BATI'NIN ORTADOĞU'DAKİ AŞIRI AKIMLARA ÇÖZÜMLERİ VE YANLIŞLIKLAR (2)

Hasan KÖNİ 22 Ara 2016

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Terörizm şiddetin siyasal şeklidir. Terörizme karşı koymak doğal olarak siyasal bir girişimdir.

Siyasal Çözümler

Terörizm şiddetin siyasal şeklidir. Terörizme karşı koymak doğal olarak siyasal bir girişimdir. O halde terörizme karşı  uygulanan programlar ülke içinde, terör sahasında  ve uluslararası alanda kamu oyuna karşı hassas olmalıdır. Aşırılığı marjinalize etmek için  yaratılacak siyasal atmosferin, belirli bir zaman süresinde,  aşırılığın çekiciliğini azaltması gerekmektedir. Irak’ta, Amerika’nın desteğiyle yapılan operasyonlar devam ederken ülkedeki Sünni, Şii, Kürt, Türk ve diğer toplumlar arasında herhangi bir uyuşma sağlanamamıştır. Sünnilerin Irak’ta ayaklanmasını bastırmak için General Petraus’un  Sünni kabileleri yanına çekmesinden sonra izlenen siyasal programlar Sünnilerin daha çok ezilmelerine yol açmış ElKaide’den  DAEŞ’e geçişe yol açmıştır. Batı toplumları için öngörülen uzlaşma ve anlaşma yolları Ortadoğu’da geçerli olmamıştır. Uzun süren işgaller ve çatışmalar Ortadoğu toplumu daha çok kutuplaştırmış ve aşırı siyasal eylemciler e katılımı arttırmıştır.

Mezhepsel Ayrılıklar

Ortadoğu’da Sünni ve Şiiler arasında uzun süredir var olan gerilimler de ve son  kırk yılda tırmanma safhasına girmiştir. Aşırılık her iki mezhepde de artmış ve mezhepler arası  farklıları güçlendirmiştir.

Çatışmaların çözümü için izlenmesi gereken politika mezhepler arası gerilimleri azaltan ve iki mezhep arasında dengeyi sağlayacak  politikalar olmalıdır. Batı’nın aklı yeni başına geldiği için, Batı, Arap dünyasının 90% oluşturan Sünnilerin memnuniyetsizlerini göz ardı edildiğini kabul ediyorlar. Önemli miktarda Sünni savaşçının aşırı İslamcı gruplara, aşırı oldukları için değil kendi kimliklerini ve toplumlarını korumak için katıldıklarını söylüyorlar.

Ortadoğu’da mezhep sorunları olduğu doğrudur. Ancak bu insanlar kışkırtılmadıkları zaman binlerce sene bir arada yaşayabilmişlerdir. Kışkırtmalara iki örnek verecek olursak; bunlardan birincisi, radikal sol Filistin hareketinden çekinen İsrail’in daha muhafazakar olan zamanın Lübnan’daki Şii güçlerine silah vermeye başlamasını gösterebiliriz. İkincisi ise, Amerika’nın sessizce desteklediği ve Tahran’daki Amerikan Elçiliğini 400 gün işgal eden İran’ı cezalandırma hareketi olarak yorumlayabileceğimiz Irak-İran savaşıdır. Yüzde altmışı Şii olan Irak, İran’la tam yedi yıl savaşmıştır. Şimdi, Ortadoğu’da mezheplerin geriliminden bir daha söz edelim mi?

Bölgesel  Rekabet

Ortadoğu’da önemli güçler arasındaki rekabetin terörizmi körüklediği ileri sürülmektedir. Bu rekabet nedeniyle aşırılıkları önleme karmaşık ve gerekli işbirliğinin gerçekleşmesi zor olmaktadır, denmektedir. Bir temel rekabet Şii İran ile, Sünni Suudi Arabistan arasında olmaktadır. Bu ülkelerin anlaşmazlıkları dini dogmalar üzerinde olmaktan çok bölgesel etkinliklerini artırmak üzerinedir. Batı’ya göre, Katar ile Suudi Arabistan arasında, Türkiye ile İran arasında, Türkiye ile Kürtler arasında rekabet bulunmaktadır. Bu rekabetler, Irak, Suriye ve Yemen’de  savaş durumundadırlar. Amerika bu rekabetler arasındaki temel sorunları çözemediği için cihatçı şiddet eylemlerini, uzun süreli politikalar uygulayarak çözememektedir.

Böl ve yönet politikalarıyla, sattıkları silahlarla rekabeti  yaratan ve  körükleyenlerin böyle analizler yapmaları gerçekten ayıp olmaktadır.

DEVAMI YARIN