​SEN KENDİNE "HALKÇI" MI DİYORSUN?

Ekin GÜN 07 Tem 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
İdris Küçükömer'i arada bir hatırlamak zihnimizi tazeler.

İdris Küçükömer’i arada bir hatırlamak zihnimizi tazeler.

Ne demişti İdris Küçükömer: “Türkiye’de sağ soldur, sol sağdır”

Türkiye’nin anlık fotoğrafına bakınca bu sözün uzun yıllar boyunca geçerliliğini koruyacağı açık.

Çünkü halktan, emekten, bağımsızlıktan ve özgürlükten yana olması gereken sol Türkiye’de seçkinciliği, Batı hayranlığını, faşizmi ve dolayısıyla Avrupa’ya bağımlılığı temsil ediyor.

Seçkincilik dediysem yanlış anlaşılmasın… CHP bu saydığım çağdışı düşünce yapısı ve pratikleriyle o bile değildir.

Çünkü onların elitlikten anladıkları güzel yerlerde yemek yemek, bir meyhanede günü tamamlamak, güzel kıyafetler giyip dini sosyal hayattan tamamen soyutlamaktır.

Nişantaşı’na, Bebek’e, Bağdat Caddesi’ne sıkışıp kalmak, geri kalan tüm insanları aşağılamayı kendine ilke edinmek, insan ayırmayı esas almak, şeklen özellikleri “çağdaşlık” diye yutturmaktır.

Dolayısıyla…

Asıl sorun… Kendini elit zannedenlerin elit olmamasıdır.

Asıl sorun… Kendi gibi düşünenler dışında herkesi dışlayan, hor görenlerdir.

Asıl sorun… Kendinin yaşam standardını başkalarına dayatmak, herkesi aynı kalıba sokma hevesidir.

***

Küçükömer’i yazının başında andık ama asıl demek istediğime şimdi geleceğim.

Türkiye’de AK Parti diye bir parti çıktı, kendini muhafazakâr demokrat olarak adlandırarak merkez bir parti olacağını ifade etti.

Bugün AK Parti’ye oy veren seçmen kitlesinin büyük bir çoğunluğu işçiler, emekliler, asgari ücretle çalışanlar ve orta sınıf dediğimiz hayatını normal bir şekilde devam ettiren bir kesim.

CHP’ye oy verenler ise Türkiye’nin kıyılarına hapsolmuş, çoğunluğunun durumu ekonomik anlamda iyi olan, küçük ve orta ölçekli işadamlarından oluşan ve Nişantaşı, Bebek dediğimiz yerlerde hayatını idame ettiren bir kesim.

Tabloya bakıldığında solun sağ, sağın ise sol olduğunu net bir şekilde görebilmek mümkün.

Çünkü emekten, işçiden ve sömürüye karşı olmaktan bahseden solun oy aldığı kitle bunların hiçbiriyle uyumlu değil, bilakis ne kadar karşı olduğu şey varsa onlardan oy alıyor, AK Parti ise toplumun tüm katmanlarına seslenip onlardan oy almayı başarıyor.

Bu durumda CHP’lilerin ve marjinal solun tanımladığı şekilde asıl seçkinci partinin hangisi olduğu ortada.

***

Bunları neden yazdım?

Özgür Mumcu geçen gün Twitter hesabından şu cümleleri paylaştı: “Bir lider bin odasında bin klima olan sarayda. Diğer lider 40 derecede asfaltta yürüyor. AK Parti, elitlerin partisidir.”

Hayat görüşünü paylaşmasam da namusundan ve dürüstlüğünden emin olduğum Uğur Mumcu’nun oğlu, yakışıklı, Sorbonne’da okumuş, akademisyen titrine sahip, geceleri mekân çıkışı magazin muhabirlerinin gözdesi olan hatta onlarla fotoğrafları çıkmasın diye didişen Özgür Mumcu…

Kendisi ne derece farkındadır bilmem ama 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Erdoğan havalimanında FETÖ’cülerin kullandığı F-16’lara milletiyle beraber direniyor, milletiyle birlikte meydanlara sesleniyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu ise 15 Temmuz günü darbecilerin kendisine izin vermesi sonucu havalimanından tüyerek Bakırköy Belediye Başkanı’nın klimalı evinde sabaha kadar darbenin başarılı olmasını umuyordu.

Şimdi ise Kılıçdaroğlu 40 derece sıcaklıkta, FETÖ’cülerin değirmenine su taşımak için asfalt aşındırıyor, terör örgütlerinin destek verdiği bir yürüyüşün lokomotifliğini yapıyor.

Durumu elitizm falan açısından değerlendirmek lüks kaçar, Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeye karşı milletiyle birlikte direnirken Kılıçdaroğlu FETÖ kumpaslarına sahip çıkmanın derdine düşmüş durumda.

Hâl böyleyken…

Özgür Mumcu senin de Kılıçdaroğlu’ndan bir farkın yok, sen de MİT Tırları ihanetini yaymayı kendine görev edinen gazetede yazarlık yapıyorsun, terör örgütlerine kol kanat geren o gazetede kalem oynatıyorsun.

Sen bırak elitliği, sen bu düz mantık ve saçma düşüncelerinle onu bile olamazsın.

Önce dön de yazdığın yere, savunduğun düşüncelerin pespayeliğine bak.

Ondan önce de aynaya bak… Bakalım orada “halkçı bir çocuk” görebilecek misin?

Görsen de buna inanacak mısın?