Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan açıkça yeni dünya düzeninin nasıl olması gerektiğini ve Türkiye’nin bu konudaki önerilerini NATO parlamenterlerine açıkça anlattı.

Birleşmiş Milletler’in “Dünya beşten büyüktür” prensibi çerçevesinde yeniden yapılandırılması gerektiğini, NATO’nun terörün her türüne karşı etkin bir örgüt haline getirilmesi gerektiğini açık bir dille NATO ülkelerinin parlamenterlerine anlattı. Konuşmasında ne bir tehdit ne de bir aldatmaca vardı.

Yani NATO’dan çıkarız, AB’ye arkamızı döneriz ve Şangay Beşlisi’ne katılırız gibi laflarla Batılılara sopayı göstermedi. Aksine Batı sistemi içindeki Türkiye’nin önemini vurguladı ve Türkiye’nin bu konuda aktif rol almak istediğinin altını çizdi ama Batı’nın bize nasıl sürekli dirsek attığını da açıkça dile getirdi…

PKK’dan ele geçirilen ve NATO üyesi ülkeleri tarafından üretilen silahlardan Batı’nın Suriyeli mültecilerin yaşadıkları perişanlığa karşı duyarsızlığına kadar her şeyi gözler önüne serdi.

“15 Temmuz’da kanlı darbesine karşı halkımızın yazdığı destan sayesinde Cumhurbaşkanı olarak, hükümet üyeleri olarak ve Türk parlamenterleri olarak burada bulunuyoruz” diyen Erdoğan Batı’nın darbeye duyarsız kaldığını da vurguladı.

Yani neticede Erdoğan NATO’lu parlamenterlere iyi bir ders verdi. Ama bu Batılıların Türkiye’ye yıllardır arkalarını döndükleri gerçeğini değiştirmiyor.

Türkiye’nin çıkarlarına göre bağımsız politikalar geliştirmesini hazmedemiyorlar. DEAŞ, PKK ve FETÖ’ye açıkça destek veriyorlar ve uyarılarımıza da duyarsız kalıyorlar.

Bu şartlarda Türk halkının “bunlarla ne işimiz var” diye sorması gayet normal. 53 yıldır AB kapısında oyaladıkları Türkiye’ye açıkça “sonunda pes edip çeker gider” havası ile hareket ediyorlar.

Ama liderlik ve vizyon sorunları olan Avrupalıların Erdoğan’dan ders alamayacakları, Türkiye’yi dışlayarak neler kaybedeceklerini pek anlayamadıkları görülüyor. Yani Batı’ya arkasını dönen Türkiye değil tam tersine Türkiye’ye arkasını dönen bir Batı var…