İKTİDAR

Alican DEĞER 06 May 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Bu bir fizik yazısı değil. Aslında siyaset yazısı da değil. Olsa olsa, sosyolojik bir deneme sayılabilir.

Bu bir fizik yazısı değil. Aslında siyaset yazısı da değil. Olsa olsa, sosyolojik bir deneme sayılabilir. “Fizikte nasıl enerji temel kavramsa, sosyolojide de iktidar temel kavramdır.” ve “ Enerji nasıl çeşitli biçimler alırsa, iktidar da alır.” Nobel ödüllü düşünür Bertrant Russell iktidarın temel yapısı ve çeşitliliği üzerine çok kafa yormuştur. Onu okuduğunuzda aslında hepimizin bildiği ama bir türlü kafamızda bu derece bir araya getiremediği düşünceleri fark ederiz. Fizik yasaları ne derece kesin ise, iktidarın yasaları da o derece kesindir. Ortak kabul etmez. Fizik yasaları ne derece sabit ve değiştirilemez ise iktidarın yasaları da o derece değiştirilemez.

İnsan ve toplum varoluş yapısı gereği fizik yasalarından ayrı olamaz. Neredeyse aynı süreç işler. İşte bu günlerde yaşadığımız olayların matematiksel karşılığı bu. Tabii ki duygusal olarak bazı ufak tefek sapmalar olabilir. Ama bu durum temel yasaları değiştirmez, değiştiremez. Yine Bertrant Russell’a dönersek, “ İktidarı alma dürtüsü iki biçimde ortaya çıkar: açık olarak (önderlerde); kapalı olarak (önderleri izleyenlerde), insanlar kendi istekleriyle bir önderin ardına takıldıkları zaman, bunu, önderin kumanda ettiği grup yoluyla iktidarı elde etmek amacıyla yaparlar ve önderin zaferleri onlara kendi zaferleriymiş gibi gelir. Birçok insan, bağlı bulundukları grubu zafere ulaştıracak yeteneği kendinde göremez ve bundan ötürü, üstünlüğün elde edilmesi için gerekli cesarete, basirete sahip görünen bir önder ararlar. Çok açıkça ortada ki, Ak Parti iktidarını oluşturan örgüt ve ona oy veren kitleler lider olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı görmektedir. Bu durum Erdoğan’ın hangi görevi yaparsa yapsın değişmez. Kitlelerin iktidarı alma ve sürdürme güdüsü liderin kişiliği etrafında şekillenir. Hal böyle olunca da lider değişime de önderlik eder.

Yabancı borsacılara tüyolar

Malum nedenlerden İstanbul Borsası’nın büyük çoğunluğunu yabancı “yatırımcılar” oluşturuyor. Onlar Türkiye’nin dinamiklerine pek aşina değildir. O yüzden şaşkın ördek gibi davranırlar. Olası bir Başbakan değişimini tehlike olarak görüp, temel ekonomik kriterler hiç değişmemiş olsa bile paniğe kapılırlar. Borsadan çıkıp dolara yönelirler. Ben şimdi onlara ücretsiz danışmanlık yapmak isterim. İster dinlerler, isterlerse umursamazlar. Benim için önemli değil. Ben diyeceğimi demiş olurum. Sevgili yabancı yatırımcılar, hiç korkmayınız. Mevcut durumda Başbakan’ın değişme olasılığı bulunması Türkiye’de hiç birşey değiştirmez. Ne ekonomi politikaları, ne iktidardaki parti, ne yönetim biçimi, ne de bu partinin lideri değişmez.

Şimdilerde borsadan çıkıp dolara dönerseniz zarar edersiniz. Kabus senaryolarına sakın aldanmayın. İktidardaki bir sağ partiden kitlesel kopuşlar, başka liderlik denemeleri asla mümkün değildir. Ak Parti kongresinde ise kaos olmasını beklemek anca hayalciliktir. Kısa sürede herşey unutulur. Sakın sosyal medyada yazılıp çizilenlere de aldanmayın. Bu mecra kitlesel çözümlemeler için uygun değildir. Şimdiye kadar hep yanılmıştır ve yanılmaya devam edecektir. Sahte isimlerle yapılan yorumlar, yapanın kendisinden emin olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Bir süre sonra hayat normal akışına döner. Beni dinlerseniz para kazanırsınız. Hoş kaybetmek istiyorsanız de kendiniz bilirsiniz.

Kütlesel çekim

Siyasetteki bu derece değişimler beni hem eğlendirir hem de heyecanlandırır. Mesleki deformasyon herhalde. Heyecanlandırır çünkü, her zaman göremezsiniz. Eğlendirir çünkü, güç odaklarının çevresindeki kümelenmelerin nasıl dalgalandığını izlemek şaşırtıcıdır. Görece küçük de olsa Başbakan Davutoğlu’nun çevresinde benzer bir gruplaşmanın olması kaçınılmazdı. Uzayda her kütle, kütlesi ile doğru orantılı olarak çekim alanını yaratır. Şimdi olası bir Başbakan değişiminde bu çekim alanı ortadan kalkacak. Bu kütlenin yörüngesinde dönen göktaşları acaba nereye savrulacak? Bu durumda olanların gözünden kaçan, çevresinde döndükleri kütlenin, daha büyük bir kütlenin çekim alanında olduğu gerçeği. 

500 euro göreniniz var mı?

Varsa sevinsin. Çünkü görmeyen bir daha göremeyecek. Avrupa Birliği artık 500 euro basılmayacağını açıkladı. Mevcutlara dokunulmayacak. Ama yavaş yavaş piyasadan çekilecek. 500 euro devasa bir para birimi. Yurtdışında 100 dolar veya 100 euro verdiğinizde satıcı size adeta kalpazan muamelesi yapar. Önce alır parayı iyice inceler, sizin tipinize bir bakar, sonra güveni oluşursa paranızı kabul eder. Çoğu 100 euro görmeden aylar geçirebilir. Hele bu durum 500 euro için daha da beterdir. Özellikle 11 Eylül’den sonra terörün finansmanının önemli olduğunu nihayet fark eden batılı ülkeler nakit para taşınmasına karşı alerjik reaksiyon verir oldular. Havalimanlarında “Para köpekleri” beklemeye başladı. Köpeklerin en büyük özelliği cebinizdeki paranın kokusunu uzaktan alabiliyor oluşları. Eğer cebinizde para varsa sizin karşınıza gelip yere oturuyorlar. Bu üzerinizin aranacağı anlamına geliyor. Köpekler iyi koku almasına alıyorlar ama paranın miktarı konusunda biraz şaşırıyorlar. Çünkü cebinizde sadece 300 dolar varsa da aynı tepkiyi veriyorlar. Köpeklerin paranın miktarına göre farklı tepki vermeleri sağlanabilir mi bilmem? Mesela 10 bin dolardan sonra hem oturup, hem kuyruk sallasalar, 50 bin dolarda zıplasalar gibi.