistan’a karşı uygulanan yeni strateji için General Stanley McCrystal’i komutan olarak Afganistan’daki Amerikan kuvvetlerinin başına atadı. 33.000 kişilik yeni bir kuvvetin gönderilmesini sağladı. Ancak, 2001 yılından itibaren Amerikan güçlerinin kademe kademe Afganistan’dan çekileceğini açıkladı. Bu politikası ilk olarak Amerikalı generallerle Obama’nın arasını açtı. Pentagon ve Cumhuriyetçiler , Ortadoğu ve Afganistan’dan asker çekilmesine karşıydılar. General McCrystal Amerikan askerini Afganistan’dan çekilmesine karşı  en sert eleştirileri yapıyordu. Obama, Mc Christal’in yerine 2007’de Irak’ta Sünni kabile liderleriyle birlikte terör eylemlerini bastırmada başarılı gözüken General David Petraus’u atadı. 2011 yılında Afganistan’da 97.000 olan Amerikan askeri sayısı 2015 yılında 12.000’e indi. Obama’nın kabul ettiği gibi Taliban’ı yenme kampanyası başarılı olamamıştı. 2011 yılında Pakistan’da saklanan El Kaide lideri Osama Bin Ladin’in öldürülmesi, belki Amerikan kamu oyunda bir başarı olarak görülmesine karşın Pakistan’ın Afganistan sınırı bölgelerinden yansıyan terör eylemlerinin durdurulması hususunda bir işe yaramamıştı. Yahya Han döneminde daha muhafazakar hale getirilen Pakistan’da  bazı çevreler hala Taliban’a yardım etmeye devam etmişlerdi ve etmekteler.

Amerika’nın ekonomik zor bir duruma girdiği bir dönemde işbaşına gelen Başkan hem terörizmi yenme  hem de yıkıcı askeri girişimlerin masraflarından korumak için yeni stratejiler geliştirilmesini kendi ulusal güvenlik sisteminden istemiştir. Yeni strateji, yabancı topraklarda Amerikan askeri bulundurulmasına karşı bir stratejiyle, özel güçlerin stratejik olarak kullanılması ve Arabistan bölgesinin her alanında bulunan insansız uçaklarla şüphelenilen teröristlere karşı gizli savaş yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Tunus’ta  gıda fiyatlarının artması ile gıda güvenliği sarsıntısı içinde olan Kuzey Afrika, Arap ülkelerinden Tunus’ta, polisten baskı gören bir Tunuslu el arabalı meyve satıcısı gencin kendisini yakmasıyla başlayan Arap Baharı, Washington bürokrasisi tarafından Arap demokratikleşme hareketi olarak algılanmışı ve bu hareketi bastırmak isteyen Libya lideri Kadafi’ye yeni uluslararası hukuk doktrini “İnsancıl Müdahale hakkı” çerçevesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile müdahale edilmişti. Herhalde, Başkan Obama, Washington güvenlik bürokrasisinin telkiniyle, aralarında bir çatışma olmadığı halde Amerikan Kongresinden izin almaksızın Amerikan kuvvetlerini kullanmıştı. Bu yeni strateji, terörizmle savaşta yeni yaklaşım olarak ortaya sunulmuştur. Yeni yaklaşımda tek taraflı bir eylemden çok, çok taraflı bir yaklaşım, yoğun asker kullanma yerine kısa ve ani müdahaleleri öngörmüştür. Mısır’da, demokratikleşme adına eski diktatoryal rejimin yıkılmasına ön ayak olan Amerika, yeni seçilen Mürsi rejiminin anti-İsrail, anti-Batıcı olması nedeniyle Mısır Genel Kurmay Başkanı Sisi’nin askeri darbesi karşısında sessiz kalmayı tercih etmiştir. 

Bundan sonraki gelişme, sürekli savaş psikolojisi içinde yorgun düşen ve Demokrat ve Cumhuriyetçilerden Ortadoğu’da daha fazla çatışmaya girişilmesinden rahatsız olanlar nedeniyle, Obama, Ortadoğu girişimlerini kısıtlamaya çalışmıştır. Ancak başarılı olamamıştır.

DEVAMI YARIN