Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(): Failed opening 'plugins//main.php' for inclusion (include_path='.:/opt/cpanel/ea-php71/root/usr/share/pear') in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(): Failed opening 'plugins//main.php' for inclusion (include_path='.:/opt/cpanel/ea-php71/root/usr/share/pear') in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

AHMETLER SAVAŞI

Alican DEĞER 11 May 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
İkisinin adı da Ahmet. İkisinin kalemi de kuvvetli. İkisi de sakallı ve celalli. Açıkçası son yıllarda hiç bu kadar keyifli kalem savaşı görmemiştim.

İkisinin adı da Ahmet. İkisinin kalemi de kuvvetli. İkisi de sakallı ve celalli. Açıkçası son yıllarda hiç bu kadar keyifli kalem savaşı görmemiştim. Biri diğerine sallıyor. Diğeri topu göğsünde yumuşatıp vole ile karşıya atıyor. Ama bir sorun var. Ortalama bir okur için ikisini birden takip etmek zor. Çünkü farklı yayın organlarında yazıyorlar. Ahmet Hakan Hürriyet’de, Ahmet Altan ise internette. O yüzden YeniBirlik okurlarına kıyak olsun diye bu savaşın kısa bir özetini vermek istiyorum. Önce Ahmet Hakan, Ergenekon sanıklarının yaşadıklarını ekrana ve yazılarına taşıdı. Ergenekon’un kasası olduğu iddiasıyla tutuklanıp parasızlık içinde ölen Kuddusi Okkır ve onuruna yediremeyip intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın ailesini.

Ahmet Altan bu duruma bir yazıyla sataştı. Hürriyet Gazetesi’nin hükümetten yana tavır aldığından dem vurdu. Ahmet Hakan, bir karşılık verdi. Ahmet Altan, altta kalmadı. Ahmet Hakan’dan kendisini canlı yayına çağırmasını istedi. Ahmet Hakan, bu resti gördü. Canlı yayına gel. Çünkü Ergenekon sürecinde acı çekenlerin ailelerinin karşısına çık dedi. İşte bu noktada kalemler daha da bir bilendi. Son halinde Ahmet Altan, “Hakkımdaki o yazıları tek başına yazıyorsun ama iş benim karşıma çıkmaya gelince “biz arkadaşlarla geleceğiz” diyorsun. Bir de “sen de çağır” diyorsun. Ben senin gibi kalabalıkların arkasına saklanmaya çalışan bir korkak olsam, 17 bin faili meçhul kurbanının yakınlarıyla, Cumartesi Annelerini çağırırım, ‘Ergenekon’un’ olmadığını onlara anlatırsınız cesaretiniz yetiyorsa.” deyiverdi. Ahmet Hakan altta kalmadı. Ama bu kez biraz sinirlenmiş gibiydi. “Ve bana diyorsun ki...  “Arkadaşlarını yanına almadan gel... Teke tek çıkalım.” Onlar benim arkadaşlarım değil a be alçak adam! Onlar benim adamlarım değil a be burnundan kıl aldırmaz madrabaz. Onlar senin beni yenebileceğini düşündüğün bir ekran müsameresinin figüratif unsurları ya da yancıları değil a be kibirli hödük! Kurbanlarınla yüz yüze gelmekten mi tırsıyorsun a be gerekçesiz cengaver!” Şimdilik son durum bu. Tecrübem beni yanıltmıyorsa, bu iş burada bitmez. Şimdilerde biraz sertleşmiş gibi gibi duruyor ama fiiliyata da dökülmez. Yani yumruklaşmazlar. Çünkü ikisi de kalem erbabıdır. Yazdıkları “Şehvetle” yumruk atmazlar…

Batı tipi dalkavuk

Belki okuyalı 40 yıl oldu. Aziz Nesin’in bir öyküsünü hatırladım. Umarım yanlış aktarmam. Bu öyküde ustaya göre, iki tip dalkavukluk vardı. Biri doğu tipi, diğeri batı tipi. Doğu tipi dalkavuk, yöneticisi veya lideri ne derse anında kabul eden ve bunu yerine getirmek için canını dişine takarak çaba gösterendi. Örnek vermek gerekirse, diyelim ki bir masada liderin etrafında oturuyorlar. Patron, gözünü zeytinyağlıya çevirdiğinde doğu tipi dalkavuk hemen masanın öbür ucundan zeytinyağlıyı kapar götürür ve ikram eder.

Patron bir mezeyi tadıp yüzünü mü ekşitti, hemen o mezeyi masadan uzaklaştırır. Patron birazcık terledi ve pencerenin açılmasını mı istedi. Doğu tipi dalkavuk hemen harekete geçer ve pencereyi açar. Batı tipi dalkavuk ise çok daha farklı davranır. Patron bir şey mi yemek istedi, hemen yandan atlar ve “Hayır efendim. Onu yememelisiniz. Size dokunur. Bildiğiniz gibi gaz sorununuz var” der. Veya patronun hoşlanmadığı sebzeyi önüne koyar ve ısrar eder, “Mutlaka yemelisiniz. Ülserinize iyi gelir” diyerek. Patron cam açılmasını istediğinde ise , batı tipi dalkavuk kaplan kesilir. “Kesinlikle açtırmam diye” haykırır. “Açtırmam, çünkü terlisiniz, üşütebilirsiniz. Buna müsaade edemem.”

Paranoya tetikçileri

Bir polis muhabiri arkadaşım vardı. Aynı dönemdeniz. Aynı işleri yapıyoruz. Hatta bana göre, ben daha başarılıyım. Ama onun ufak tefek imtiyazları var. Ve giderek de artıyor. Araç tahsis ediliyor, daha fazla zam alıyor falan. Sonra fark ettim ki, bu arkadaşım çok önemli birşey yapıyor. Paranoya tetikliyor. Müdürümüze gidip, “Şurda sana karşı komplo var. Poliste bazıları seni dinliyor. MİT’de senin adın olumsuz konuşuluyor” gibi. Böylece hem kendisinin buralarla içli dışlı izlenimi olduğunu belirtiyor, hem de bu odaklarda (güya) kurulacak komploları önlüyordu.

Yıllar sonra ben de üst düzey yönetici oldum. Birden anladım ki, bu davranış biçimini iş olarak edinmiş dostlarım var. “Şu ortamda, şöyle birşey oldu. Seni savundum” dan başlayan, “Seni vuracaklardı ben engelledim. İyi adamdır dedim” e varan söylemler dizisi. Bir de, “Bak filan kişi şunu yaptı. Mutlaka seni kastetti. Veya senin için şöyle dedi” kısmı var ki, bu daha da tehlikeli. İnsan boş bulunsa kapılır Valla. Ama hiç birşey başarının yerini tutamıyor. Eğer yaptığınız işte başarılı iseniz, bu söylentilere aldırmıyorsunuz. Ama eğer bünye biraz zayıf düşerse, bu virüsler anında harekete geçiveriyor.

Hepimiz öleceğiz

Dünyanın en doğru önermesini yapıyorum: “Hepimiz öleceğiz.” Tartışılmaz, mutlak doğru. Ama hiç bir işe yaramıyor. Hiç bir derde çözüm olmuyor. Aslında hiç de bir bilgi içermiyor. İşte bu önerme gazete yazarlarının bir çoğu için geçerli. Bu kadar siyasi ve ekonomik kriz atlatıldı. Hepsini haberci olarak izledim. Neredeyse bütün köşe yazılarını okudum, dediği çıkan bir yada birkaç yazar görebildim. Ama bolca “Ben demiştim” yazısı okudum. “Ne demişti acaba” diye incelediğimde ise gerçekten haklı olduklarını fark ettim. Söylemişlerdi. Ama bütün olasılıklarla birlikte. Aslında hangi gelişme yaşanırsa yaşansın hep onlar haklı çıkacaktı. Bakla falı açan çingene falcı gibi.  Bundan böyle içerisinde zaman ve miktar nitelendirilmesi bulunmayan yazılara itibar etmeyeceğim. İyi bir köşe yazısı “Şu zaman, şu miktarda olacak” diye iki gönderme taşımak zorunda. Zaman ve miktar belirtmeyen her bir yazı benim başlığa taşıdığım gibi  “Hepimiz öleceğiz” lafından ileri geçemez.

 


Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(): Failed opening 'plugins//main.php' for inclusion (include_path='.:/opt/cpanel/ea-php71/root/usr/share/pear') in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(plugins//main.php): failed to open stream: No such file or directory in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: include(): Failed opening 'plugins//main.php' for inclusion (include_path='.:/opt/cpanel/ea-php71/root/usr/share/pear') in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 1919

Warning: Invalid argument supplied for foreach() in /home/gazetebirlikcom/public_html/lib/functions.php on line 2049