GÖKÇEADA NOTLARI İKİ

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Ata Demirer Eyvah Eyvah 2'yi çeker de ben Gökçeada Notları 2'yi niye yazmayayım. Anlat anlat bitmiyor. Dünkü sosyolojik tahlillerin ardından hemen işe girişeyim. Pratik bilgilerle dolu bir yazı. Önümüz yaz işinize yarar.

Gökçeada’da nerede kalacağınız oraya neden gittiğinizle yakından ilgilidir. Eğer denize girmek ve ailece zaman geçirmek istiyorsanız ve Gökçeada’nın tarihi atmosferi çok da önemli değilse merkezde fazla zaman geçirmeden adanın arkasındaki Uğurlu köyüne doğru ilerleyebilirsiniz. Adanın bu ucunda telefonlar iyi çekmiyor ve uluslararası dolaşım sebebiyle yüksek faturalarla pahalı bir tatil yaşayabilirsiniz. Türk Telekom müşterisi olarak böyle bir mesajla karşılaştım. Faturada görüşeceğiz.

Gökçeada’nın tarihi atmosferini soluyayım ve bir nebze olsun farklı kültürlerle karşılaşayım diyorsanız Zeytinliköy, ki Patrik Barthalemous’un köyüdür, Kaleköy ve Bademli gibi köyler sizi bekler. Bu köylerde eski taş Rum evlerinin etrafında dolaşıp denize tepeden bakabilirsiniz. Evleri tepeler yapmalarının bir nedeni ovaya ziraate bırakmakken diğer bir sebebi korsan saldırılarına karşı korunmakmış. Bu ada İstanbul’un fethinden üç yıl sonra kendi rızasıyla Osmanlı yönetimine geçmiş. Sebebi güvenlik endişeleriymiş. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı döneminde adadaki Rumlar açık hedef haline gelmekten korktukları için büyük ölçüde çifti çubuğu satıp Yunanistan’ın yolunu tutmuş. Gidenler ve gidenlerin çocuk ve torunları ara sıra dönüp eski evlerine dokunuyorlarmış. Hatta bazıları mezarlarına koymak için bir miktar toprak da götürüyorlarmış.

Gökçeada’ya gittiğinizde araçla seyahat etmek neredeyse mecburi. Çünkü ada küçük değil ve tadını çıkarmak için yürümek pek iyi fikir değil. Farklı plajlara ve koylara gitmek de yine özel araçla çok kolay hale geliyor.

Adada güne erken başlarsanız nerdeyse metruk bir beldeyi gözleme imkanınız olur. Sessizliğin ortasında yarım saatlik horoz senfonileri bittikten sonra koroyu kuşlar devralıyor. Daha da sonra keçiler ve koyunlar etrafta gezinmeye başlıyor. Ortada çoban görünmüyor. Belki de adanın kendisi hayvanların çobanı olarak görev yapıyor.

Gökçeada’nın mimarisi güzel. Bademli ve Zeytinliköy’de iki binanın camında tarifeye benzer kağıtlar gördüm. Merak edip yakından bakınca bunların köyün muhtarlık seçim sonuçları olduğunu gördüm. Zeytinliköy’e devlet 130 oy pusulası göndermiş, bunlardan sadece 75’i kullanılmış. 75 oyun 68’ini alan Efstratios Zuni muhtarlık koltuğuna oturmuş. 59 seçmeni olan Bademli köyüne ise 70 oy pusulası gelmiş. Sandıktan çıkan 26 zarfın 24’ü geçerli ve geçerli oyların tamamını Argir Bahçivan almış ve mührü eline almış. Nüfus yoğunluğunu ve adadaki hayatı göstermek için bana ilginç gelen göstergeler olduğu için paylaşmak istedim.

Zaten siyasetin içinde kaldık nefes almak için gittiğin yerde de bulmuşsun bir seçim diye sitem etmeyin. Seçimler hem kim olduğumuzu hem de nasıl bir geleceğe yürümek istediğimizi belirler. Bir de bazı köylerde hayatın nasıl durma noktasına geldiğini. Gördüklerin bundan ibaret. Ata Demirer filmlerinde bulamazsınız bu ayrıntıları diye yazdım. Yoksa bana ne, değil mi?