Gözümüzün ve gönlümüzün nadidelerinden birini bir anda dünya gündeminde gördük...
Gözümüzün ve gönlümüzün nadidelerinden birini bir anda dünya gündeminde gördük...
Hemen yanı başındakini görmez, anlamaz, hak ettiği değeri vermezmiş insanoğlu ta ki “uzaktakilerin gözünden” görünceye kadar...
İşte bizimki de aynen öyle oldu. Van Gölü’nü bir anda NASA’nın ilgi odağında görünce; elimizdekinin kıymetini bildik ve “haydi millet Van Gölü’müzü birinci yapalım” dedik ve ülkemizin her kademesiyle destek verdik...
Sık sık gidip gördüğüm Doğu’nun İncisi Van’da bir nefeslik mola verdim hafta içi. Bu arada siz bakmayın benim Van Gölü demelerime Vanlılar göl tanımlamasından ziyade “Van Denizi” der nazar boncuğu misali Doğu Anadolu’nun sinesine kondurulan bu güzelliğe... Van Denizi, esprili insanları, kahvaltısı, keledoşu, peyniri, balığı, İnci Kefallerinin görsel yumurtlama şöleni, doğası ve bahşedilen sayısız nimeti ile doğunun incisi tanımlamasını gerçekten hak ediyor Van...
Van Kahvaltısı’ndan söz etmişken geçtiğimiz hafta uluslararası diplomasinin kahvaltı masasında, haberlerinde ve sosyal medya hesaplarında lezzetli “Van Kahvaltısı” yine yerini aldı haberiniz olsun...
Son yıllarda aldığı göçlerle sosyolojik yapısı deforme olan çoğu şehrimiz arasında Van’da var maalesef... Ciddi anlamda göç almakla birlikte göç yollarının da en önemli geçiş güzergahı Van, deforme olan sosyolojik yapısını onarmak ve kültürüne dair değerlerini ön plana çıkarmak adına Vali Mehmet Emin Bilmez öncülüğünde dokunuşlar gerçekleştirmeye başlamış...
Etkili oluyor mu derseniz, insan faydasına yapılan en küçük damla bile değerlidir diyorum... Ve bu tür sosyal onarım çalışmaları kısa vadeden ziyade uzun vadeli yatırımları önemser bu sebepten samimiyet ve ciddiyetle şimdi yapılan sosyal dokunuş yatırımları yakın zamanda istenen seviyede sonuçlar vermese de beş, on, onbeş yıl içinde katkısını mutlaka gösterecektir...
Uzun bir söyleşi gerçekleştirdiğim Vali Bilmez’in çözüme dair açtığı sosyolojik pencereler, sık sık gerçekleştirdiği gençlik buluşmaları, bu buluşmaların konsepti ve elde ettiği notları çok önemli çünkü “genelden ziyade lokalde gönüllere, zihinlere, gözlere temas eden sohbetler isteniyor artık”...
Hele ki bölgenin kapalı sosyolojik yapısı ve ötelenmiş kadınları-gençleri düşünülünce samimi lokal buluşmalara ne denli ihtiyaç duyulduğu anlaşılır... Yüzlerce kişinin olduğu salonlarda kimseler eline mikrofonu alıp derdini anlatamaz fakat lokal buluşmalarda daha samimi söylemler eşliğinde hatta bazen de kısık sesle herkes rahatlıkla açar içindeki yareleri derman aramak için...
Van Valisi Mehmet Emin Bilmez de bu noktayı yerinde yakalamış ve gençlerle sık sık buluşuyor... Bu tarz buluşmalara bende çok önem veriyorum çünkü “bir kelamla sayısız kazanımlar elde ediliyor” hem gençler hem de bizler için... Şahsım adına gençlik buluşmalarından büyük fayda gördüğümü belirtmek istiyorum... Gençlerle keyifle sohbetler ederken besleniyorum, tazeleniyorum, günceli öğreniyorum, sosyolojik yapıya dair sayısız şifreyi elde ediyorum ve o şifreler doğrultusunda çözümlere ulaşmaya çalışıyorum... Çünkü gençler yalan söylemez! Onların eleştirisi de sevgisi de katıksızdır, menfaatsizdir...
Ki sohbetimizde gördüğüm kadarıyla Vali Bilmez de gençlik buluşmalarından büyük keyif alıyor...
Vanlılardan okuduğum bir önemli sorun başlığı da “küçük olsun, benim olsun, sözüm geçsin” mantığı ile toplumu baskı altında tutmaya çalışan “aşiretler sorunu”.
Ülke olarak geçmiş yıllara göre bu sorunu biraz ortadan kaldırsak da maalesef henüz istenen seviyede değil bu durum... Halbuki aşiretlerin yapması gereken şu olmalıydı; şehrine ve gençlerine sahip çıkmak, onlar için faydalı olanı yapmak, eğitim ve öğretime önem vermek, yatırımları ve istihdamı arttırmak, hizmet odaklı olmak...
Van bazı eksiklerine ve sorunlarına rağmen son süreçte sesini dünya markası ürünleriyle duyurmaya başladı. Yazımın başında belirttiğim Van Kahvaltısı’nın dünya kamuoyunda yer alması gibi... Hollanda’da diplomatlar sosyal medya aracılığıyla yer verdiği paylaşımlarda ve basında çıkan haberlerde özetle şöyle yazılmıştı Van Kahvaltısına dair; “geleneksel olanı paylaşmak büyük bir onur ve zevkti... Kültürel mirasa, hayatın her kesiminden insanları birleştirme aracı olması değer verir... İşte bu sabah bu masada yaşadığımız şey tam da buydu...”
Evet sahip çıktığımız, yaşattığımız, hürmetle paylaştığımız, saygıyla yansıttığımız kültürel miraslarımız tüm dünyaya muazzam gönül köprüleri inşa eder ve bizi de değerli kılar...
Aldığı göçlere rağmen Vanlıların kaybetmediği bir yönü daha var; espritüel insan profilleri... Yaşadığımız pandemi sürecinde belki de en fazla tebessüm ettiğimiz parodiler, paylaşımlar, dublajlar yine “Made in Van” imzası taşıdı...
Kendisine has ve güzel “Van Ağzı” ile yapılan keyifli anlatımlar Karadeniz’in Laz Fıkralarına rakip...
Karadeniz’in Trabzon’u ve Rize’si varsa Doğu ve Güneydoğu’nun da Van’ı var özetle...
Ülkemizin her zerresi gibi Van’ımıza dair de anlatacak sayısız güzellikler var diyerek devamını önümüzdeki günlere bırakıyorum...