YALANIN DANİSKASI
Alican DEĞER
Tüm Yazıları
1980’lerde başlamıştı gözaltında kaybolmalar. Herkes bilirdi ki, eğer haber alınamıyorsa, ölmüştür. Daha sonra 90’larda devam etti. Bir çok insan “Sır” oldu. Ortadan kaybolanların anneleri her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde toplanmaya başladı. İsimleri Cumartesi Anneleri oldu. Yaşadıkları acıların en büyüğüydü. Evlatlarının ne ölüsüne ne dirisine sarılabiliyorlardı.
O zamanki devletin bu konuda ayıpları vardı, hepimizin eleştirdiği.
Sonra bu dönem ortadan kalktı diye düşünürken ortaya çıktı Hurşit Külter olayı. O da gözaltına alınmıştı. Ve kayıptı. Ortalık karıştı. Gösteriler yapıldı, kamuoyu oluşturmak için her yol denendi.
Hurşit Külter’in gözaltında öldürüldüğü iddia ediliyordu, PKK’ya yakın çevrelerce. Kitleyi diri tutmak için Hurşit Külter’in adına sığınılmıştı.
Sonra Hurşit Külter birden ortayla çıktı. Capa canlıydı ve Kerkük’deydi. Kendi anlatımına göre gözaltına alınmış, sonra ellerinden kaçmış tam 45 gün boş evlerde saklanmış, ortadan kaybolduğu zamandan 100 küsur gün sonra dirilmişti.
Yaşadıklarını anlattı. Ne kadar zor olduğunu vesaire.
Şimdi buradan duyuruyorum ki Hurşit Külter bir yalancıdır, provokatördür. PKK’nın kitlesine yalan mesaj vermek için kullandığı bir piyondur. Bundan bir kahramanlık hikayesi çıkartmaya çalışan hata eder.
Örgütün bu olayı, “Bunlar normalmiş gibi” göstermeye çalışması, Hurşit Külter’in sözlerini “Doğruymuş” gibi yayması baştan sona tümüyle bu yalana hizmet eder.
Hurşit Külter, hakkında bu kadar tutmuş bir propaganda varken örgüt tarafından öldürülmüş olmadığına dua etmelidir. Belli ki kendileri için önemli biri. Öldürmemişler.
Hurşit Külter, bu yalanıyla geçmişte ortadan kaybolanların tüm yükünü de omuzlamıştır. Şimdi, soruların zamanı. Acaba geçmişte ortadan kaybolduğu söylenenlerin kaçı bu durumdadır? Kaçı dağda çatışırken ölüp de gözaltında kayboldu denilmiştir?
Ve en önemli soru, bundan sonra gözaltına alınıp ortadan kaybolduğu düşünülen kişilere nasıl sahip çıkılacak? Ortada öylesine bir yalan var ki. Gerçekten biri gözaltında kaybolsa yalancı çoban misali akla hep Hurşit Külter gelecek.
Hurşit Külter, bu kirli örgütün, kullandığı kirli bir yalan makinesi oldu. Bunu ne kendi deyimleriyle “Devrimci ahlaka” ne de “İnsanlığa” sığdırabilirsiniz.