​LAF KALABALIĞI YAPMAYIN, TETİĞİ ÇEKEN FETÖ!

Ekin GÜN 23 Ara 2016

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Zaten karda yürüyüp iz bırakmama konusundaki sahtekârlıkları her şeyden öte.

Rus Büyükelçi Karlov’u öldüren katil FETÖ’cü çıkınca Fetullahçılar bir anda ortaya dökülüverdi.

Bilirsiniz bunlar hayatları boyunca hep arkada durup arkadan vurdukları için adilik noktasında da zirve yapmışlardır.

Bir de bugüne kadar kimi neyle suçladılarsa mutlaka o haltı kendileri yemişlerdir.

Zaten karda yürüyüp iz bırakmama konusundaki sahtekârlıkları her şeyden öte.

Dolayısıyla kanlı devranı döndürmekte üstüne olmayan üst akıl için bundan daha iyi bir taşeron olamaz.

Katillere katillik yapacak, gizlenecek ve yaptıkları her türlü haysiyetsizliği başkalarına atacak kadar bu şer ordusunun dünyada eşi benzeri görülmemiştir.

Andrey Karlov’un suikasta kurban gitmesinden sonra firari FETÖ’cü Emre Uslu Twitter’dan bu suikastı gerçekleştirenin “AKP polisi” olduğunu yazmıştı.

Şerefsizlik noktasında zirveye oynamaları bir kenarda dursun zaten ilk dakikadan belliydi ki bu suikastı FETÖ gerçekleştirmişti.

Bu şekilde bazıları vatan hainliği hünerlerini sergileyince kimin ne mal olduğunu artık hepimiz görüyor ve biliyoruz.

Tabi ki millette biliyor.

Bir kere katil İzmir’deki Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu’ndan mezun.

Hani şu %99’u FETÖ’cü çıkan okul…

Onu da geçtik, katilin FETÖ’nün dershanelerinden birine gittiği de söz konusu.

Hadi bunu da geçelim ve 15 Temmuz günü çok tuhaf bir şekilde Diyarbakır’da görev yaparken iki gün izin alıp Ankara’ya gelmesine ne demeli?

Ve girmiş olduğu ÖSYM sınavının şaibeli olması da cabası.

Onun için bu suikastı FETÖ’nün işlediğine şüphe yok, bunu karartmaya çalışan da bilmelidir ki FETÖ’ye hizmet noktasında sınır tanımıyordur.

Mesela bu suikastı FETÖ’nün üzerinden alıp da başka bir yerlere havale etmek isteyenler de olmadı değil.

Hemen çakma bir şekilde El – Nusra’nın Karlov suikastını üstlendiğine dair bildiri hazırladılar.

Çok geçmeden yalan olduğu ortaya çıktı, katilin Karlov’u vurmadan önce etmiş olduğu birkaç sözden dolayı da bu manipülasyonu daha önceden yapacakları belliydi aslında.

Ama buna inananlar ya da inanmak isteyenler de olmadı değil.

Mesela Fehmi Koru adlı şahıs bunu yeni kurduğu haber sitesi Ocak Medya’da paylaştı (Bu haber sitesi de bayram değil seyran değil neden kuruldu acaba apar topar? Bir de bu tarz toplara girmeyen Abdullah Gül neden Fehmi Koru’yu resmi twitter hesabından tebrik etti? Bu sorular da bir kenarda dursun).

Paylaşmakla da kalmadı bir de İsrail kaynaklarına dayandırdı bu haberi.

Bahsetmiş olduğu kaynakta MOSSAD’ın manipülatif haberlerini yaymakla ünlü bir ajans.

Amaç nedir bilemiyoruz tabi.

Hadi Koray Çalışkan gibileri geçelim, onların niyeti zaten belli.

Bu olay üzerinden hükümeti sıkıştırıp kendi çapında güya kampanya yaratacak.

Kendisi bu işlerin “metodunu okuduğu için”, biliyorsunuz pek “bilgili”.

Özetle bu suikastı FETÖ gerçekleştirmiştir, bunu üzerinden bir şaibe yaratmak, olayı başka taraflara çekmek son derece kötü bir niyettir.

Hatta bugüne kadar Türkiye’nin son 30 yılında tüm karanlık işlerde parmağı olan FETÖ’nün işlediği en aleni cinayettir.

Bunu saklamaya çalışmak ve bu noktada bunun üzerinden provokasyon yaratmak niyeti başka olan kişilerin amacıdır.

Bizim yapmamız gereken bu noktada belli.

Dört taraftan kuşatılmak istenirken bugüne kadar olduğu gibi tüm terör örgütleriyle mücadelemizi aynı kararlılıkla devam ettirmek mecburiyetindeyiz.

Ve bu tetiği çeken kadar tetiği çektirenin de kim olduğuna bakmalı ve buna göre hesaplarımızı yapmak durumundayız.

Özellikle FETÖ’yle mücadele asla aksamaması gereken ve birinci gündem maddesinden asla düşürülmeyecek bir mevzudur.

Küresel merkezin Rusya ile olan hesaplaşmasını Türkiye üzerinden yapması da üzerinde durmamız gereken bir konudur.

Özellikle Suriye’de PYD ve DAEŞ eliyle oluşturulmak istenen terör koridoru bozmamız ve küresel merkeze bu noktada meydan okuyuşumuz Türkiye’yi neden hedef seçtiklerinin de göstergesi.

Suriye’yle olan tarihsel bağımızı bilenler her türlü oyunu oynamaya devam edecekler.

Bundan bir kaçış yok.

Sonuç olarak bağımsızlığımız adına bir yola girdik ve çetin bir mücadelenin tam ortasındayız.

Hepsiyle baş etmek ne kadar zor olsa da, dışı bıraktık bir de içteki hainlerle uğraşıyor olsak da artık girdiğimiz bu yoldan geri dönüş esaretten başka bir şey olmayacaktır.

Onun için yola devam.

Bu millet böyle feraset sahibi olduktan sonra da sonunda kazanan biz olacağız.