Yani yerli reyting şirketi, uluslararası reyting şirketlerinin manipülasyonları sonrası yeniden gündeme geldi.
Geçen haftaki yazımızda bu konudaki ihtiyacı ortaya koymuştuk.
Reyting, kavram olarak kredi derecelendirme anlamında finansal piyasalardaki temel faktörlerden birisidir. Kredi derecelendirme kurumların ve ekonomilerin kredibilitesinin ölçülmesi işidir. Türkiye’deki az sayıdaki kredi derecelendirme uzmanlarından birisi olarak bu konunun önemini müteaddit yazılarda belirtmiştim.
Yatırımlarla reyting arasında bir ilişki bulunduğu gerçektir. Çünkü hanehalkı ve diğer fon fazlası bulunanlar lehine finansal piyasalara yatırımları yönlendiren fonların önemli bölümü esas sözleşmelerinde belirli reyting dereceleri üzerinden kendilerini sınırlandırmışlardır.
Bu durum kredi derecelendirme şirketlerinin metodolojisi içinde yer almasa da manipülasyon aracı olarak kullanılır. Kredi derecelendirme şirketi menfaatleri yönünde bu reyting derecelerini silah olarak kullanmaktadırlar.
İşlerine gelse Türkiye’ye en yüksek notu dahi verirler ve hiçbir sorumluluk taşımazlar. Çünkü metodolojilerini açıklamazlar. Temel sorun da budur. Metodoloji beyan edilmediği halde yani yöntem gizli tutulduğu halde ortaya çıkan notlar sorgulanamamaktadır. Küresel finans krizi döneminde “junk bond” olarak adlandırılan varlıklara en yüksek notları verdiklerinden beri tüm itibarlarını zaten kaybetmiş ve sorgulanır hale gelmişlerdir. Junk, “beş para etmez” manasına gelir.
Dünya çapında önemli bir kredi derecelendirme şirketi ortaya çıkarmak için metodolojide şeffaflık yeterli bir argüman ve pazarlama aracı olacaktır. Elbette yerli kredi derecelendirme şirketinin global ölçekte hizmet verecek özelliklerde olması gerekir. Hatta tek amacı bu olmalıdır. Finansal piyasalar mantığından lokal hizmet veren yapıların önemi yoktur. Sunacağı şeffaflık, güveni getirecektir.
Kredi derecelendirme şirketleri, güven kurumu olmaları hasebiyle yerli kredi derecelendirme şirketinin piyasada kabulü şeffaflıkla sağlanacaktır.
Bunun yanında kurumsal yönetim derecelendirme hizmeti verecek bir şirkete de ihtiyaç vardır. Türkiye dünya çapında kurumsal yönetim anlamında pilot uygulamaların ülkesidir. SPK’nın kurumsal yönetim ilkeleri en gelişmiş tabana yayılır.
Sahip olduğumuz know-how böylece pazarlanabilir bir ürüne dönüştürülebilir. Geleceğin dünyasında kredi derecelendirme notu kadar kurumsal yönetim derecelendirme notu da belirleyici olacaktır. Şimdiden geleceğe dönük adımlar atmakta fayda vardır.
Bu sayede yurtiçi piyasalara da derinlik sağlanarak, finansal okuryazarlık geliştirilebilir. Böylece küresel fonlar Türkiye’ye cezbedilerek yatırımların finansmanı sağlanabilir.
Bu şirketlerin tam bağımsız yapıda, A.Ş. biçiminde teşkil etmesi önemlidir. Borsaİstanbul kıvamında özgün bir yapıda olmaları gerekir. Kararlarının ve faaliyetlerinin siyasi gelişmelerle ilişkilendirilmemesi gerekir. Bu yapıyı ortaya çıkarabilecek bilgi, birikim ve müktesebatımız vardır.