DÖRT AYAKLI MİNARE ÜZERİNDEN : FETÖ - PKK - IŞİD - YPG ÇAPRAZ BAĞI

Abdullah AĞAR 10 Ağu 2016

Abdullah AĞAR
Tüm Yazıları
15 Temmuz'da yaşadığımız terörü, sebep-sonuç ve etkilerini yıllarca konuşacağız.

15 Temmuz’da yaşadığımız terörü, sebep-sonuç ve etkilerini yıllarca konuşacağız. Ama önce bir gerek şartı yerine getirmemiz gerekiyor. O şart; ayakta kalmamızdır. Biz bir düşmanla, yarattığı tahribatla boğuşurken, diğer düşmanları ve düşmanlıkları ıskalamamak gerek. Hatta düşmanlık üretenlerle öyle bir oynamalı, öyle bir uğraşmalı, üzerlerine öyle sert ve kırıcı gitmeliyiz ki, yaptıklarına bin pişman olmaları gerek. Sinmeleri, ezilmeleri, yok olmaları gerek. Olur mu? Çoktan çok büyük bir şey oldu zaten. Başarabiliyormuşuz demek ki.

Demek ki bir ve beraber olunca, koskoca bir dünyanın arkasına saklandığı koskoca meşum bir darbeyi, delicesine metotlarla savuşturabiliyormuşuz. Bütün dünya Tiananmen’deki tank ve önündeki öğrenci üzerinden yıllarca demokrasi kahramanlık ve destanları yazarken, Şu Çılgın Türkleri neden görmez sizce? Acaba tankın gövdesinin ve paletinin altına, üstüne, içine balıklama atlayan, uçaksavarın namlusunu ve tankın 120’lik topunu dişlemeye kemirmeye kalkan, tam gaz tankın üstünde uçuşa uçuşa giden, tankın cer dişlisine bir şeyler tıkıştırmaya kalkan kadını, erkeği; Şu Çılgın Türkleri neden görmek istemez?

Gördüler emin olun. Hem de parmaklarını dişleye dişleye gördüler. Ve emin olun dediler ki; “Bunlar deli ve bu delilerle uğraşılmaz.” Fırsat bu fırsattır.  İstediklerinin tam tersine bir sonuç ürettik biz. Biz, üzerimize örtülmüş ölü toprağını silkinip attık o gece. Ve artık uyanan güç ve ruhun sonuç üretmesi gerek. Bu çalışmaktır. Bilinçtir. Biz hatayı nerede yaptık, onu bilmektir. Uyanan milli güç ve ruhu bekaya yarar bir fırsata ve sonuca dönüştürebilmektir. Şimdi artık karşı taarruz zamanıdır.

Ama öncelikle teşhisi doğru yapmak gerekiyor.

Bugünkü yazının alt başlıkları şunlar:

-   GÜNEYDOĞU'DAKİ BAZI İL VE İLÇELERE DİKKAT.

-   FETÖ TERÖRÜ SONRASINDA PKK GİRMEYİ GELİŞTİRMENİN DERDİNDE

-   PKK DAĞI ZORLUYOR VE BİR GÖZÜ DE METROPOL TERÖRÜNDE

-   PKK, FETÖ VE IŞİD İLE ASİMETRİK BAĞLANTILAR İÇİNDE

-   “TÜRKİYE’YE YÖNELİK SALDIRILAR SADECE DOĞRUSAL DEĞİL”

-   “IRAK VE SURİYE’DE TUTAN OYUN TÜRKİYE’DE DE HEDEFLENİYOR”

-   PKK “MESKUN MAHAL TERÖRÜNÜ YENİDEN DİRİLTMEK İSTİYOR”

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Fetö’nün Cnn Int.’da Fareed Zakaria’ya verdiği ve Temmuz 2016 sonunda yayınlanan röportajda, dekora iliştirilmiş çok ilginç bir tablo vardı. Çok çok ilginç bir tabloydu bu. PKK’nın 11 Temmuz 2015’de ilan ettiği ve sonrasında başlattığı ‘sözde’ meskun mahal isyanının sembol figürüne ve alanına dönüştürülmek istenen Dört Ayaklı Minare, Arapça ‘Allah’ ve ‘Muhammed’ yazılarının altında ve FETÖ’nün arkasına iliştirilmişti. Diyarbakır Sur ve devletin üzerine yıkılması amaçlanmış-algı operasyonlarına açık, grileştirilmiş olayların merkezindeki Dört Ayaklı Minare neden FETÖ’nün arkasına iliştirilmişti?

‘Sözde’ PKK’nın meskun mahal isyanı ile ‘iç savaş-ardından dış müdahale ve parçalanma amaçlayan’ FETÖ darbe girişimi arasındaki doğrusal ve asimetrik bağlar ile işbirliklerini, basiret feraset ve takdirinize bırakıyorum.  Aslına bakarsanız, sadece bunlar da değil. Darbe girişimi gecesi bayağı bir bekleyen PKK’ya müzahir yapıların, darbenin sönükleşmesi ve akametinin anlaşılmasından sonra aldığı pozisyonlara bakarak da, çok şey görebilirsiniz. Dikkatinizi çekti mi bilmem, Apo’yla ilgili gözdağlarından başlayıp gelecekte olabileceklerle ilgili(!) geniş bir yelpazede, dur durak bilmeden konuşuyorlar, tehditler yağdırıyorlar.

Bir kaç gün önce de; Doğu ve Güneydoğu’nun dışında Karadeniz kırsalında da zaman zaman saldırılar düzenleyen PKK’dan metropollere yönelik ‘terör’ iddiası geldi. PKK’nın ‘sözde’ yöneticisi Cemil Bayık “Savaş artık dağ ile sınırlı olmayacaktır” diyor. Terörün dağ, ova demeden her tarafta yürütüleceğini iddia ederek, “Terör artık dağ ile sınırlı değildir, metropollerde yürütülecektir, yürütülmektedir” diye konuşuyor, “Şehirlerde polisler eskisi gibi rahat yaşayamayacaklardır” tehdidini savuruyor. Aslında bu bile kendi içinde bizi ve güvenlik güçlerimizi kendi içinde bölmeyi amaçlayan bir algı operasyonu. Ve bu açıklamanın zamanlaması çok manidar. Anlamak gerekiyor: Türkiye’deki darbe girişiminin neden olduğu hassasiyetlerden, vakumdan ve tortulardan yararlanmayı amaçlayan örgüt, aslında daha önce başarılı olamadıkları meskun mahal terörünü yeniden hortlatmaya çalışıyor.

FETÖ’nün arkasındaki tablo da aslında bunu anlatıyor. Bir başka PKK ekseninde ise YPG-DSG’ye de çok dikkat edilmesi gerekiyor. Örgüt Cerablus-Afrin hattını aşağıdan birleştirmeye çalışırken, ‘Suriye’ Minbiç, Rakka ve Fırat havzası ile ‘Irak’ Sincar(Şengal), Musul, Germiyan ve Halepçe başta olmak üzerinde kuzey ve orta Irak’ta pozisyon geliştiriyor. Küresel desteği arkasına aldığı yetmezmiş gibi, çaresizlik içinde kıvranan yerel ve bölgesel güçlerle işbirliği ve meşruiyet üretmeye, onları etkilemeye ve etki altına almaya çalışıyor, zorluyor. Partneri ise bütüncül tehdide dair semboller barındıran dört ayaklı minarenin önünde poz veriyor. Tablolar ‘sözde’ FETÖ’ce, IŞİD’ce ve PKK’ca semboller barındıyor.

SÖZDE İSYANDA BAŞARILI OLAMADIKTAN SONRA METROPOLLERE DÖNDÜLER 

11 Temmuz 2015’te ilan ettiği kırsal ve kırsala dayalı meskun mahal terörü üzerinden denediği isyanda başarılı olamayan PKK, kırsalla ilgili çok iddialı cümleler üretmeye başlamıştı. Darbe girişiminden sonra üreyen hassasiyetler nedeniyle, gruplarda ve büyük telsizlerde ciddi hareketlenmeler oldu. Ağır ve sofistike silah yığınağıyla, patlayıcı ve terörist transferi yapmaya çalıştılar. Öncelikli hedefleri, ana ikmal yollarında etkili olmak. Bu yeni bir Dağlıca veya Dağlıcalar, taciz-sızma ve baskın girişimlerinde ve bombalı araçlarda artışlar amaçlanıyor demek.

Bir de ‘Biz terörü metropollere yayacağız’ diyorlar. Bu ise zamana alana yayılı sıralı müşterek eylemlerin (FETÖ-PKK-IŞİD) katlayıcı etkisinden yararlanmak demek. Bu durum yaptıkları yasa dışı sol örgütlerle işbirliğine (HBDH-‘sözde’ Halkların Birleşik Devrim Hareketi) ve TAK’a karşı çok dikkatli olunması gerektiğini ortaya koyuyor. PKK artık sadece metropol terörü, meskun mahal ‘sözde’ isyanı ve dağ terörü ile yetinmek istemiyor. Artık hedeflerinin ve amaçlarının içinde ‘sözde’ şehir isyanı ve YPG’yi ‘aynı IŞİD’in Musul’da yaptığına benzer bir şekilde Türkiye’de kullanmak vardır. Bunun fotoğrafı ise FETÖ’nün duvarında asılıdır.

“IŞİD VE FETÖ’CÜLERLE ASİMETRİK BİR BAĞLANTI İÇERİSİNDELER”

PKK sahada mücadele ediyor gözükmesine rağmen IŞİD’le asimetrik bir bağlantı içerisinde. Buna benzer FETÖ’cülerle de bağlantı içerisinde olduğunu görmek gerekiyor. Sonuçta hepsini güden patronajlar söz konusu. Özellikle son dönemde PKK’nın FETÖ’cü yapılanmayla ilgili telsiz anonslarına yansıyan işbirliği çağrıları bu tür işbirliklerini ortaya çıkartıyor. Bir gazetede yer alan 60 darbecinin Kuzey Irak’a kaçmış olma iddiası bunu destekliyor.

Bir de geçmişe bakın lütfen. Geçmişte terörle mücadelede yaşanan kırılmalara. 2011’in sonlarında bitmek üzere olan PKK’nın Uludere olayından sonra nasıl nefes aldığına, ‘sözde’ çözüm sürecinin nasıl başladığına ve nasıl meskun mahal isyanını yapacak güce kavuştuğuna... Ve bu sadece bir tanesi. Geriye doğru deşelediğimiz de bakın daha neler çıkacak. Terörle mücadelenin nasıl akamete uğratıldığı, terörle mücadelenin başat gücü TSK’nın nasıl etkisiz hale getirilmeye ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı ortaya çıkacak. Bu noktadan bakıldığında Türkiye’nin ne denli büyük bir mücadele içerisinde olduğunu görmek gerekiyor. Sadece güç alanlarında değil, diğer bütün milli güç unsurlarında ve diğer hibrit alanlarda. Sadece terör örgütleri ile değil, örgütlerin arkasındaki himaye gücü ile de nasıl mücadele halinde olunduğuna. Türkiye artık bir gerçeği görmek zorunda. Türkiye terör örgütleri (PKK, IŞİD, FETÖ) ve bunların arkasında saklanmış olan iradelerle bir varlık-yokluk savaşı içinde.

“KENDİ YAPAMADIKLARINI HALKI BİRBİRİNE DÜŞÜREREK YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Maruz kaldığımız varlık savaşının temel hedefi: Terör örgütleri üzerinden Türk halkının, Silahlı Kuvvetlerinin, devletinin dengesini ve insicamını bozmak, güçsüz hale getirmektir. Güvenirliği, inanılırlığı ortadan kaldırmak ve toplumu kendi içerisinde birbirine düşürmek de bir diğer temel hedefleridir. Kendi başlarına yapamadıkları işi halkı birbirine kırdırarak gerçekleştirmek istiyorlar. Bu kimya, bu genetik alt yapı FETÖ’de, PKK’da, IŞİD’de, HBDH’nde hepsinde var. Hepsinin ötesinde bir de amaçladıkları kamusal-devletsel bir savaş var. Onun adı da Sünni ve Şii farklılığı-fitnesi üzerinden yapmaya çalıştıklarıdır. Bunun adı da; devletler arasında yaşanacak bir mezhep savaşıdır. Bu, alana ve zamana yayılı sıralı eylemlerin katlayıcı etkisinin, bir başka amaçlanan sonucudur. Temel aktörü de IŞİD’tir ya, arkadaki tabloda buna dair bir gönderme de mevcuttur sanki. Baktığınızda bir PKK, bir FETÖ, bir IŞİD estiriyor terörü. Temel hedef ve maksatları halkta-devlette-askerde kırılganlıktır.

“TÜRKİYE’YE YÖNELİK SALDIRILAR SADECE DOĞRUSAL DEĞİL”

Türkiye’ye yönelik saldırılar sadece doğrusal değil, asimetrik saldırılar şeklinde de oluyor. Kimin yaptığı bilinemeyen, grilik üreten, şüphe üreten saldırılar şeklinde olabiliyor. Temel gayretleri, devletin, halkın birbirine olan bağlılığını, inancını kırmak. İnsanlar devletine güvenmiyorsa, devlet kendi içerisinde bir güvensizlik yaşıyorsa, silahlı kuvvetlerde güven sorunu varsa hedeflerine ulaşıyorlar demektir. Bunun için tam gaz uğraşıyorlar şu anda.

“IRAK VE SURİYE’DE TUTAN OYUN TÜRKİYE’DE DE HEDEFLENİYOR”

Terör üzerinden bizim çok ciddi anlamda enerji ve ekonomik güç kaybımızı hedefliyorlar. Bunları besleyen ve destekleyen büyük iradelerle yürütülüyor bu iş. Bu oyun Irak ve Suriye’de tuttu, Türkiye’de de tutması için bildiğimiz veya bilmediğimiz pek çok argümanı ve silahı kullanarak Türkiye’nin üzerine çullanmış durumdalar. Bunun bir detayı olarak gelecek dönemde HAARP, siber saldırılar, devletin ve güvenlik kuvvetlerinin soft sistemlerini (bilişim) hedef alan saldırılar yaşanırsa şaşırmayın lütfen. Lütfen siyasi istikrarsızlaştırma çabalarını da unutmayın. Bunlar büyük olasılıkla planlanmış durumda. Ekonomik saldırılar, siyasi saldırılar, askeri saldırılar, vekalet saldırıları, bilimsel ve teknolojik saldırılar, demografik saldırılar, coğrafi saldırılar dahil olmak üzere planlar hazırdır eminim. Bizim için ise: Nerede, nasıl, ne zaman ve kimler üzerinden yapacaklarıdır sorun. Tek çaremiz Güçlü Devlet-Güçlü Ordu-Güçlü Halk’tır. Milletçe-Devletçe-Mehmetçikçe var gücümüzle çalışmaktır.

10 Ağustos 2016’ Türkiye